SAYFALAR

13 Şubat 2012 Pazartesi

Hedef: MİT’e Cemaat Borusu!


TV ve köşeyazılarında geniş bir “cemaat suskunluğu” vardır. Cemaatin iktidarın bir parçası olduğu görmezlikten gelinir. Cemaat sanki “iktidarın dışında” bir yerlerdedir. Bunun çeşitli nedenleri var, ama şimdi sırası değil..
Her taşın altında cemaat arıyorsunuz (ne kadar aptalca söz!) demeleri, cemaatin devlet (vali, kaymakam vb) ile hükümetin icrasında (şüphesiz ki çeşitli bakan-lıklar, eğitim, polis, YÖK, TÜBİTAK, ÖSYM vb) ve yargı gibi sözde tarafsız organlardaki belirleyici ve etkileyici konumlarını görmeyi engellemek amacını taşıyor.
Cemaatin iktidar hamlelerini, iktidarın ikili yapısı arasındaki keskin mücadeleyi ve aralarındaki politika farklılıklarını görmek için, medyalarına bakmak yeter! Bu medyaları her zaman izleyecek zamanım yok, çoğu kez aynı telden çalarlar, ama belirleyici politik zamanlarda derin farklılıkları görürsünüz.
Orada herşey net ve açık.
Bu iktidar mücadelesi üzerine bazı merkez medyadaki ulema yazılarına bakıyorum da şaşıyorum.. Bugünkü çatışmaya, Kürt sorununa federatif çözüm mü yoksa üniter çözüm mü gibi iki farklı yaklaşımın neden olduğu masalından tutun.. MİT elemanlarının PKK faaliyetlerine katılarak suç işlediğinin ortaya çıkmasının neden olduğuna kadar...
Herşey var da, ana konu, yani Cemaatin, (Gülen’in), Erdoğan’ın başını yemek istemesi yok!
Erdoğan iktidarını çökerterek, (benzer kişi ve bakanları da kullanarak!) bir Cemaat Hükümeti kurmak istediği yok!
Cemaat ile Erdoğan ve ekibinin, örneğin ABD ve Ortadoğu politikaları da farklı. Ülkede kurmak istedikleri düzen de!
***
Star ve Yeni Şafak, Erdoğan’a AKP’ye yakın. Bugün ise Cemaate.. Konu: “MİT savaşları..”.
Cemaat insanları bir süredir MİT’i hedeflerine aldı: MİT, Ergenekoncuların, hatta en son versiyon olarak Aydınlıkçıların cirit attığı (tvlerde şık kılıklı düdüklerin üfledikleri konu) bir yapı.. Bugün gazetesinden N. Gönültaş, Ergenekon’daki bir numaranın bulunmamış olmasının (vay vay vay... sahi o bulunmamış mıydı?!) suçlusu olarak MİT’i görüyor:
Askerin içinde, emniyetin içinde, Yargı'nın içinde, üniversitede, medyada her yerde varlar, herkese dokunuldu, ama MİT'e hiç dokunulmadı. Niye? MİT'te yoklar mı? MİT'in başına istenilen kişi atanınca tertemiz mi oldu MİT?
Yine Cemaate yakın Faruk Mercan ve hukukçu-istihbaratçı kılığında veya Ankara enstitüsü filancı olarak tv programlarına katılanlar koro halinde MİT’i KCK üzerinden vuruyor ve bu kirli MİT’in değiştirilmesi, “tarafsız yargı”ya müdahale edilmemesi gerektiği üzerine birlikte şarkılar söylüyor.
Cemaat, bizle de MİT’in “kirli geçmişi” üzerinden ittifak arıyor.. “Gelin, Kahramanmaraş ve diğer katliamlarda MİT’in rolünü sorgulayalım, yargılayalım, didik didik edelim..”
Onlardan birine dedim ki: Oooo bay cemaat, biz onyıllardır MİT’in katliamlarda rolünü soruyoruz, sizler trene tam da şimdi binmeye kalkışıyorsunuz.. Orada borunuzu öttürmek ve Erdoğan’ı vurmak zamanı sizin için...
Cemaatin The Taraf’ı da, MİT öykülerine merak sardı! Zamanlama mükemmel! Düüüüüüüttt.. Tren kalktı! Aman aman telefonları dinleniyormuş.. Vay canına sayın seyirciler, ne hukuka aykırı bir durum değil mi! Bak sen!!
Ama bu “toplu kalkışma”dan anlıyoruz ki, MİT Cemaati yakın izlemeye almış.. Karşı kampanya, bunun bir nedeni olabilir! (ABD ve CİA ile ilişkilerini de sorgulamalarını rica ediyorum! Bir dosya göndermeniz dileğim!.. Heryerde varlar, acaba, bizim Cumhuriyet’te The Taraf’çı var mı, bilmiyorum.)
Yine Bugün’den çok bilmiş rolü kesen temsilci de, “nerede basın özgürlüğü, telefonları dinliyor MİT” diye bağırıyor.. MİT’e “dokunan yanar mı” diye, bizim cemaate karşı sloganımızı bile kaparak! Ne günler yaşıyoruz!
İkincisi, cemaaatçiler, yukarıda sayıp döktüklerinin hepsine nüfuz ettiler: Ordu! Medya! Sağa sola götürerek ayarttıkları gazeteciler! Yargı! Üniversite! YÖK! TÜBİTAK!.. Say babam say..  Cemaat haklı, yukarıda saydıklarımızın içinde etkileyici, yönetici, denetleyici bir dizi konumda varlar da..
Bir MİT’te boruları ötmüyor demek ki!
***
MİT’i hedef seçmelerinin nedenlerinden daha güçlü başka biri de şu: MİT güçlü bir gizli denetim yapısı. Ve Erdoğan 10 yıldır bu yapıyı kontrolünde tutuyor, Fidan’la beraber kesin denetimi altına aldı.
Erdoğan, siyasi davaları sürdüren cemaatçi etkisindeki polis ve özel yargıyı ise kontrol edemiyor! Bu yapı, cemaatin denetiminde! Fidan hakkında soruşturmada içine düştükleri şaşkınlık bunun kesin kanıtı! Ama MİT ile bütün yapıları kontrol edebilir! (MİT’in Fidan soruşturmasını izleyememesi de çok komik.. Demek ki şimdi bu yapıya yöneleceklerdir!)
Cemaat, MİT’i denetleyemediği sürece, eksi konumda olmaya mahkumdur.
MİT üzerinden iktidar çatışmasını analiz ederken, ana fikri kaybetmeyelim: Erdoğan’ı yalnızlaştırmak, kuklalaştırmak ve düşürmek!
--13 Şubat 2012 / Bilim ve Politika- Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder