CBT
Gündem, Sayı 1456, 13 Şubat 2015 Cuma
4,5
aydır dergimizde parça parça yer alan, bilim dünyasında başarım
değerlendirmesinde bir kıstas olarak kullanılmaya başlanan h-20 ve üstü
değerine göre düzenlenmiş 358 bilim insanını kapsayan listeyi, erkek+kadın, tama
yakın olarak, dergimizde yayımlıyoruz. Şüphesiz ki hâlâ bu listede ufak tefek
eksikler olabilir. Listede yer almaları gerekirken gözden kaçmış veya bizim bu
çalışmamızdan bihaber köşede bucakta kalmış insanlar varsa, bunları sonradan
toplayıp dergimizde duyuracağız.
Bu
arada, kadın bilimcilere pozitif ayırım ayrım yaparak, h-15 değerine göre
düzenlediğimiz 155 kadın bilimcimizin listesini de gelecek sayımızda
yayımlayacağız.
4,5
aydır bu konu üzerinde duruyoruz. Bu süre içinde pek çok bilimcinin atıf
sayılarında artışlar olmuştur ve hatta h-değerlerinde de bir-iki puanlık
yükselişler olmuştur. Artık bunlar önemli değil. Zaman içinde listedeki
değerleri yenileriz..
Günce’mde
(blogspot) yayınladığım önceki başarım listesinin bulunduğu sayfaya 13.000’i
aşkın girişler oldu. Bu da gösteriyor ki, bilim insanlarımızın ilgisi çok
yüksek. Tabii, bloğumdaki listeyi de yenileyeceğiz, gelecek sayımızı da
yayınlayalım hele.
14 Eylül
2014 tarihli Anadolu Ajansına göre, (YÖK kaynaklarından derleme) akademisyen kadro sayısı 142 bin 437. “Bunun 20
bin 5'i profesör, 12 bin 839'u doçent, 31 bin 345'i yardımcı doçent, 20 bin
471'i öğretim görevlisi, 9 bin 990'ı okutman, 3 bin 672'si uzman, 44 bin 74'ü
de araştırma görevlisi ve kalan kısmı da diğer akademik
kadrolarda görev yapıyor.”
Bu kadrodan bilimsel araştırma yapabilecek olanlar, esas olarak,
profesör, doçent, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar olduğunu kabul edersek,
toplam sayıları 64 bin civarında. Tabii, araştırma görevlisi kadrosunda bulunan
genç bilimcileri de aslında bilimsel yayın yapacak kapasitede görmek gerekir.
Ekleyelim: 108 bin eder.
Soru şu: Bilimsel yayın yapabilecek 108 bir akademik
kadrosu olan bir ülkede, h-20 değerinde yayın yapan bilim insanlarının
sayısının 358 olması normal midir, ortalamalara uygun mudur? Üstelik bunlar
arasında yurtdışı üniversitelerde bulunanları da dikkate alırsak?
HAYDİ AZİZ!
Başka soru: h-40 değerini aşanlar çok başarılı kabsul
ediliyor, bu yönteme- sınıflamaya göre. Listemizde burada 57 bilim insanı var.
Ama bunların 25’i yabancı üniversitelerde çalışmalarıyla bu başarıya
ulaşmışlar. Üstelik h değeri yükseldikçe, yabancı üniversite adresleri artıyor.
H-60 üzeri sadece Mustafa Soylak var
(h-63). Ardından h-58 ile Salim Çıracı
geliyor. Listeyi inceleyin.. Tabii Aziz
Sancar dostumuz listenin başında! Sadece sayısal ve yüksek değerler olarak
değil, yaptığı bilimsel çalışmaların yüksek niteliği nedeniyle, çığır açıcı
temel bilimsel araştırmaları ve bu araştırmaların etkileri nerdeniyle de,
Nobel’e aday olabilecek bir insanımız. Umarım son çalışmalarıyla da Nobel
potasına basketini atar!
h-40 üzerine listesde toplam 8 kadın bilimci var. h-50 üzeri iki
bilimcimiz yabancı üniversitelerde.
Bir başka mesele de, h değerinin gerçek değerleri ölçüp ölçmediği
konusu. Sanırım böyle kitlesel ölçüm yöntemlerini devreye soktuğunuz her zaman,
listelere giremeyecek ama önemli araştırmalara imza atmış bilim insanları
olacaktır. Onlar ülkemizde de varlar, ama listemizde, kriterler nedeniyle bulunmuyorlar.
Saygıyla selamlarım hepsini..
SORULAR SORULAR SORULAR
Soruları çoğaltabiliriz: Mesela h-değeri belirli kaliteyi öngörmesine
ragmen, bilim insanlarımızın araştırma kalitesi, yeterli mi? Aralarında “çığır
açan” kaç tane araştırma var? Bunların kaçı mesela patent doğurdu? Hayata
geçirilerek uygulama alanları buldu. En azından önemli bilimsel araştırmalarda
mihenk noktası kabul edildi.
Aralarında dünya biliminin kullandığı-kullanabileceği bir “yöntem keşfi”
var mı?
Tabii şu soru hepsi kadar önemli: Türkiye’de yapılan bu bilimsel
araştırmaların sonuçları itibariyle ülkemizde hayata geçmiş olanları var mı,
varsa kaç tane? Türkiye’ye toplumsal-ekonomik değer olarak dönen
araştırmaların katkısı azsa veya hiç yoksa,
burada temel bir sorun var mı, Varsa nedir ve bu sorun nasıl aşılır? Veya böyle
bir sorunun yöneltilmesi çok mu anlamsız?
Bu listelerin, üniversitelerimizin bilimsel başarımlarında etkisi nedir?
Yayın yapmayan veya salt akademik yükseltme için “çöp yayın”
kategorisine girecek kaç tane “araştırma makalesi” var?
Biliyorum ki, listeleri hazırlayan hocalarımız ünlü intihalcileri
elimine ettiler. Fakat yine de ülkemizin dünya bilimcileri arasında epey
düzeyde intihalciler düzeyinde görüldüğünü de hiç saklamadan dile getirelim..
Tabi, Mehmet Doğan hoca yazacaktır mutlaka: Toplam bilimsel
yayınlarımızın yüzde kaçı, düşük değerde, üçüncü dünya ülkelerinde imal edilen,
salt makale basarak para kazanmak amacıyla yayınlanan dergilerde
yayınlanmıştır, makalelerimizin sayısı bu tür on paralık dergilerde mi artıyor
yoksa itibarlı dergilerde mi?
Neyse epey tehlikeli soru günedem getirdik, daha fazla deşmeden Gündem’I
bitirelim.
Gelecek hafta Cuma yeniden birlikteyiz, unutmayın!
Sevgiyle kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder