Orhan Bursalı 21 Ekim
2018
Hiç mizansen hazırlıyor mu fotoğraf
çekerken? Hayır, diyor, bazen saatlerce bekliyorum,
istediğim fotoğraf karesinin oluşması için. İnsanlar, vapurlar,
balıkçılar, her neyse, istediğim çerçevede bir araya gelmesi gerek...
İşte, o an! ve click!
İşte, o an! ve click!
80 yaşını aşmış,
insanlar onu hâlâ “fotoğrafçı” sanıyor, ama o bir gazeteci, “foto muhabiri”
veya fotoğraf habercisi! Gerçi “fotoğraf sanatı”, “fotoğraf sanatçısı”
nitelemelerine karşı çıkar. Haklıdır, sanatçı düş kurgular.
Ama Ara da, o anki gerçeği, çekerken üzerine kattığı müthiş yorumla dondurur; bu yorum, yani fotoğraftaki hüzün, bakış, düşünce.. onu “sanatçı” yapar. Bu anlamda da fotoğrafında bir “gizli kurgu” vardır! O anı belgeleyen “romantik realist” fotoğrafları, bir sanat şöleni gibidir. Çektiği fotoğraflardaki estetik tad ve bütünlük, bende bazen bir yontucu, bazen bir ressam ve sinema sanatçısı çağrışımı yapıyor. Bu anlamda, sanki görsel sanatların bütününü içeren bir ruhla karşı karşıyasınız.
Ama Ara da, o anki gerçeği, çekerken üzerine kattığı müthiş yorumla dondurur; bu yorum, yani fotoğraftaki hüzün, bakış, düşünce.. onu “sanatçı” yapar. Bu anlamda da fotoğrafında bir “gizli kurgu” vardır! O anı belgeleyen “romantik realist” fotoğrafları, bir sanat şöleni gibidir. Çektiği fotoğraflardaki estetik tad ve bütünlük, bende bazen bir yontucu, bazen bir ressam ve sinema sanatçısı çağrışımı yapıyor. Bu anlamda, sanki görsel sanatların bütününü içeren bir ruhla karşı karşıyasınız.
Evet, sinema
sanatçısı dedim! Fotoğraflarına bakıyorum, bir tanesini seçiyorum,
karedeki her şey birden hareketleniyor; nesneler kare içinde sağa sola
gidiyorlar, dışarı çıkıp içeri giriyorlar, gülüyorlar, el sallıyorlar; sevinç,
hüzün, yalnızlık, çaresizlik, emek ve alınteri.. Doğa, kapı, ev, sahil, sokak,
cami, insanlar, çarşı, ışık, kar, yağmur, anne çocuk...
Sonra birden Klick ve
fotoğraf donuyor yeniden!
Ara’nın fotoğrafları
böyle canlanıyor. “Dur, öyle bakıp geçme!” diyor ve fotoğraflarının
arkasındaki o saklı canlı hayata katılmaya çağırıyor herkesi! Yeni yayımlanan
üç yeni kitabında fotoğrafların hepsi Ara Güler fotoğraflarının büyüleyici
estetiği ve anlatım zenginliği içinde.
“Ara Güler –
Kumkapı Ermeni Balıkçıları” (www.arasyayincilik.com), 1952’de
Jamanak’ta yayımladığı röportajı ve 56 fotoğrafı kapsıyor. Türkçe, Ermenice,
İngilizce. Diyor ki “Ermeni balıkçılar, dediler ama aralarında Türk’ü
de var Rum’u da..” Orası, o tarihte “Kumkapı Balıkçılar
Köyü!” Tam bir köy! Tekneler, ağlar, Marmara’nın artık tükenen balıkları,
tezgahlar, insanlar, gecekondular, kahvehneler, balıkçılar ve balıkçılar! Ve
arkada o müthiş İstanbul silueti! Yüzlerce ağın tül gibi İstanbul’un “önünde”
sarktığı bu görüntüler ar
tık gezmişe ait bir anı..
“Dünkü rüzgar kesildi,
torikler voli voli dolaşmaya çıkmışlardır. Şimdi açıklara yollarını kesmeye
gidiyoruz, hayde göreyim sizi tayfalar..”
Fotoğraflar bizi
İstanbul’un merkezinde bilmediğimiz, ama artık kaybolmuş bir dünyasına
götürüyor! Bugün ise bir anı olarak Kumkapı meyhaneleri ve Balık Hali kalmış
geride!
Ara Güler- Fotocep, (www.fotografevi.com),
bir cep albüm. Fotoğraflar için kısa notlar düşmüş Ara Güler. Bazen kendine,
bazen fotoğrafa, bazen sanatına ve anlayışına ilişkin. Gerçekçiliğe romantizm
kattığını belirtiyor,“romantik realist” ve “sosyal
romantik” olarak isim takıyor fotoğraflarına. “Seni alıp da bir
fotoğraf bir yere götürüyor mu. Sen niye bir Thomas Mann romanı okuyorsun, bir
Picasso tablosuna bakıyorsun? Onun gibi bakacaksın fotoğrafa; sanat dediğim
fotoğraftan bahsediyorum, röportaj fotoğrafından değil...”
Birer belge, anı,
yaşanmışlık, tarihin saptanması, yırtık pantolon, düşük kasket, Yağ Meydanında
bekleyen işsizler, Galata Köprüsü üzerindeki sahlepçi, Diyarbakır Ulu Camii’de
duvarda asılı Atatürk portresi altında Kuran Kursu gören başları tülbentli kız
çocukları...
“Ara Güler-
İstanbul’u Dinliyorum, 1950-2010”. (Kitap Yayınevi). “...Yer
değildi ki zaten çektiğim. Hayatın parçasıydı çektiğim.” “İnsansız bir şey
olmaz, insanları sevmeyen insan fotoğrafçı olamaz, insansız bir şey yok
ki..” diyor Ara Güler. Bir sokak çaprazında çektiği ahşap ev bile
aslında insanı çağrıştırır. 60 yıllık hüzünlü bir bir İstanbul kronoloji. Ara,
60 yılın ta kendisi, yoksa bu fotoğrafları çekemezdi! Olayla bütünleşmeden,
olayı yaşamadan hiç bir fotoğrafını çekemezdi!
***
Hem evdeyiz hem
Koço’da meyhanede! Ara Güler’i dinliyoruz. Bütün onurları almış bir kişi.
Dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri olarak belgeli! “Yüzyılın
fotoğrafçısı”, “Legion d’Honneur”, Bay “Master of Leice”, “Fahri doktora”,
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”, “TBBM Üstün Hizmet Ödülü”..
Russell, Picasso, Churchill, Toynbee, Dali...
Koço’da Ara’yı gören
bir Modalı, bir koşu evine gidiyor ve “Ermeni Balıkçıları” kitabını
imzalatıyor! Anılar ve anılar.. Yunanistan dönüşü Menderes’in rıhtımda
fotoğrafını çekecek. Flaşın “lambası” çakmıyor... “Biraz bekleyin lütfen”
diyor, bir koşu gazeteden yenilerini alıp dönüyor... Menderes ve
zevat bekliyor, gülerek poz veriyorlar Ara Güler’e...
Klick...
***
Bu yazı 16 Ocak Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet’te yayımlanmıştı.
Yarın güncel bir Ara Güler estetiği üzerine: Karelerde kim var
aslında?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder