Bölünür de bölünmez de..
Aslında, Kürt meselesi ülkenin salt bir iç
meselesi olarak kalabilse, Kürtlerin ülkenin dört bir yanına dağılmış ve
Türklerle her alanda ve her açıdan iç içe geçmiş varlığı, ülke bütünlüğü içinde
birlikte yaşamayı öncelikli kılar. Çözüm bu çerçevede aranır ve herkesin
yararına bir çözüm mutlaka bulunur...
Ama, Kürt meselesi salt bir
iç sorun değil, dahası giderek tamamen “dış dinamikler” denen illetin
rüzgarında gelişmektedir. Son durumu belirteyim: Türkiye’nin Kürt meselesini
birlik yönünde çözmek giderek imkansızlaşıyor. Çünkü, İmralı-Kandil ve BDP’nin
önünde “özerk yapı” oluşuyor: Suriye!
Irak demiyorum. Irak’ta zaten
ABD’nin himayesine giren Barzani’nin özerk bir devlet yapısı var. ABD üstelik
Erbil’de askeri lojistik üs açıyor.
Suriye’de ikinci Kürt özerk yapısı biçimleniyor.
Burası PKK/PDP’nin. Kürtçe adıyla Kobani ve çevresi.
Esad Yönetiminde yeni Suriye yapılanması
Batı, IŞİD’i Suriye’den kesip
atmaya kararlı. ABD, müdahale birliklerini oluşturuyor; bu kez daha hızlı
davranacak. Obama’nın atadığı John Allen,
“IŞİD’e kara operasyonu geliyor” dedi. Ayrıca Irak Ordusu bu amaçla
hazırlanıyor. Esad ile ABD arasında IŞİD’e karşı açıkanmamış bir işbirliği
var. Güvenlik Konseyi’ne özel rapor
hazırlayan Birleşmiş Milletler’in Suriye’de çözüm çalışmalarının Özel
Temsilcisi Staffan de Misture “Esad çözümün parçasıdır” diyor.
Bütün bunların sonucu,
Suriye’de Esad yönetimi ülkeye egemen kılınacak, PKK/PYD Kürt Özerk bölgesi ile
birlikte. Herhalde, Esad yönetimine ılımlı Şii muhalifler de entegre olacak.
Yazmıştım: ABD’nin Suriye, Irak, Libya’dan ders çıkardı: Müdahale ettiği ülke
yönetimleri parçalanıp yokolursa, yerlerini terör örgütleri, üstelik onlarcası
alıyor. Şimdi devlet kurumlarını yıkma değil güçlendirme politikasına geçildi.
Yakın gelecek: Suriye’de Esad
yönetimi ülkeye egemen kılınacak, tabii PKK/PDY Kürt özerk bölgesi ile
birlikte. Herhalde, Esad yönetimine ılımlı Şii muhalifler de entegre olacak.
Kandil ve İmralı ile Suriye’de Komşuyuz
Bu ne demek? Bizim iktidarın
elaltı-yeraltı müttefiki IŞİD kesilip atılacak, Türkiye, Kandil-İmralı-HDP ile bütünleşik bir Suriye Kürt Özerk Yönetimi ile
komşu olacak.
Kürt Silahlı ve Siyasi
Hareketi ve “çözüm süreci görüşmeleri” esas olarak bu gelişmenin dinamiğine
girdi. Belirttiğim gibi, PKK/PYD Batının desteğini almış durumda. Genelkurmay
İstihbarat Daire başkanı iken alçakça Silivri’ye tıkılan İsmail Hakkı Pekin, Aydınlık’ta yayımlanan ve Pazar gecesi de Habertürk’te Enine Boyuna’da paylaştığı
bilgiye göre, PKK 235 uçaksavar silah aldı, TSK saldırı yaparsa kullanmak
amacıyla! “PKK ateş kes süreçlerini hep
yeni silah yığınakları için kullandı,” diyor.
PKK’lı komutan Bersus, geçen cumartesi günü yayımlanan haftalık Der Spiegel’e
konuşuyor: “IŞİD’e karşı Kobanı’deki
savaşlarda Alman silahları çok işe yaradı, bunları bize Peşmergeler verdi”.
Almanların Barzani’nin Peşmerge’lerini silahlandırdığı ve eğittiği haberlerini
bir kaç aydır okuyorduk. Almanlar el altından, beklendiği gibi, PKK/PYD
güçlerini de silahlandırıyor. Kılıf hazır: “Biz vermedik, ellerine geçmiş!
Silahlar yollarını şaşırmışlar!” PKK’lılar ellerindeki Alman malı
bazukalarla IŞİD tanklarını çok iyi vurduklarını söylüyor.
IŞİD’e karşı tabii ki iyi
silah lazım. Ama Batı artık PKK’yı kucaklıyor ve onu terör örgütü olmaktan
fiile olarak çıkartıyor...
Ankara ve PKK “Barış için” mi silahlanıyor?
Bu arada hükümet kanadından
“barış oldu olacak” haberleri pompalanıyor. Ortak açıklama yaparlar mı,
yaparlar. Suya sabuna dokunmayan, barış kardeşlik falanı içeren bir açıklama
beklenebilir. Kürt Silahlı ve Siyasi Hareketi’nin yapılanmasını sürdürmesi için
daha zamana ihtiyacı var. Ankara’daki Meclis’e ihtiyacımız yok diyorlar. HDP’nin
seçime katılıp baraja takılması pek umurlarında değil. Ordu da Güneydoğu’ya
komandolar gönderiyormuş.
Görünen şu: Her iki taraf da
silahlanıyor. Ankara’nın iç güvenlik paketinin bir hedefi de bu. Muhtemel
çatışma hazırlıkları.. savaş, olasılıklar arasında ağırlıklı sanki.
Yeniden soralım: Türkiye bölünür mü?
Dış dinamizmin Kürt sürecini
iyice kucaklamasıyla birlikte, içeride kardeşçe sorunları çözmekten uzaklaşan
bir Türkiye var. RTE’nin tek adam yönetim politikası, süreci şüphesiz
hızlandıracak etki yapacak. Bazı akademisyenler de “AKP’den hâlâ bölgesel güç” olarak bahsediyor ve tecrit edilen RTE
politikasını destekliyor!
Demokrasi ve hukuk yoksa,
salt tek adam ve diktatörlük heveskarlığı varsa, ülkenin bölünmesi kolaylaşır.
RTE çözüm sürecine “sandıkta oy devşirme mekanizması olarak” baktı. Milletin
temsilcilerinden gizli sürdürülen görüşmelerin vardığı nokta, Kürt tarafının
kazanç hanesine sürekli artılar eklemesi ile sonuçlandı.
2005’te RTE Diyarbakır
konuşmasıyla aslında resmen başlattığı çözüm sürecini, 10 yılda bu noktaya
vardırdı. Ve tabii sürece gözü kapalı destek veren “liberal/sol” paydaşlarının
katkılarıyla.. Oysa daha başında ciddi bir süreci başlatılabilseydi, Meclis
seferber edilebilseydi başka bir yere varabilirdik.
Ülkenin en büyük Ulusal Sorunu’nu “sandık ve güç alanı”
gördü. Çözümü bu noktaya getiren bir anti demokratik iktidarı yapısı.. Şimdilik
görünen o ki, seçimden sonra esas kaosu yaşama olasılığı artacak.
Yoksa ben rüyamda
karabasanların esiri mi oldum? Umarım öyledir...Yok yok, tabii ki öyledir..
İnşallah..
-- 17 Şubat 2015 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder