18 Nisan 2919 Perşembe /
Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Her evde her köşede her ayak üstü sohbette,
konserde, bakkalda, manavda, otobüste, takside... tek konuşulan şey mazbata idi.
Verilecek
mi abi? Tabii “bir bilen” olarak sizi yakalayınca veya yakanıza
yapışınca insanlar, onları rahatlatmalısınız:
-Tabii ki
verecekler!
- Hay
ağzından bal aksın abi. Kesin di mi abim, hocam, Orhan bey.. artık kim hangi
hitabı tutturuyorsa!
- Tabii ki kesin, başka çareleri mi var! Bak
kardeşim ekonomiyi çökertmişler, ortalığa döküldüler para gelsin istiyorlar
dünyadan, 500 milyar dolara yakın borçları var, şirketler milyarlarca borunu
ödeyemiyorlar bankalara.. Sanki her ay
işsizlik dolu gibi yağıyor ülkenin üzerine.. Bugün alır mazbatayı... Tersi bir
şey ülkeyi batırır..
Yüzlerde kaslar gevşiyor, gülümseyince
insanların en güzel olduğunu hepiniz bilirsiniz..
Domates
fidelerim
Dün sabah erkenden adaya çıktım, torbamda bir
aydır büyüttüğüm 25 kadar yerli domates fidesi (gerisi de var), baktım hava
fena değil, gideyim Mehmet ile dikelim dedim, toprak hazır. Bir de Van’dan otlu
peynir ısmarlamıştım, onları da alırım.
Her yıl tohumdan büyütüyorum fideleri, iyi bir
döngü kurdum...
Motorda biraz kuytuca bir yerde olan bitene
bakıyorum telefonumdan; Büyükada’ya yaklaşınca kalktık, yine mazbata sohbetinin
içine düştük.
Verecekler
değil mi?
Neyi? Mazbatayı! Tabii ki!
Adalı dostum:
-Verecekler
tabii, ama Erdoğan ne demiş biliyor musun, duymuşsundur mutlaka: Verin
mazbatayı ama benim gözüm görmesin, saraya falan da gelmesin.
-Yapma ya!
Psikolojik
tedavi
Biliyorum, milletçe psikolojik tedaviye
ihtiyacımız vardı, ben dahil. Yüzbinlerce
psikoloğu psikiyatristi bir araya getirseniz, mazbata kadar halka yararı
olmazdı!
Dünyanın dört bir yerinden Türkler de ayakta!
WhatsApp grupları öyle bir faal ki! İstatistiki olarak en çok Türklerin elinde
WhatsApp iletişimi şu sıralar, iyi ki paralı değil!
“Bir bilen”den, tabii ki verecekler kesin kanaatini almaları hepsine iyi geliyor!
Verecekler
mi,
sözü aslında çok şeyi anlatıyordu. Sanki babalarının malı, sankisi fazla,
istedikleri her şeyi babalar gibi satmıyorlar mı, babalarının malı olan
yasaları istediklerine uyguluyor, istediklerine beş katı uyguluyor,
istediklerine olmayan yasayı da uygulamıyorlar mı?
Mazbata için millet verecekler mi vermeyecekler mi
diye konuşup durdu..
Ne dediklerinin farkındalar.
Hukuktan bahsetmiyorlar.
Erdoğan’ı kastediyorlar: Verecek mi?
Sanki her şey onun elinde, Erdoğan hakkında her şeye
muktedir gibi konuşulması hiç de doğru değil.
Demokrasiye
yürüyüşün başlangıcı
Mazbata milletin. Kimsenin babasının malı değil.
Egemenlik
milletindir
sözünün somut ifadesidir mazbata denen şey.
Yani yetki!
Seni
millet Belediye Başkanı seçti, işte bu seçimin belgesi. 5 yıl boyunca bu kenti
bu milleti yöneteceksin..
Bunu diyen, süreci kontrol eden “bağımsız” hukuk
sistemi, yargıçlar.
Sorun, siyasetin anayasayı yasaları aşarak
hukuku yargıçlar sistemini gaspetme girişimiyle ilgili.
Ülkede ilk yapılması gereken bu gaspı ortadan
kaldırmak, yargıçlar sistemini özgür kılmaktır..
Bu süreç İstanbul’da
demokrasinin, hakkın, hukukun kenti ele geçirmesiyle başladı bence.
Hanedanlık iktidarının yerine milletin, hukukun,
demokrasinin, güzelliğin, geleceğin iktidarı..
Ekrem
İmamoğlu
İstanbul’a hayırlı olsun..
Ülkeye de hayırlı olsun...
Bu kadro meselesidir. Binlerce yurtsever,
İmamoğlu’na ücretsiz danışmanlı etmeye hizmet vermeye hazır olduklarını
belirtiyorlar.
***
Toprağa
domates fidelerini değil, adeta demokrasi fidelerini diktik Mehmet ile..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder