15 Nisan 2919 Pazartesi
/ Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Seçimi Binali bey değil, Recep Tayyip Erddoğan
kaybetti, Binali Yıldırım değil, önce bunu yazalım..
Binali bey mahcup, ortalıkta dolaşmıyor, seçim
gecesi kendisine “kazandım açıklamasını yap” dedirten güçten sonra, 12 gün kadar
ortalıkta görünmedi, sonra bir açıklama yaptı ve seçmen son sözünü söyledi dedi. Binali bey seçimi kaybettiğini
biliyor. Erdoğan da biliyor. Binali bey alavere dalavere ile o koltuğa oturmaz.
İçine sindirmez. Şunu da belirteyim: Seçimlerin yenilenmesine de karşı olduğunu
duyuyorum. Yeniden aday da olmaz.
Binali bey zaten zoraki aday oldu, hiç istemedi;
ilçe belediye başkan adaylarının, İstanbul teşkilatının belirlenmesinde söz
sahibi olmak istedi, ama Reis varken böyle isteklerde bulunmak olmaz.
İstanbul’da kaybeden Binali bey değil, Parti
başkanı Erdoğan. Her şeyi belirleyen ve tüm mitingleri yapan, konuşan, oy
isteyen.. Ve son gün İstanbul’da 8 ilçede boy gösteren..
Binali bey kurban, mazlum. Ben geçmişte de
Erdoğan’ın kendisine rakip olabilecekleri saf dışı bıraktıklarını çok sık
analiz ettim.
Kafalar
kesilecek ne demek
Erdoğan’ın yanında sadece rahatsız bir Binali
bey kaldı.
İstanbul’u ve büyük kentleri kaybeden kendisi
olduğu için AKP lideri hırçın. İlk kez seçmen, oy verdiği lideri dinlemedi.
Tabii seçimleri kaybetmesinde nedeni, bir büyük otorite hiç bir zaman
kendisinde aramaz.
Erdoğan Partisi için esip gürlüyor. Çalışmadıklarını
söylüyor, neredeyse yan gelip yattıklarını açıklayacak.
“Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım,
tepeden tırnağa değişim, halk böyle istediği için değişim” dediği
gazetelere düştü.
Halkın parti yöneticilerini değiştirin talebini
duymadık, demek seçim sonuçlarından bunu çıkartıyor. Fakat seçim sonuçlarından
çıkarması gereken başka bir şey yok mu? Mesela halkın kendisine de bir mesaj
verdiği gibi?! Alan alan dolaşan bizzat kendisi değil miydi?
Erdoğan ilginç bir politika değişikliği de dile
getiriyor: “Muhalefete düştüğümüz yerlerde yapıcı olacağız, kamu adına
yapılanları destekleyeceğiz, bölücü olmayacağız..”
Hayret! Kendisine seçim kaybettirenin izlediği
kamplaştırıcı ötekileştirici politika olduğunu mu düşündü birden bire? Yoksa
bazı kamu oyu şirketlerinin seçim öncesi kendisine söylediklerinin doğru
olduğunu mu gördü?
YSK’nin
eli serbest
Şimdiye kadar Erdoğan’ın İstanbul seçimleri için
“YSK ne karar verirse kabul edeceğiz” sözünü başka türlü yorumluyordum, şimdi
ise farklı düşünüyorum. Evet Erdoğan şunu diyor, “itirazlarımı yaptık,
seçimlerin tekrarlanmasını da isteyeceğiz, ama YSK ne karar verirse kabul
edeceğiz” (Yani YSK’dan seçimleri tekrar etmeye zorlamıyoruz”.
Bu açıdan, YSK özgür olsun. AKP liderinin
doğrudan bir isteği bulunmuyor, şöyle karar verilsin diye. Bu nedenle yasalara
uygun davranmasını bekliyoruz; bu, ülkenin daha büyük kargaşalığa
sürüklenmesini önlemek için kanunlara uyması bir vatanseverlik borcudur da.
Büyük bir ekonomik kriz derinleşirken, ülkede
kuralların ve yasaların geçerli olduğunu gösterecektir YSK. En azından İstanbul
için. Şüphesiz ki KHK ile memuriyetlerine son verilmiş, ama seçimlere
girmelerine izin verilerek seçilmiş Kürt belediye başkanlarına yapılan derin
haksızlık ve hukuksuzluk unutulmadan.
Parti içi
karışık
Erdoğan, partisini sanki hallaç pamuğu gibi
savuracak. Farklı görüş belirtenlere “şu anda bakıyoruz herkes bir yerlere doğru
savrulamaya başlandı” diyor. İzmir İl Başkanı henüz görevden alınmadan
veya ön görüşlü davranarak istifa ediyor. Diğer istifalara da kapı açıyor.
“Trenin içinde olup ya da görünüp partiye muhalefet etmek ihanettir”..
Bu söz de Parti liderinin. Kulis yorumlarının şiddetine bakın: Bazı kafalar
kesilecek..
Parti çok karışık. Bu karışıklığın bir nedeni de
parti içinde bazı insanların kendi benliklerini kaybetme noktasına gelmekten ve
salt liderin dediklerine boyun eğmekten de kaynaklanıyor. Liderin “dava adamı
değilsiniz” sözleri, giderek “dava demek Erdoğan”ın kesin hakimiyetine destek
olmak demek” yorumuna dönüşüyor.
Öyle gözüküyor ki, parti dışındaki muhalefet
gücü, daha da büyüyecek!
Hele YSK doğal kararını versin., sonrası için
gündem zengin.
Peki kaybettiklerini açıkladığı kabul ettiği
halde, RTE neden İstanbul ile uğraşıyor dersiniz?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder