SAYFALAR

1 Haziran 2016 Çarşamba

Teslim olanlar ne olacak? Bazı izlenimler

Ulusal Kanal’da Mustafa Mutlu ile Kral Çıplak’ta söyleşiyoruz. Beklemediğim bir şey söylüyor: Şimdi bu Kürt gençlerini hapishaneye tıkacaklar, hepsi aynı koğuşta, yıllar geçecek ve bütünü daha militan olarak dışarıya çıkacak.. Her zaman hapishaneler buna yarar. Halbuki...
Halbukisi şu: Bu gençlere, bir gelecek vizyonu ile topluma uyum programı hazırlanmış olsa, denetimli olarak okuma, meslek edinme ve iş bulma çalışmalarıyla bütünleştirilse..  yani bir tür rehabilitasyon...
Bu satırları okuyan bazılarının tüylerinin dikeldiğini hissedebiliyorum. Dahası, ağızlarından onlar terörist, katil, PKK’lı, bölücü.. ve benzeri bir sürü başka sözler de çıkıyordur.. Hepsi kabul diyelim. Fakat bu kabul, sorunu çözmüyor, yakın geleceğe bakıldığında daha ağır olarak kan dökme, öldürme öldürülme olasılığı ortada. Bu konuda ne düşünüyorlar, bir düşünceleri var mı?
En azından teslim olan yüzlercesi hakkında farklı bir yaklaşımda bulunmak akıllarına gelir mi? Çözüm sadece, daha azılı bir militan olarak dışarı çıkıncaya kadar içeriye tıkmak... Hatta en ağırlaştırılmış hapishane koşullarında canlı cenaze haline getirmek mi?
Biliyorum, bizim “Türk Devleti”nin başka bildiği bir şey bugüne kadar görülmemiştir.
Barışı nasıl sağlayacaksınız?
Bütünlüğü nasıl sağlayacak ve bölücülüğü nasıl önleyeceksiniz?

Diyarbakır’dan gelen telefon

Diyarbakır’da önceki Nevruz’da tanıdığım ve sohbet ettiğimiz Diyarbakırlı bir iş adamı başka bir nedenle aradı. Tabii sohbeti ben hemen meseleye getirdim.
Kısaca notlarımı paylaşabilir miyim?
* Bilinen, gördüğümüz bir gerçek: Sur mahallesi yerle bir. Tabii ki Nusaybin ve diğer savaşın sürdüğü yerler de. Halkın büyük bir mağduriyeti söz konusu. Ve bu durum karşısında kılını bile kıpırdatmayan devlet ve iktidar. Hiç kimse, devletin orada yaşayan Kürt toplumu için bir sosyal programı olduğunu düşünmüyor. Kesinlikle! Güven sıfır.
* PKK’nın son iki üç yıldır bütün bu mahalleleri bir silah deposuna dönüştürdüğü devlet tarafından da biliniyor. Geliyorlar, orada evlere yereleşiyorlar silahlarıyla ve silah ve mühimmat yığınağı yapıyorlar. Kürt toplumu çaresiz, yoksul ve yapacağı bir şey yok kabul etmekten başka. Durumun böyle olduğunu devletin, MİT’in, askerin bilmemesine olanak var mı?
Kandırıldık, dünyanın en büyük yalanı ve atmasyonudur. Hele hele bu iktidar döneminde! Kandırıldık lafını ancak bunlar söleyebilir, başka bir siyasetçinin böyle bir yalana cesaret edebileceğini kimse düşünmesin!

Bilinçli göz mü yumuldu?

* Bu akla şunu getiriyor: Bilinçli olarak göz yumuldu silah yığınağına. Neden? Arka planda şu siyasi plan yatıyor: “Biz bunları nasıl olsa temizleriz, büyük bir propaganda ve milliyetçi söylemle halkı da MHP’lileri de arkamıza alırız. PKK’nın terörüne kurban gidecekler, şehitler de, arkamızdaki bu milliyetçi birikimi yükseltir. Bunun tüm siyasi getirilerini toplarız.
* Kürt topluluğu, tüm mağdur olanlar, zinhar oy vermeyecekler iktidara. Daha önce verenler bile! Diyarbakırlı iş adamı, ki PKK ile arasında çok derin mesafe var, bu konuda kesin izlenimlerini aktarıyor.
* Kürt topluluğunun derin mağdur edildiği hele bu savaştan sonra, oradaki ruhen, madden bölünmüşlüğün üstesinden gelmek, deveye hendek attırmaktan daha zor.
* HDP büyük bir başarısızlık sergiledi. Savaşın önlenmesi için PKK ile arasında mesafe koyması, bir Türkiye politikası izlemesi, hele hele böyle bir zamanda beklenirdi. Ama PKK propagandasının aleti olarak çalıştı. Bunu yapmasaydı, bugün yüzde 16’lara doğru oy alacak bir parti konumuna yükselebilirdi.
* HDP içinde derin görüş ayrılıkları var. Önemli ve etkin bir gurup, bu politikaya karşı görüş belirtiyor. Ama PKK etkin.
Bakın Demirtaş ne diyor, bizim Türklerle kaynaşma diye bir meselemiz yok... Sizin yok, ama milyonlarca Kürt çoktan kaynaşmış dostum, onların da sizlerle bir meselesi kalmayabilir yakında.
31 Mayıs 2016 Salı / Bilim ve Siyaset , Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder