“Pentagon”un
dünya ile damataşı oynanan ve egemenlik alanları planları yapılan geniş
odalarında oturduğunu sanan Cengiz
Çandar, Reyhanlı’da öldürülenlere kısa bir lokanta hesabı kesmiş: Eeee bu
normaldir, “Reyhanlı’daki patlamaları ve şimdiye dek
herhangi bir benzeri olayda görülmemiş yükseklikteki can kaybını, Ortadoğu
politikasında ‘etkili bir aktör’ olmanın ‘kaçınılmaz maliyetlerinden biri’
olarak görmek gerekiyor..”
CÇ’ye göre “Türkiye,
Suriye’den ve Ortadoğu’dan uzak durmalı” görüşü, “bozguncu soğuk savaş dönemi statükoculuğu… Türkiye’nin ulaştığı gelişme
düzeyi ve uluslararası sistemin içine girdiği kalıp, Ortadoğu’da ‘etkili bir
aktör’ olmaktan öteye ona bir şans tanımıyordu. Bu da kaçınılmaz idi.. bu rolü
‘hatasız’ oynamanın formülü de ortada yok.” (Dünkü yazısı, Radikal)
Davutoğlu da
aynı görüşte, RTE de. Zaten CÇ onları yeterince beğenmiyor bile! Ah kendisi
olacaktı ki o koltukta, bakındı siz..
***
Davutoğlu/Erdoğangiller
familyası çok geniş. Hepsine göre Reyhanlı’dan Esad suçlu. Nedeni açık ve
seçik: Hepsi Esad’ın can düşmanı..
Suriye’ye girmek için yanıp tutuşuyorlar.. Dolayısıyla kim yaparsa yapsın,
Esad yapmıştır. Siyasi saptamalar için delil, araştırma, başka fikir yürütme
gerekmez. Bütün oklarını “düşmana” çevireceksin!
Bu iktidarın
hapishanelerde çürüttüğü “iç düşmanlar” için de delil falan gerekmiyordu.. CÇ
için de gerekmemişti! Bu nedenle Silivri, tahammül edilmez bir hukuksuzluğun
hüküm sürdüğü, suçsuz insanlara siyasi faturanın kesildiği, Gulag takımadalarına, Rusya’nın
Sibiryası’na dönüştürülmüştür. Tasfiye edilmesi gereken herkes için delile
ihtiyaç yoktur, faturayı keseceksin, silahı ateşleyeceksin.
Bütün faşist,
diktatörlük rejimlerinin mantığı böyle çalışır..
Esad yapmış
olamaz mı? Olabilir.. Bilmiyoruz. Bunu ortaya koymaları gerekir. Ama şu olgu da
var: Türkiye ile Suriye arasında ilan
edilmemiş bir yeraltı savaşı sürüyor..
Ankara, Esad’ın yıkılması için
herşeyi yapıyor mu, paraysa para silahsa silah.. her türlü destek veriyor
mu.. evet.. böyle herkesin bildiği
“gizli savaş”ta, taraflar birbirini canını acıtmak için her türlü kirli silahı
kullanabilirler. Ankara’nın desteklediği kullandığı silahlı güçler, acaba kaç
bin Suriyeliyi öldürdü?
Ortadoğu “Savaş teorisyeni” Yeni Osmanlı
Davutoğlu, Ankara’nın Suriye politikasını desteklemeyenleri hain ilan edecek noktaya geldi. Bu
söylemi çoooook eskiden tanırız biz.. Kralcı, imparator, padişah, hanedan,
demokrasiden zerre kadar nasibini almamış iktidar politikalarına karşı çıkan
herkes “hain”dir.. Ama tarih, muhaliflerini hain olarak niteleyenlerin, ülkeye
en büyük zararı verdiğinin kanıtlarıyla doludur. Hiç bir yurtsever, bu söyleme
papuç bırakmaz!.. Atatürk’ün yurtta
barış dünyada barış temel politikasını çöpe atanlar, Türkiye’ye en
büyük kötülüğü yapıyorlar..
İktidar
elemanları, Esad’ın taşeronu olarak da Acilciler diye bir eski örgütü gösterdi.
Bakıyorsunuz böyle bir örgüt Türkiye’de yıllardır aktif değil.. Herhalde MİT’i,
Emniyeti, suçu yıkabilecekleri bir örgüt yaratmakla meşguller, öyle ki bu örgüt
aynı zamanda iktidarın Suriye’ye karşı savaş politikasına karşı olsun!.. Sola
karşı yeni bir saldırı kampanyası mı? İkidarın hamurunda bu fazlasıyla var..
Gaziantep’teki
bomba olayını neden açıklığa kavuşturmadınız? Acaba soruturmanızın altında ne
çıktı da üzerine kapattınız...
***
Evet, demek
Suriye iç savaşından uzak durmak istemek, bozgunculuk... “Büyük devlet”
olmuşuz, dolayısıyla Ortadoğu’na kaçınılmaz bu rolü üstlenmişiz de haberimiz
yok.. Şimdi de bu rolün doğal faturasını hiç yüksünmeden ödemek zorundaymışız..
Bak sen!
Kim ödüyor bu
faturayı, sen mi?! Ankara mı? Erdoğan mı, Davutoğlu mu?
Hayır, millet..
Yurttaşlar..
Yurttaşların
önemi mi var? Onlar birilerinin “etkin politika ve
liderlik rolü” için ölmek zorundadırlar.. Hepsi cennete gidecektir. Diyanet
Başkanı böyle bir fetva verebilir! Bu fetvayı CÇ verdikten sonra hele..
Kitleler, savaş
ağalarının, savaş iktidarlarının, hırs ve intikamları için ölmesi gereken
araçlarıdır sadece.. Hiç birine sorulmaz, ama ölürler.. Ölenler, ne AKP’nin
gönüllü tugaylarıdır ne CÇ’nin fikirdaşları..
Ölmeleri için
sıradan insan olmaları yeterlidir...
Türkiye
Cumhuriyeti’ne kayıtlı yurttaş olmaları da...
---14 Mayıs 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder