Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

26 Mayıs 2013 Pazar

Siyasal İslam’ın Demokrasi İflası / İzmir / Bir Kitap Erbakan


Recep Tayyip Erdoğan’ın bence beynini okuyan en iyi basılı şey, Akit mi Vakit mi neyse işte odur. Erdoğan’a halifeliği yakıştırıp laikleri de temizleme önerisinde bulunuyor. “Önemli” bir ismi de zaten Akiller arasındadır. Erdoğan’a sözde öneride bulunuyor, ama zaten Başbakan’ın aslında icraatini açıklıyor.
Başbakan kişi olarak laik değil şeriatçıdır. Zaten bunu “kişi laik olmaz, devlet laik olur” biçiminde dile getirmişti ve “bir müslüman laik devleti başarıyla yönetebilir” demişti... RTE’nin dilinde müslüman=şeriatçı demektir. Ama zaman içinde RTE=Devlet=Ülke eşitliği tam sağlanınca, bu denklem “şeriatçı kişinin yönettiği devlet ve ülke de şeriatçı olur”a dönüştü.
Siyasal İslamın laik bir ülkeyi demokrasiyle yönetebileceğine ilişkin ileri sürülen tezler iflas etmiştir.. Bu zaten bir düştü! Bir hristiyan liderin laik ülkesini yönetmesinde bir sorun çıkmaz, ama siyasal islamcının bunu gerçekleştirmesi mümkün değildir.. Siyasal İslama yakın bir “solcu” yazar, “ülke siyasal islamı iktidara taşıyarak demokrat olmuş, demokrasi güçlenmiştir. Şimdi Kürtleri de iktidara taşıyarak daha demokratikleşecektir” benzeri şeyler yazabilmektedir! Buna, gözünün önünde olanı biteni görmemek veya demokrasiden ancak islami ve etnik yönetimi anlamak denir..
Şimdi bir ölçüt koyalım: Bir ülke yönetimi ne zaman dini ve etnik referanslardan tamamen arınma yoluna girer, demokrasi yolunda da o ölçüde ileri gider..
***
Türkiye, eğitimin parçalanması ve dinselleştirilmesiyle, şeriat ülkelerinde görülen uygulamaların tamamen veya kısmen yasal olarak yürürlüğe sokulmasıyla, 11 yıldır adım adım laiklikten, dolayısıyla demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından, kadın haklarından, çocuk haklarından hızla geriye gidiyor.
Kimse “Suudistan mı olduk” demesin, 19 Arap ülkesinde şeriat farklı farklı uygulanıyor. Ama şeriat uygulanıyor. Türkiye de bunlardan biri olmuştur. RTE her zaman “Hz Eyüp sabrı”ndan bahseder. Bu sabır sürüyor, iktidarda kalırsa, daha çok göreceklerimiz var.. Kurbağalar ısınan suyun içinde, farkında bile değiller..
Ankara’da şeriatçılar, laikler yokedilmelidir diye bildiri dağıtma noktasına geldilerse; bir paçavra, laikler yokedilmeli diye, şeriatçı özgürlüğüyle nefes alıp veriyorsa, Türkiye’de toplumsal parçalanma yeni bir kulvara sokuldu demektir.
Size söyleyeyim: Pakistanlaşma ve Afganistanlaşma yolundayız.. Bu yol bizi İran’dan bile öteye götürür. Ama Türkiye’nin yapısı zordur. RTE’nin yolu, Türkiye’nin yolu değildir... Bir ülke lideri, günler sonra taziye için gittiği Reyhanlı’da yaptığı konuşma ile, ölen 51 Reyhanlı’nın ruhunu zedeleyici davranabilir mi. AVM ve işsiz kalanlara 3 aylık para vaadleri bile, kaybettiği oyları geri almak için bir politikacının nasıl da durdurağı olamayacağının kanıtıdır...
RTE Türkiye’de toplumsal barışı, ulusal birliği asla gerçekleştirebilecek bir düşünce yapısına sahip olmadığını her kez kanıtlıyor adeta..
Türkiye, yıllar önce yazdığım yazıdaki gibi üçe bölünüyor: Türkler, İslamcılar ve Kürtler..
***
İZMİR KONUSU
Recep bey, eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı İzmir’i AKP’leştirmekle görevlendirdi ya.. Tabii Günay da gerekeni yapıyor: Çoğulculuğun diktasının kötülüğünü söylüyor. İçki yasağında ölçünün kaçırıldığından dem vuruyor.. İzmirlilerin hoşuna gidecek şeyler söylüyor.. Bütün amaç AKP’nin bu direnen kaleyi alaşağı etmek ve AKP’leştirmek.. Bunları söylemesinin bir önemi yok, nihayetinde o bir AKP’li, görevlendirilmiş, amacı belli..
Recep Bey ülke çapında ülkeyi dinselleştiriyor, ama İzmir’de yüzünü Günay ile maskeliyor. Mesele bu kadar basit.. Sıradan bir politik numara. Günay burada CHP’den bile daha CHP’li kesilebilir, AKP adına.. İzmir’in AKP’leşmesi demek, AKP’nin tüm Türkiye’de uyguladığı mengeneyi sıkma politikasına ancak meşruluk kazandırır.. Siyasal ve sosyolog yazarların bunu görmemesi çok ilginç..
***
BİR KİTAP: ERBAKAN.. 
Soner Yalçın, 19 yıl önce kaleme aldığı Erbakan (Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen Bir Siyasal Liderin Portresi) kitabını, bu kez henüz hapishanedeyken genişleterek yeniledi (KırmızıKedi yayını). Erbakan, siyasal hayatımızın ilginç bir lideriydi. Bugün iktidarda olan “öğrencileri” ile bir ilişkisi olabilir mi? Soner Yalçın, şüphesiz ki Erbakan üzerinden aynı zamanda ilginç bir siyasal İslamcının, bir dönemin siyasal islamının da tarihini yazmış oluyor.. Emeğine, eline sağlık..
---26 Mayıs 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder