“Dindar bir gençlik yetiştireceğiz”
diyerek, “Büyük Puzzle”ın adını koydu Erdoğan. Duvarda asılı olan fotoğrafın
içine parçalar tek tek yerleştirilirken, ortaya çıkacak fotoğrafı, Büyük
Otoriteri’in amacı olarak görüyor ve yazıyorduk.
Sanıyorduk ki, Erdoğan’ın gönlünde yatan “otoriter yönetim”.. Yanıldık, Dindar
Gençlik arzusu dışa vurdu ki, ne otoriteri, totaliter yönetim!
Muhafazakar demokratlık bir yafta. İktidarbaşının
lügatında, bu tanımın tek karşılığı var: Din kıskacı altına alınmış, bunun
dışında herşeyin boğulduğu bir toplum düzeni.
Gençliği
dindar yetiştirebilir mi, yetiştiremez mi, bu ikincil bir tartışma…Bence de yetiştir(il)emez…
Ama bu hedefe kilitlenmiş otoriter bir lider
ülkeyi yönetiyorsa.. O zaman mesele, “yetiştirilebilir mi” biçimindeki
akademik-sosyolojik tartışmanın ötesine geçer… Erdoğan, dinci bir gazetede
yazan sıradan bir “köşe yazarı” değil ki, gençlik için bir görüş dile
getirsin.. O bir karar alıcı, uygulayıcı..
Tamam, bu çabasının sonucunda görebilir ki,
başarısız olmuş.. Bunun bedelini de siyaseten üstlenmiş.
Ama bu sonucu görene kadar yapacakları önemli:
Bölünmüş, birbirine girmiş bir gençlik.. Bölünmüş aileler ve bir toplum..
Direnen ve çatışan bir toplum.. Ortalık kan revan içinde!
Bir köşe yazarının dileği ile, iktidarbaşının
dileği arasında böyle bir fark var!
Ona ancak şöyle seslenebiliriz: Çocuklarımıza dokunma!
***
AKP lideri büyük mugalatacı. Sanki ortalıkta,
gençliğin ateist mi yoksa dindar mı yetiştirileceği diye bir tartışma var;
sanki karşısında ateist gençlik savunuculuğu yapan karşı kamp, siyasi parti ve
lideri var.
Ama hayır, gençliğin ve toplumun nasıl olması
gerektiği konusunda 10 yıldır fikri ve uygulaması olan bir otokratla karşı
karşıyayız.
Bu tür liderlerin hepsi aynı teraneyi söyler:
Önce bir hayali düşman yaratır (bu örnekte ateizm) ve “büyük tehlike”yi gösterir, sonra da gençliği (milleti, toplumu,
ülkeyi) kurtarmaya soyunur! Yapacaklarının sözde “meşru zeminini” yaratmaya
koyulur!
***
Ne diyordu dünün liberalleri, ikinci
cumhuriyetçiler, AKP’nin peşine takılanlar, yetmez ama evetçiler: Ordu ve kemalistler tek tip gençlik
(insan-toplum) yetiştiriyor.
Bu onların AKP’nin, Erdoğan’ın peşine
takılmaları için yarattıkları “meşru gerekçe” idi. AKP iktidarıyla liberal bir ülke olacaktık falan filan…
AKP liderleri de onlara gaz veriyor ve destek
çıkıyorlardı: Eveeett, hem de en özgürlükçü tarafındaaaan!
AKP’ye kadar toplum mühendisliği iş başındaydı!
Şimdi ise gerçek özgürlükler dönemi başlamıştı, toplum mühendisliği sona
erecekti!
Yahu madem toplum mühendisliği programı-yönetimi
işbaşındaydı bunca yıl, ortalık neden dinci-imamcı, cemaatçi, huuuucu, sağcı,
düzenbaz, hilebaz.. kaynıyor? Az buz değil sayıları!
Demek ki, varsa bile mühendislik, sonucu büyük
başarısızlık! Yani öyle bir şey yok!
***
Şimdi esas
en büyük toplum mühendisi ile karşı karşıyayız.. Toplumu hesap ediyor,
çiziyor, biçiyor, fazlasını kesip atıyor, eksiğini tamamlıyor,
biçimlendiriyor..
Makası elinde..
Üniversite
gençliğine yönelik büyük siyasi ve yargısal düşmanlık, bu mühendisliğin sonucu..
Eleştiri
yok! Protesto yok! Yan bakma yok! İktidarı sevmeme yok! Direnme yok! Bilet
satma da yok! Kadınları desteklemek te!
Sadece boyun eğme var.. İki elini önünde iç içe
birleştireceksin ve öne doğru güçlü bir eğilme içinde olacaksın…
Tıpkı 12 Eylülcülerin yaptığı gibi!
Bu iktidar, 12 Eylülün yarım bıraktığına veya
tamamlayamadığına veya gerçekleştiremediğine soyunmuş durumda.
En büyük toplum mühendisi madalyasını hakkediyor!
-- 6 Şubat 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder