Henüz daha iki lider görüşme halindeyken,
sonuçları üzerine yazı yazmak, kelle koltukta gitmek olur, ama ben olaya
önümüzdeki iki yıl içinde yaşayacağımız başkanlık ve genel seçimler stratejisi
açısından bakacağım için, görüşme sonucunu şimdilik önemsiz görüyorum..
Ama önce, zirve ile ilgili bir kaç söz
söylemek gerekir: Kürt Meselesi, şu veya bu şekilde, ama ancak bir ulusal
mutabakatla çözülebilir (iç çözüm!). Hiç bir partinin bu ulusal konunun
üzerinden tek başına gelebileceğini düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu’nun girişiminin
yeni ve olumlu bir tartışma ortamı yaratmasını dilemeliyiz.. Ulusal birlik
çerçevesinde çözümleri tartışmaktan başka bir çare de bulunmuyor. Dış
iktidarların dayatmalarıyla, yararına ve güdümünde, tek başına hareket edecek
bir iktidarın soluğu hızla kesilir!
Gelelim “Kürt Meselesi’ne Çözüm” zirvesine..
Kılıçdaroğlu’nun önerileri, AKP’de yankı bulur mu? AKP- CHP mutabakatı
sağlanabilir mi?
***
Ummuyorum, çünkü AKP- Erdoğan’ın hem
Cumhurbaşkanlığı ve Başkanlık hem genel seçimler yeni stratejisi, CHP ile Kürt
meselesinin çözümünde bir mutabakata varmasına engel.. Açıklayayım..
Bir kaç aydır Erdoğan ile MHP arasında,
özellikle sıkı bir diyalog ve ittifak kuruldu. Birbirlerine çiçek atıp
duruyorlar! KCK operasyonları, MHP’den büyük destek gördü. MHP sanki varlığını
Kürt meselesine bağlayan bir parti gibi!
Devlet
Bahçeli AKP’ye şunu diyor, “Kürtlere
taviz verme, boyun eğme, partim- varlığım sana kurban!”
Tam da Erdoğan’ın istediği de budur: Ver
canını, ver partini, ver seçmenini!
Erdoğan yıllardır,
MHP’yi istiyor!
***
MHP’yi 2010 Haziran seçiminden önce de
istiyordu!
O zaman MHP’ye şantaj devredeydi! MHP
yöneticileri seks kasetleriyle düşürüldü, MHP “ahlaksız parti” algısıyla
seçmeninin AKP’ye yönelmesi sağlanmaya çalışıldı.. Ama bu siyasi çirkeflik
seçmen nezdinde tutmadı...
Eğer seks kaseti kumpası tutsaydı, bugün AKP
Anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa sahip olurdu ve Başkanlık Sistemi de kurulmuş olurdu!
Erdoğan yeni dönemin Padişahı olarak!
***
Sistem “seçim
stratejileri” üzerinden çalışıyor! Bunu görmeden, AKP’nin Türkiye
hedeflerini analizlerin temeline oturtmadan, bugünkü politik oyunları
izleyemeyiz..
AKP’nin MHP
Seçim Stratejisi sürüyor, çünkü AKP’nin seçimlerde oy potansiyelini
arttırması, MHP’yi eritebilmesine bağlı.. Doğal büyümesinin sonuna geldi, CHP
oyları bir duvar gibi önünde duruyor.
Bu nedenle eritebileceği tek parti MHP!
Geçen seçimdeki seks kaseti stratejisi, yerini milliyetçilik stratejisine bıraktı..
Geçen seçimde de, seks kasetlerinin yanında,
MHP sloganlarını devralmıştı: Tek Devlet
Tek Bayrak Tek Millet! Üstelik “ben
olsaydım APO’yi asardım!” bile dedi!!!
Şimdiki stratejisi, MHP’yi işlevsizleştirerek etkisizleştirme..
Bir iktidar partisinin her zaman, MHP gibi
bir partiyi, benzerlikleri kullanarak eritme olasılığı vardır.
İktidar zaten kendi başına bir çekim gücüdür.
MHP’li yüzde 5 seçmen, yahu bunlar bizim
partiden daha iyi, en azından benzer programda ve düşüncede derse ve AKP’ye
kayarsa, olay biter..
MHP giderek fuzuli bir partiye dönüşüyor
gibi.
***
Sonuç: Erdoğan, CHP ile
Kürt Meselesi’nin çözümü üzerine işbirliğine, MHP ve seçmenini feda asla etmez.
Bir oyalamadır gider.
Nitekim, yazı biterken gelen ilk açıklamada, AKP, olumlu tespitler var, MHP ve BDP’yi
ikne etsin CHP, biz varız, açıklamasını yaptı!
Burada AKP için kilit parti MHP’nin
iknasıdır.. Bu konuda onsuz adım atmaz.. MHP’yi
yiyecektir, gözleri onun üzerindedir, onu yiyemeden asla büyüyemeyeceğini görmektedir!
MHP ve Bahçeli de yenecek kıvama gelir, sanki
başka bir seçenek önlerinde kalmayacak gibi.. Bu Kürt meselesinde MHP ya
bitecek (AKP ile işbirliği) ya da büyüyecek (AKP-CHP işbirliği).. İkincisi
olmayacağına göre!
Tabii, ulusal bir mutabak sağlanması
Türkiye’yi kurtaracak bir çözümdür. Kürt Meselesi, Türkiye’nin önünü hem
karartmakta hem de tıkamaktadır.
Ama... Amalar çok.
CHP şüphesiz iyi niyetle bir çözüm partisi
rolüne geçti. Bu politika’nın CHP’ye büyük Kürt oyları getireceğini ise
sanmamak gerek. CHP de öyle bir düşünceyle bir çözüm inisyatifi herhalde
geliştirmedi, herhalde!!
-- 7 Haziran 2012 / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder