TV ve köşeyazılarında geniş bir “cemaat
suskunluğu” vardır. Cemaatin iktidarın bir parçası olduğu görmezlikten gelinir.
Cemaat sanki “iktidarın dışında” bir yerlerdedir. Bunun çeşitli nedenleri var,
ama şimdi sırası değil..
Her taşın altında cemaat arıyorsunuz
(ne kadar aptalca söz!) demeleri, cemaatin devlet (vali, kaymakam vb) ile
hükümetin icrasında (şüphesiz ki çeşitli bakan-lıklar, eğitim, polis, YÖK,
TÜBİTAK, ÖSYM vb) ve yargı gibi sözde tarafsız organlardaki belirleyici ve
etkileyici konumlarını görmeyi engellemek amacını taşıyor.
Cemaatin iktidar hamlelerini, iktidarın ikili
yapısı arasındaki keskin mücadeleyi ve aralarındaki politika farklılıklarını
görmek için, medyalarına bakmak yeter! Bu medyaları her zaman izleyecek zamanım
yok, çoğu kez aynı telden çalarlar, ama belirleyici politik zamanlarda derin
farklılıkları görürsünüz.
Orada herşey net ve açık.
Bu iktidar mücadelesi üzerine bazı merkez
medyadaki ulema yazılarına bakıyorum da şaşıyorum.. Bugünkü çatışmaya, Kürt
sorununa federatif çözüm mü yoksa üniter çözüm mü gibi iki farklı yaklaşımın
neden olduğu masalından tutun.. MİT elemanlarının PKK faaliyetlerine katılarak
suç işlediğinin ortaya çıkmasının neden olduğuna kadar...
Herşey var da, ana konu, yani Cemaatin, (Gülen’in), Erdoğan’ın başını
yemek istemesi yok!
Erdoğan iktidarını çökerterek, (benzer kişi ve
bakanları da kullanarak!) bir Cemaat Hükümeti kurmak istediği yok!
Cemaat ile Erdoğan ve ekibinin, örneğin ABD ve
Ortadoğu politikaları da farklı. Ülkede kurmak istedikleri düzen de!
***
Star
ve Yeni Şafak, Erdoğan’a AKP’ye
yakın. Bugün ise Cemaate.. Konu:
“MİT savaşları..”.
Cemaat insanları bir süredir MİT’i hedeflerine
aldı: MİT, Ergenekoncuların, hatta en son versiyon olarak Aydınlıkçıların cirit
attığı (tvlerde şık kılıklı düdüklerin üfledikleri konu) bir yapı.. Bugün
gazetesinden N. Gönültaş,
Ergenekon’daki bir numaranın bulunmamış olmasının (vay vay vay... sahi o
bulunmamış mıydı?!) suçlusu olarak MİT’i görüyor:
“Askerin içinde, emniyetin içinde,
Yargı'nın içinde, üniversitede, medyada her yerde varlar, herkese dokunuldu,
ama MİT'e hiç dokunulmadı. Niye? MİT'te yoklar mı? MİT'in
başına istenilen kişi atanınca tertemiz mi oldu MİT?”
Yine Cemaate yakın Faruk Mercan ve hukukçu-istihbaratçı kılığında veya Ankara
enstitüsü filancı olarak tv programlarına katılanlar koro halinde MİT’i KCK
üzerinden vuruyor ve bu kirli MİT’in değiştirilmesi, “tarafsız yargı”ya
müdahale edilmemesi gerektiği üzerine birlikte şarkılar söylüyor.
Cemaat, bizle
de MİT’in “kirli geçmişi” üzerinden ittifak arıyor..
“Gelin, Kahramanmaraş ve diğer
katliamlarda MİT’in rolünü sorgulayalım, yargılayalım, didik didik edelim..”
Onlardan birine dedim ki: Oooo bay cemaat, biz onyıllardır MİT’in katliamlarda rolünü soruyoruz,
sizler trene tam da şimdi binmeye kalkışıyorsunuz.. Orada borunuzu öttürmek ve
Erdoğan’ı vurmak zamanı sizin için...
Cemaatin The
Taraf’ı da, MİT öykülerine merak sardı! Zamanlama mükemmel! Düüüüüüüttt..
Tren kalktı! Aman aman telefonları dinleniyormuş.. Vay canına sayın seyirciler,
ne hukuka aykırı bir durum değil mi! Bak sen!!
Ama bu “toplu
kalkışma”dan anlıyoruz ki, MİT
Cemaati yakın izlemeye almış.. Karşı kampanya, bunun bir nedeni olabilir!
(ABD ve CİA ile ilişkilerini de sorgulamalarını rica ediyorum! Bir dosya
göndermeniz dileğim!.. Heryerde varlar, acaba, bizim Cumhuriyet’te The Taraf’çı
var mı, bilmiyorum.)
Yine Bugün’den çok bilmiş rolü kesen temsilci
de, “nerede basın özgürlüğü, telefonları
dinliyor MİT” diye bağırıyor.. MİT’e “dokunan
yanar mı” diye, bizim cemaate karşı sloganımızı bile kaparak! Ne günler
yaşıyoruz!
İkincisi, cemaaatçiler, yukarıda sayıp döktüklerinin
hepsine nüfuz ettiler: Ordu! Medya! Sağa sola götürerek ayarttıkları
gazeteciler! Yargı! Üniversite! YÖK! TÜBİTAK!.. Say babam say.. Cemaat haklı, yukarıda saydıklarımızın
içinde etkileyici, yönetici, denetleyici bir dizi konumda varlar da..
Bir MİT’te
boruları ötmüyor demek ki!
***
MİT’i hedef seçmelerinin nedenlerinden daha
güçlü başka biri de şu: MİT güçlü bir gizli denetim yapısı. Ve Erdoğan 10
yıldır bu yapıyı kontrolünde tutuyor, Fidan’la beraber kesin denetimi altına
aldı.
Erdoğan, siyasi davaları sürdüren cemaatçi
etkisindeki polis ve özel yargıyı ise kontrol edemiyor! Bu yapı, cemaatin
denetiminde! Fidan hakkında soruşturmada içine düştükleri şaşkınlık bunun kesin
kanıtı! Ama MİT ile bütün yapıları kontrol edebilir! (MİT’in Fidan
soruşturmasını izleyememesi de çok komik.. Demek ki şimdi bu yapıya
yöneleceklerdir!)
Cemaat, MİT’i denetleyemediği sürece, eksi
konumda olmaya mahkumdur.
MİT üzerinden iktidar çatışmasını analiz
ederken, ana fikri kaybetmeyelim: Erdoğan’ı yalnızlaştırmak, kuklalaştırmak ve
düşürmek!
-- 13 Şubat 2012 / Bilim ve Politika- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder