Tabii tam böyle demiyor iktidar sahipleri, proje okulu
uygulayıcı bakanlık sorumluları.. ama bir anlamda da bunu demek istiyor. Proje
Okulu ilan edilen 155 okulun tamamı devlet okulu. Sınavla ve yüksek puanla
girilebiliyor. Parasız. Ama şüphesiz ailelerin bu okullara yardımı oluyor.
Maddi koşullar nedeniyle eğitimin kalitesi düşmesin düşüncesiyle… yani tam da
parasız değil. Okullarla aileler arasında gönüllülük ve dayanışma var. Zaten
hangi devlet okulu parasız ki! En sıradanı bile ite kaka ailelerden para
alıyor.
Şimdi iktidar şöyle düşünüyor olsa gerek: Yahu burası benim okulum, yönetimi bende,
öğretmeni bende, ama buradan en çok “karşı tarafın” çocukları yararlanıyor,
bunu biraz engelleyeyim.. kendi
kampımın çocuklarını da yönetmelikleri değiştirerek delerek oraya kaydırayım..
“karşı taraf” –laik vb kesim– beğenmiyorsa özel paralı okullar var, çocuklarını
oraya kaydırsınlar..
Herşeyi yönetme hakkı olduğuna inanan bir iktidar, bu
okulları öyle boş bırakır mı, iki yıldır üzerinde çalışıyor.
Dün Hürriyet’de Nuran
Çakmakçı’nın yazısında, bu okullara nasıl düşük puanla öğrenci sokulduğuna
ilişkin bilgiler vardı. Kamuoyuna ne açıklıyorlarsa, tersini yapıyorlar! Yani
iyi bir şeyin mezarını mutlaka kazacaklar..
Bu arada bu okulun mezunlarında da bu durum karşısında
hareketlenme haberleri geliyor.
Özel okul kaça
patlıyor?
Bunun için araştırma yapmaya gerek yok, bir velinin
mektubuna yer vereceğim:
“Kızım Şişli Terakki’ye
gidiyor, ayrıca Teog’a hazırlanmak için de dershaneye.. Toplam maliyeti
açıklıyorum (servis-yemek hariç) 58 bin
TL.. Değil İstanbul’da sokakta, eminim Berlin ya da Paris’te birine söylesem
bunu, bana deli gözüyle bakardı… Bu maliyet aşağı yukarı beş yıl daha devam
edecek… bunun bir alternatifi yok mu?
“En basiti cocuğu okuldan alsam, evde dışarıdan okulu
bitirse, ama temel bilimlerin hepsini evde özel dersle sağlasam, hatta iki-üç
kişi bir araya gelip her gün birimizin evinde bu çalışmaları yapsak.. Ama
olmuyor işte… bunca okumuş aklı basında insanlar bir araya gelip bu saçma
sömürü sisteminden dışarı çıkamıyoruz… Bu paraları kendi kurduğumuz okula
tahsis etsek, hem bir o kadar çocuğa burs verebilir, hem de çocuklarımızı
istediğimiz tarzda eğitebiliriz…
Ama olmuyor
işte! En basit nedeni, bu ülkede şehir merkezinde okul olmaya müsait bir
taşınmazı kiralamak bile çok ciddi bir ekonomik güç gerektiriyor.. Bayram
tatilinde Selanikteydim, sadece bir tane özel okul gördüm…mahalle aralarında
köylerde çocuklar bizim çocukluğumuzdaki gibiydi…”
Bilimsel eğitim mi?
Bilimsel eğitimden bahsedeceksek, ülkenin
ihtiyaçlarını göz önüne alan bir eğitimi kastediyoruz.
Ülkelerin en önemli zenginlik kaynağıdir insan.
İnsan cevher kaynağıdır..
Zenginlik kaynağıdır.
Yetenek yaratıcılık kaynağıdır.
Petrolü işleyen, atomu parçalayan, uzaya giden, tüm
buluşları yapan, insandır.
Bilimle yoğrulmuş tüm ülkeler bunu bilir ve kendi
insanının en üst düzeye gelmesi, yaratıcılığını dışvurması için en iyi
ortamları hazırlar..
Dünyada çağdaşlık
yarışı tam da insan kalitesini en üst düzeye yükseltme yarışıdır
diyebiliriz.
İktidar bunun tam tersi için çalışıyor!
***
Dünkü yazımda Seferihisar’da yapılan bilimsel eğitim
paneline değinmiştim. Paneli Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği ile Seferihisar
Belediyesi ortaklaşa düzenlemişti.
Panele katılanlar Prof. Dr. Nejla Kurul, Prof. Dr. Kemal
Kocabaş, Orhan Bursalı ve yöneten Prof. Dr. Özkan yıldız.
Bilimsel eğitim nasıl olmalı, tüm paydaşları ve her
görüşten insana saygı ve dayanışma içinde nasıl gerçekleşmeli, şimdiki eğitim
nereye gidiyor, Köy Enstitüleri deneyimi…
Dinleyicilerin renkli ve çok yönlü katkıları ve
soruları ile panel hacım kazandı.
10 Ekim 2016 Pazartesi/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder