22 Nisan 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Orhan
Bursalı
Önce Cumhuriyet,
sonra Sözcü.. Haber verdikleri,
yazdıkları, çizdikleri, yönettikleri için, gazeteciler, göstermelik bir hukuk
düzeninde özgürlüklerini kaybetmekle karşı karşıya.. Normal hukuka, yasalara,
vicdana bağlı olmaları halinde ne iddianame hazırlanabilecek ne de dava açılabilecekken,
tamamen anayasal ve yasal güvence altında sürdürülen bir faaliyet ve insanlar
mahkum ediliyor.
Hiç bir mahkemenin normal koşullarda böyle bir
durumu kabul edebileceğini düşünemiyorum, ama tepelerinde iktidarın siyasi
iradesi ve isteği olunca, vicdanlar, yasalar, anayasalar susuyor, üzerleri kara
bir örtü ile kapatılıyor.
Cumhuriyet’e ilişkin yargılamalarda üç yönetici
ve yazar dışında, dava açılan herkes, Cumhuriyet büfesini işleten Şenol Buran bile tutuklanıp yatırıldı. İktidarın
siyasi intikam davası ceza yağdırdı.
Adalet
Bakanı nerede
Beş yıldan fazla ceza alanlar davayı Yargıtay’a
götürüyor, tutuklanmaları gerekmiyor; fakat aynı davada 5 yıla kadar ceza alanlar
ise bir hafta içinde, yatmadıkları süreyi çekmek için hapse atılacaklar. Bu
komik hukuki skandal çok tartışıldı, Adalet Bakanı bile Meclise sevkedilecek
bir yasa ile bu durum düzeltilir, dediği halde kılığını kıpırdatmadı. Anlaşılan
bağlı olduğu büyük otorite “bırakın yatsınlar” dedi.
Buna göre 8 kişi, Musa
Kart, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik, Bülent Utku ve Mustafa
Kemal Güngör yeniden hapse girecek.
Adalet mekanizması siyasi
intikam arzularına alet ediliyor.
Bu
maddeden iktidar yargılanır
Muhalefetin diğer sesi Sözcü’ye açılan davada savcı 15 yıla kadar hapis cezası istiyor.
Ellerinde ne yana çeksen hukuksuzluk akan, bu tür suçlama ile Erdoğan dahil tüm
AKP eski ve yeni yönetimini daha ağır cezayla yargılanmasına olanak verecek bir
iddia var: “FETÖ silahlı terör örgütü
içindeki hiyerarşik yapıya üye olmamakla beraber bilerek ve isteyerek örgüte yardım
ve yataklık etmek...”
Bu iddia Cumhuriyet ve Sözcü yazarları için ne
kadar yanlış ve haksızsa, pek çok iktidar mensubu için o derece haklı.. Aklıma, ilerisi için bir takım farklı
niyetler gelmiyor değil..
Hayatının odak noktasına FETÖ ile mücadeleye
oturtmuş Nedim Şener bile Sözcü’ye
yöneltilen suçlamaların FETÖ ile ne ilgisi var, FETÖ’cüler seviniyor, diye
yazdı. Ama dosyadaki sözde bilirkişilerin raporu ise “manşetlerde paralellikler
var” biçiminde hukukla ilgisi olmayan ucubelikler ileri sürüyor.
5 Sözcü yazarı, yayın yönetmeni ve idari
personeli yargılanıyor. Emin Cölaşan,
Necati Doğru, Mustafa Çetin, Yücel Arı ve Genel Yayın müdürü Metin Yılmaz. Yılmaz’a “bu yazıları
engelleyebilirdin engellemedin bu nedenle suçlusun” deniyor. Gülmeyin!
Yurtdışında olan Sözcü’nün sahibi,
kaybettiğimiz, uzun süre birlikte çalıştığımız meslektaşım Ertuğrul Akbay’ın oğlu Burak
Akbay için ise yakalanması için kırmızı bülten çıkartılıyor.
FETÖ’cülerin cirit attığı yandaş basın ise mutlu
mesut.
Özgürlüksüzlükte
1 No
Sonuç: Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün son raporunda Türkiye basın
özgürlüğünde 157.sırada. Yani özgürsüzlükte birince olmaya az kaldı!
Freedom
House’ın
raporu: Türkiye özgürlüklerin en çok azaldığı ülke ve “özgür olmayan ülke”
konumunda.
The
Economist’in
dünya özgürlükler sıralamasında da 110. sıradayız.
Hukukun keyfe keder geçerli olduğu Türkiye’de
bir de yatırım ve para çekmek iiçin seferler yapmıyorlar mı! Ve yatırımcıya
“hukuk reformu da gelecek” uydurukluğunu söylemiyorlar mı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder