Vali beyin, “Türkçe Olimpiyatları”ın
İsparta kısmıyla ilgili konuşmasında, “En
büyüğü hürmetle selamlıyorum” demesi ile eski DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’in açıklaması aynı
zamana denk geldi. Odatv’de okuduğum mesajında, Yüksel, Fethullah Gülen’in ses
kasetlerinde hepimizin bildiği etkili cümleleri hatırlatıyor yeniden:
“Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın.. İstikbalde
yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin…Kuvvet dengesi yoksa kuvvete
başvurmayın… Çok iyi planlayarak ona göre yürüyeceksiniz… Fuzuli kahramanlık
yerine ele geçirmeyi tercih edelim..”
Fethullah
Gülen akıllı – kurnaz bir insan. 1980’lerden bu yana
çizdiği, devleti ve oradan da ülkeyi yönetme stratejisini başarıyla sürdürdü ve
meyvelerini yemektedir.. (Her ne kadar büyük lokma şu günlerde boğazına
tıkanmış olsa da!) Meyvesi, üç tarafı denizlerle çevrili büyük ülkedir. Ama
karşısında, gücünü seçim sandığından alan en az kendisi kadar kurnaz Erdoğan’la
göğüs göğüse gelince… kıyameti seyrediyoruz.
Tabi caizse bir süngü
savaşına tanıklık ediyoruz! (İki ayrı devlet olsalar, toplar, uçaklar
çalışacak!)
***
Vali Memduh
Oğuz bey kim? Derin hürmet ve şükranlarını sunan?
İşte Gülen’in taa 1980-1990’larda tebasına verdiği
komutların ürünlerinden biri (mi).. Spor Bakanı da Gülen’in “şiirinden mısra”
sormamış mıydı öğrencilere? Bu kişi de Gülenci mi; olabilir de olmayabilir de..
Önemli değil bu..
Sadece şunu belirtmek isterim, “sivrilmeden can damarları içinde dolanın” talimatının bugünkü
ürünleri devletin her yerinde.. Vali, kaymakam, üniversitede öğretim üyesi,
polis, MİT’çi.. Asker.. artık aklınıza devletin “önemli mevzile”nden aklınıza
ne gelirse..
Tabii, çoğu sessiz sakin işini yapıyor, ve
Gülen(ciler)’in devleti-yönetimi devralacağı zamana çalışıyor!
Ama bu iş zor gülüm zor.
Gülencilerin derli toplu ortaya çıktıkları iki alan,
emniyet ve adalet mekanizmaları oldu! Bu da zorunluydu çünkü Gülen-Erdoğan
ittifakının en şahane günleri olan Ordu’nun vesayetini sona erdirmeye yönelik
her türlü düzeni kurmak için, bu zorunluydu..
ÖYM’ler, Gülencilerin kilitlendikleri ve iyice ortaya
çıktıkları alan.. HSYK vb ne durumda? Ben Adalet Bakanı’nın da onların
değirmenine epey su taşıdığını düşünüyorum. Ama diyebilirsiniz ki, hükümette
kim su taşımadı? ÖYM’ler konusunda Cemaatin başlattığı büyük muharebeye
bakılacak olursa, güvendikleri yer HSYK- yüksek yargı örgütlenmesi olsa gerek..
Erdoğan, bu yargıdaki örgütlenmenin hesabını kitabını
önündeki abaküs ile yeni yeni yapmış olsa gerek: Şu ondan, o da.. Eyvah bu da!
Adalet Bakanı’na, “yahu Sadullah bu ne biçim tablo
böyle, sen ne yaptın..” demiş midir?! Tam da, MİT- Hakan Fidan
olayında, daha önceki tabirimle “hukuk
mızrağının ucu” kendisine çevrildikten sonra!
Evet, kendisine! Karşısında belki de “kontrol
edemeyeceği” bir adalet mekanizmasını gördü! Geçen haftaki bir tv sohbetinde,
soru üzerine, MİT-Hakan Fidan olayının henüz sonlanmadığını da açıkladığına
göre! Başka ne demişti: Fidan yerine
gelip beni tutuklayın!
Yooo, dünyanın hiç bir yerinde bir Başbakan böyle bir
duruma düşmez ve bunu da böyle büyük bir acizlikle dile getirmez! Demek ki...
Özel yasa ile Fidan-Erdoğan’a yönelen saldırıyı
durdurdu, ama henüz “tehlike büyük”!
Hiç görmediği bir anda bir “hançer”
daha saplanabilir! Hele, Cemaat savcılarının Fidan’ın peşini bırakmadığına
ilişkin haber-yorumların ortalıkta dolaşmasına bakılacak olursa (Av. Hüseyin Ersöz’ün yazısı, Odatv)
Özel yetkili Mahkemelerin yasasında değişiklik üzerine
kopan kıyameti, ancak böyle anlamlandırabiliriz!
Gülen, devlet içindeki en büyük gücü olan özel yetkili
mahkemeler yapısının değiştirilmesine ve buraların Erdoğan’ın denetimini
girmesine şiddetle karşı çıkıyor.. Zaman
gazetesi elinin altında kim varsa konuşturuyor, ÖYM’lerin yasasına müdahale
edilmesin.. Yoksa öcüler gelir!.. Gülen tv’si, Erdoğan’ın İzmir konuşmasını
vermiyor! Cemaat yazarlarından hükümete tehdit üzerine tehdit!!
Ergenekon, Balyoz ve Odatv-gazetecilere kurulan
komploların en esas sahibi, eserinin
yıkılmasını seyretse rahatlayacak… Ama gönlü dayanamıyor!
***
Cemaat istediği kadar yazsın, bağırıp çağırsın,
Erdoğan kararlı, ÖYM’leri denetim altında tutacak bir değişikliği
geçirecektir.. Sonra yüksek yargıda başka adımlar da bunu izleyebilir (olayın
doğası gereği)!
Güç Erdoğan’dadır. Gülen(ciler) çırpınmasın.. yargıdaki yapıyı kontrol etmeden Erdoğan’ın
gözüne uyku girmez!
Bugün için
iktidar demek, yargı egemenliği demektir!
Onlara tavsiyem:
Gülen’in eski talimatını devreye sokun:
“Kuvvet dengesi yoksa kuvvete başvurmayın… Çok iyi planlayarak ona göre
yürüyeceksiniz… Fuzuli kahramanlık yerine ele geçirmeyi tercih edelim..”
Bunu da
benim mi söylemem gerekiyor!
***
Not: Dünkü
yazımda, Gül, Uludere için Devlet Denetleme Kurulu’nu istese devreye sokardı,
demiştim. Bazı görüşler, DDK’nın TSK’yı denetlemesine yasal engel olduğu
yolunda.. eğer bu engel olmasaydı, belki de Gül-Erdoğan arasında başka bir
çatışmaya şahit olacaktık..
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder