Gelinen nokta
hiç iç açıcı değil.. Erdoğan’ın Estonya dönüşü uçakta yaptığı açıklamaları
okuyorum, hafakanlar basıyor beni.. Hem ülke, hem iktidarı, hem kendisi, hem
atadığı başbakan.. Hepsi için bir çıkmaz. Çıkmazın ötesinde ülke büyük bedeller
ödeyecek gibi.. Ortadoğu’da, içi
boş olduğunu hep yazıp çizdiğimiz “oyun kurucu ülke” halisünasyonlarının nasıl
bir bir çöktüğünün itirafları var konuşmasında..
Bir ülke nasıl
bu kadar zor duruma sokulur ve çöküşe doğru yol alır.. Şüphesiz, bu hiç
istenecek bir şey değil, sonuçta benim ülkem!
Mesela RTE, “Obama’nın tavrı tasvip edilemez” diyor.
Suriye Kürtlerine, Kobana’ya yaptıkları havadan silah yardımı üzerine tutumunu
açıklıyor. ABD ile Ortadoğu’da dans edebileceğini mi sandın? ABD, bölgede tek
“oyun kurucu”, İran, Rusya ve Çin ise onu dengeleyicidir. ABD’nin planı vardır,
bir de bu planların hayata geçirilmesine hizmet edecekler.. ABD ile derin sorun
yaşıyor RTE, ABD için ilk kez doğru sorular soruyor, mesela, IŞİD bugüne kadar heryeri alırken neden
müdahale etme akıllarına gelmedi de, Kobani söz konusu olunca uluslararası bir
koalisyon kuruldu.
Bu sorunun
güncel yanıtı (tarihsel değil!), Saddam zamanında, 33 paralelin güneyine kadar
uçuşa yasak bölge ilan edilmesine kadar gider. Burası Kürt bölgesidir. Şüphesiz
Saddam’ın Kürtlere karşı zehirli gaz katliamını unutmak mümkün değildir. ABD
1998’de Barzani ve Talabani’yi Washington’a çağırıp müttefik hale getirmiştir.
Bu, çekişmeli olsa da hala sürer. ABD Ortadoğu’da Kürtlerin en büyük dostu,
himayecisi ve devlet kurucusudur.
RTE bir laf
daha etti, “1295 km sınır üzerinde oyun
oynanıyor”. Bu Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırının toplamı. Suriye’nin
Kürt bölgesi Rojava, şüphesiz ki bu oyunun bir içinde. Kobane’de siperlerde Abdullah Öcalan’ın bayrakları var
(Mahmut Oral’ın gazetemizde dünkü Kobane haberi). ABD, bizim yazarlarımız için,
Kürtlere verdiği bu destek nedeniyle “emperyalist güç” olmaktan yıllardır
çıkmış durumdadır. Zaten küresel dünyada
emperyalizm mi kalırmış, gibi teorileri de vardır hempaların..
Tarihsel Bir Kural Yok..
Irak’ta Kürtler
devletleşmiştir. Şüphesiz tarihsel gelişme hükmünü sürdürüyor.
Ama orada Kürt
devleti kuruluyor diye, İran, Türkiye ve
Suriye’deki Kürtlerin yaşadığı yerlerde de mutlaka devletleşme olacaktır
diye bir “tarihsel kural” yok.
O zaman biz de
mesela Bulgaristan Türkleri ile “devletleşelim”.. Tabii Yunanistan Türkleri de
var.. Ama Türkiye’nin böyle bir politikasından bahsedemeyiz.. Önemli olan
Türklerin her iki ülkede de huzur içinde ve özgürce, yurttaşlık haklarına sahip
olarak yaşamalarıdır. Burada Türkiye
Cumhuriyeti var, isterlerse kalkar gelirler! Nitekim gelenler çok.
Türkiye’de hiç
bir iktidar, al sana veriyorum yaşadığın
yerleri, kur devletini ve git başımdan diyemez. Kürt Siyasi ve Silahlı
Hareketi ile çözüm mutlaka olmalıdır, ama ülkenin birlikteliğini güçlendirecek
yönde... Bölgedeki çoğunluk Kürtlerin ne isteyecekleri de şüphesiz ki önemli
olacaktır. PKK, politikalarıyla ortaya bir de “Türk Sorunu” çıkarma uğraşısı içinde. Öyle ki birlikte yaşamak
olanaksız olsun. Tabii, gelişmeler ne gösterir bilinmez, ama gidiş hiç de
hayırlı değil.
Kobani ve Türkiye’de Ayrılıkçı Yapı
Suriye’nin Kürt
Bölgesinin, simgeleşen Kobani ile, PKK/HDP için böylesine önemli olmasının
nedeni basittir: Türkiye’de bir “özerk yapı” oluşursa, Suriye Kürt bölgesi ile
birlikteliği kaçınılmaz bir tarihsel fırsat olacaktır. Büyük, genişleyen bir
alan! Barzani-Talebani’nin Irak’taki devletine, karşı ve paralel.. PKK ve HDP
politikası, bu isteğe uygun Türkiye içinde “ayrılıkçı bir yapı” oluşturmaya
yöneliktir. Bu, geleceğe yönelik bir yapı olmak zorundadır ki, Ortadoğu’da yeni
seçeneklere tamamen açık olabilsin.
PKK’nın silahla
dayattığı, böyle bir çözüme veya oluşuma uygun bir masadır...
Ayrışmaya
elverişli bir yapı oluşturma niyetleri ve politikalarının sonucudur, hala süren
silahlı eylemleri ve cinayetleri.
Yoksa Türk-Kürt
sorunu kolay ve anında çözülür...
CHP’nin bile bu
konuda kafası net değil, karışık sanki.. Yoksa “sanki”, fazla mı?
***
Türkiye
Kürtlerinin durumu, ne Suriye ne de İran’dakilere benzer. Oralarda “toplu bir
yaşam-alan” sözkonusudur. Oysa Türkiye’de Kürtler dağınıktır, belki de dünyada
çok ender görülen bir “millet karışımı”
söz konusudur. Hayatın ve zamanın doğal seyri, bu karışımın ve birlikteliğin
sürmesinden yanadır. Ayrışma, hayatın doğal seyrine aykırıdır, bu nedenle de
kötü sonuçlar verir ve ayrışma dayatılırsa Anadolu bu kez etnisite temelinde
tam bir çözülmeye gider. Tehlikeli Türk
Sorunu budur: “Biz Türkler de bir
arada yaşamak istiyoruz”..
Not: RTE’nin ilk
yapması gereken Suriye politikasını 180 derece değiştirmektir. Buun görmayorlar
mı ki, RTE Esad saplantısını sürdürüyor.. Değiştireceksiniz bu politikası, ama
epey geç olacak..
--- 27 Ekim 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder