CBT Gündem sayı 1457, 20 Şubat 2015
Bilim
hayatımıza bakacağız bu hafta, kısa kısa notlarla.
TIP VE HUKUK'A BARAJ: YÖK’ün
Tıp ve Hukuk fakültelerine girecek öğrenciler için bir baraj puan belirleme
kararı doğru ve geç kalmış bir karardır. Yıllar önce hukuk fakültesine girmek
çok sıradan bir olaydı, Türkçe-matematik puanı getirildi ve nitelik bir basamak
yükseltildi. Şimdi baraj puan getirecekler, geç kalmasınlar, kırk yılda iyi bir
şey yapacaklar! YÖK Başkanı Saraç
umarız bunu lalıkiyle uygulatır. Acaba çıtayı, hangi puana koyacaklar?!
Tabii,
bu iki fakülteye girebilmek, gelişmiş ülkelerde öğrencilerin önce en az iki yıllık
bir üniversite eğitimi şartına bağlı olduğunu anımsayalım. Bizde tıp ve hukuk
düne kadar tam yolgeçen hanıydı. Şimdi bu hanların önüne bir iki basamak
konuyor. Ama bunun yeterli olmadığını belirtelim.
Olayın
önemli yönü, baraj puanın vakıf üniversiteleri için de geçerli olacağının
açıklanması... Bu üniversitelerin önemli bir kesiminin, öğrencileri bir kapıdan
sokup hızla diğer kapıdan çıkartacak, paralarını kasaya hızla kasaya atmayı
düşünen bir “eğitim politikası” izlediklerini biliyoruz. Ayrıca çok sayıda
ailenin “aman bir üniversite diploması olsun” diye, bir meslek bile öğrenme
niyetinde olmayan çocuğunu özel üniversitelere doluşturduğunu da biliyoruz.
Bu tip
öğrencilerin okullardaki maceralarını ve derslerle ilgisini (ilgisizliğini)
dinlemekten bıktık! Bu nitelikte öğrencilerin bence epey üstün nitelik
gerektiren hukuk ve tıbba sokulmasını önlemek gerek. Pek çoğunuzun “onların
sokulmaması gereken başka fakülteler ve disiplinler de var” dediklerini
duyar gibiyim.. mesela mimarlık mühendislik..
Böylece
tıp ve hukukta, devlet –özel sektör arasında öğrenim ve kalite farkı da asgari
ölçülere düşecek. Tabii okullar arasında öğrenim ciddiyeti sağlanabildiği
ölçüde..
***
EL ÖPEN DEKAN OLAYI: Geciktik, ama yine de buraya notumuzu düşelim kayıtlara geçsin, önce
habere tersten bakalım: RTE dekan beye elini öptürmedi! Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. M.
Fatih Uşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Fahri Doktora verirken öpmek için elini
kapar! Ama RTE elini öptürmez! Fatih bey neden RTE’nin eline hamle yaptı acaba?
Erdoğan hocası olabilir mi diye düşündük, ama Erdoğan’ın hangi üniversiteden
mezun olduğu ilişkin bile tartışmalı olduğu ve bir tek üniversiteli
arkadaşınının ortaya çıkmadığını düşündük. Acaba karanlıkta kalmış bir hocalığı
mı vardı, o da yok... Hocalar arasında “Cumhurbaşkanı hocaların da hocasıdır, o
makama çıktığına göre..” biçiminde yaygın bir inanış mı var? Dekan bey acaba
şaşkınlık çukurunda mı böyle hareket etmeye yeltenmiş? Bilmiyoruz.
Ama hiç
yakışmamış.. Bu hareket dünyanın her yerinde ayıplanır! Dekan bey üstelim
Dekanlık kontenjanından üniversitesinin etik kurulunda da görevliymiş!
Profesör
olduğuna göre, hukuk fakültesine girişinin, matematik-türkçe kıstasından daha
önceye gidiyor olabilir mi? Bilmiyorum, ama ülkemizde siyasetçinin elini
öpmemek için mutlaka çok iyi bir eğitim almak da gerekmiyor. Bu, başka bir
bilimsel kültürel eğitim ve anlayışını gerektirir.
Şanssızlık mı diyeceğiz,
yoksa ülkemizin siyaset- bilim ilişkisinin ayıplı konumunun dışavurumu mu.. Bilmiyorum.
Haberi buraya taşımamın nedeni, aman dikkat demek sadece... Umarım sayın Uşan
hata yaptığının bilincindedir.
Tabii üniversitelerimizin bu durumları, bir kaç yıl önceki bir haberi
aklıma getirdi: “Bu işsizlik insanı profesör yapar!” başlığıyla yapılan haberde,
üniversitelerin akademik kadro ihtiyaçları için verdikleri ilanlara 4 bini
aşkın başvurular yapıldığını okuyorduk.
***
KÜLLİYE: Şunu da anımsayalım: Yukarıda sözünü ettiğimiz
el öpme olayının gerçekleştiği törende, Cumhurbaşkanı RTE, ünversitelere kampus
falan gibi isimler yerine tarihimizde örnekleri olan Külliye kavramının
kullanılmasını da önerdiğini anımsayalım. Külliye, dini ve medrese gibi geniş
yerleşke alanları için Osmanlı zamanında kullanılıyordu. Hala kullanılır. Bakın
yerleşke dedim. Kampuslere yerleşke
diyoruz. Türkçe! Buralarda bilimsel eğitim-öğrenim yalıpıyor. RTE her fırsatta
dini ve Osmanlıyı çağrıştıran kavramları bize dayatacak bundan sonra da
anlaşılan.
Yerleşke kardeşim! Merak
ediyorum, el öpme olayı kadar vahim olacak Külliye kavramını üniversitesi için
kullanan bakalım ilk kim olacak! Veya olacak mı!
***
BAŞARILI KADIN BİLİMCİLER: Bu
sayımızda bu kez h-15 ve üstü değere sanip 155 başarılı kadın bilimcimizin
listesini veriyoruz. Bu tabloda şüphesiz eksikler olabilir. Mehmet Doğan hoca,
daha şimdiden çok sayıda bilimcimizin, kadın-erkek- h sayılarında birer ikişer
artış olduğunu belirtti. Yıl sonunda listeyi yenileyeceğiz! Bu bizim için
sevindirici bir olay çünkü! Bu arada TÜBA’nın üye seçiminde h-20 sınır değerini
ölçü alacağını açıklıyor Doğan Hoca, bu sayımızdaki yazısında.. Bu da
sevindirici!
Geçen haftaki listeyi ve bu haftaki listeyi, yine bloğumda
yayınlayacağımı belirtirim..
Yazacak çok şey var, ama yerimiz dar, haftaya kadar sevgiyle kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder