Yine yazıyorum: İnşaatla bir ülkenin kalkındığı, “çağdaş” ülkelerin
refaha düzeyine ulaştığı görülmemiştir! İstanbul’da dünyanın hiç bir medeni
ülkesinde asla göremeyecğiniz, içlerine beşer-onar bin kişiyi tıktığınız piramidyal vb ucubelerle medeni
yaşamlar değil, aslında anti sosyal, sufli ve kriminal yaşamlara zemin hazırlıyorsunuz.
Muazzam boyutlu, bugüne kadar bina literatüründe konut olarak adına eşine
benzerine rastlanmamış o ucubeleri, sadece, insanlara büyük bir hakaret olarak
görüyorum..
İstanbul bir rezil kente dönüşüyor. Trafiği
zaten rezil, neredeyse 20 yıldır bu kenti yöneten RTE ve türevi kişiler ulaşımı
daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Metrobüs olayı da İstanbul trafiğine
dönüştü.. Tek çare olan, bütün kaynakların toplu ulaşıma ayrılması gerçeğini
kimse anlamıyor. Özelleştirmelerle
ulaşımı asla çözemezsiniz! Sadece, bu milletin malını mülkünü satarak bol
keseden yapacağınız süfli harcamalara dönüştürebilirsiniz..
RTE-Binalı Yıldırım ikilisi, İstanbul’un canına okuyacak yeni projelere
imza atıyorlar. Kentin kuzeyine kurulacak havaalanı ihalesini yaptılar.. En az
658 bin ağacın kesileceği, bütün yaşam alanlarının yokedileceği projeyi, yine
kuzeydeki yeni kentlerin kuruluşu izleyecek.. Tabii ki Kanal da var işin
içinde.. THY yönetimi ve iktidar, Atatürk
Hava Limanı adından da böylece kurtulmayı planladı…
İktidar, 400 milyar dolara yakın dış borcu, ülkenin sanayi kalkınmasında
değil, taşa toprağa, ranta, binaya, yola yatırıp heba ediyor.. Bu projelerin
ülkenin dış borçlarını azaltacak veya ödeyecek bir artı gelir, bir rant, bir
sanayi üretimi gerçekleştiremeyeceği açık.. Tam bir müflis tüccar gibi
yönetiliyor ülke.. Normal olarak bir işadamı borç aldığında bunu öyle bir yatırıma
dönüştürmeyi planlar ki, 3-5 mislini geri kazandırsın ve zenginlik yaratsın…
Oysa hiç öyle değil, İstanbul bir AVM çöplüğüne de dönüştü. Bir çoğu yakın
zamanda kapılarına kilit vurur.. Üreten değil tüketen bir toplumun simgeleridir
bu kadar AVM.. Üretemediğimiz için dışarıdan mal, hammadde, makine techizat vb
ithalatı durmadan artıyor. Sattığımız
bir malda ithalat oranı 60-72 arası ve bu oran düşmüyor yükseliyor..
Bir okur, (Selçuk Kınıklı) bir
makaleme yeni bir hesap gönderdi. Türkiye’nin
adam başına düşen milli geliri,
414 milyar $ olan dış borç yükümlülüğü dikkate alınırsa, 10 bin $ değil,
4400 dolardır, diyor. Çünkü GSYİH’lar
borçları dikkate almıyor! Borçlarınızı da GSYİH’nin içine kattığınız için rakam
yükseliyor.
Bu paraları ödeyemediğimiz ve krize düştüğümüz zamanlarda, bu
ülke çok sık olarak 3-5 bin dolarlara gerilemiştir! Kaldı ki 4 yıldır 10 bin
dolara kazık atılmıştır..
“İSİM İSİM TESPİT ETTİK”
Arkadaşlar, sevgili okurlar, ne diyor Büyük Lider bir bakın ve nasıl da
yurtaşların isim isim fişlendiği bir otoriter diktatörlük altında yaşadığımızı
anlayın. Yeniden okudum okudum hala doğruluğuna inanamıyorum:
“Türkiye genelinde akil insanlar heyetlerine karşı yapılan eylemlerin
tamamının fotoğrafları görüntüleri elimizde… İsimlerine varıncaya kadar hepsi
tespitimizde… 4980 kişi..”
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz düşünün artık. Olacak şey değil. Tam bir
polis devleti! Bizzat kaç kişi bu toplantılara katılıyor, kim protesto ediyor,
kim soru soruyor.. hepsi bu ülkenin tek adamının cebinde.. Bunları açıklıyor..
Beyfendi Taksim’i yasaklayacaklarını açıkça belli ediyor..
Bütün ülkede kent merkezlerini yasaklayacak..
Protesto yok.. Görüntü yok.. Haber yok… Halk görmeyecek bilmeyecek..
Gazetecilik yok…
Birileri dün inadına gazetecilik
diye komik bir başlık atmış. Söz başbakan
olursa gazeteyi bile kapatırım diyen.. üstelik bir kulübü yöneticilik
yaptığı yıllar boyunca dünyanın en borçlu kulübüne dönüştüren bir patronun
gazetesi..
***
Sahi CHP’yi bölebilecekler mi, ya İmralı
sürecine katılırsın, ya da seni haberlerimle, “saygın” yazarlarımla bölerim
parça parça ederim talimatı patrondan mı, iktidardan mı, nereden acaba..
CHP içinde “sol kanat” varmış, bunlar ilerici imişler.. ulusalcı gericilere karşı savaşıyorlarmış. “Solcu” bir patron-yanlısı istifa etmiş, kıyamet kopartıyorlar.. azı
yazdırıyorlar, iyi güzel de tam AKP veya BDP’de “çözüme büyük katkı”
sağlayabilecek görüşleriyle başka yerlerde psikolojisini neden bozup duruyor,
anlamakta zorlukm çekiyorsunuz..
Ne dedik başından beri: 2013 yılı
dananın kopacağı yıldır..
2013’de doludizgin koşuyor ülke..
-- 6 Mayıs 2013 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder