Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

13 Ekim 2014 Pazartesi

1) Savaş, Hep Yargı Üzerinden / 2) PKK-HDP Provası Yaşadık

Savaş, Hep Yargı Üzerinden
Bugün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimi var. HSYK yargının tepe noktası, kumanda yeridir. Daha doğrusu “yargı kontrolüm altında olsun” anlayışı içindeki siyasi iktidarların, yargıyı getirdikleri yer, “kumanda yeri” noktasıdır. HSYK şüphesiz yargının atamalarını yapması, terfi, özlük hakları, denetim vb gibi, adalet mekanizmasının doğru, düzgün, rahat, yasalara uygun.. işlemesini gerçekleştirecek çok önemli ve gerekli bir kuruldur..
Aylardır, bu mekanizmanın nasıl daha mükemmel işlemesi, sistemin nasıl  daha adaletli ve hakkaniyetli iş yapması gerektiğini tartışmıyoruz.. Tartışılan HSYK’luna kimlerin adamlarının yerleştirileceğidir.. Salt bu olgu bile, Yargı’nın nasıl raydan çıkarıldığının göstergesi. Oraya adamını seçtirmek, yargıyı kontrolde pay/hak sahibi olmak demektir.
Neden böyle oldu? Çünkü yargı, üzerinden en önemli iktidar savaşlarının sürdüğü siyasal bir kurum niteliğine kavuştu, özellikle 12 yıldır, AKP iktidarından beri bu böyle..
***
İktidar olma, iktidarda kalma, muhaliflerini altetme, iktidar savaşında karşılıklı birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama, düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak hep yargı kullanılıyor.. Bu nedenle “ele geçirme” birinci derecede önemli!
Örneğin, Gülen- Erdoğan iktidar çatışmasında, savaşın ana silahı yargı..
7 Şubat 1212 MİT üzerinden iktidara karşı hamle yargı üzerinden..
Şike Yasası ve operasyonları yargı üzerinden..
Ergenekon ve Balyoz, Odatv gibi siyasi davalar… Cemaat- Hükümet görüş farklılıkları ve aralarındaki dalaşmada, örneğin İlker Başbuğ’un tutuklanması yine siyasal yargı…
Zaten 2010 Anayasa Referandumu da tamamen yargının yeniden biçimlenmesi ve ele geçirilmesi savaşıydı.  Balyoz, Ergenekon ile defter dürme operasyonları da yargız eliyle sürdürüldü.. 
Mesela Deniz Feneri davasını, iktidara biad eden mahkeme ve yargıç atamaları oyunlarıyla tamamen aklamaya varan girişimler, yargı ile.. İlhan Cihaner olayı, Silivri davalarında dönen yargısal ve hukuksal düzenbazlıklar, yüzlerce suçsuz subayın ve sivilin içeri atılması, Ordu’nun derdest edilmesi.. bütün bunlar da hep yargı üzerinden..
R. T. Erdoğan’ın taa İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde hakkında açılan yolsuzluk davalarının yargıçlar ve mahkemeler üzerinden bir bir temizlenmesi.. Ve bu temizleme harekatında başrol oynayan yargıçların yükselerek tepelere tırmandırılması…
17 ve 25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonları, Cemaat-RTE iktidarı mücadelesi, iki taraftan da yargı üzerinden..
Bütün bunlar Yargı’nın iktidar olma, iktidarda kalma, muhaliflerini altetme, birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama, düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak kullanıldığının kanıtlarıdır.. Aslında bütün bunlar aynı zamanda ülkemizde adaletin, yargı güvenirliğinin, tarafsız ve bağımsız yargının olmayışının da büyük kanıtlarıdır..
Darbeler, operasyonlar, toplumsal dönüşümler… hepsi yargı ve adalet mekanizması üzerinden gerçekleştiriliyor. Büyük kirli iktidar savaşlarının her zaman iki yolu oldu: Birincisi askeri darbeler, ikincisi ise yargıyı ele geçirme ve yargılama yoluyla. Bu ikinci yolu ülkemizde yaşıyoruz. Buna sivil darbe de diyebilirsiniz.. Sanki parlamenter düzen ve normal yarı içinde herşey hallediliyormuş, sistem düzgün ve tıkır tıkır işliyormuş süsü verilerek, herşeyi kitabına hesabına uydurarak veya uyduramayarak.. Yargıyı kendi yararınıza işleterek.. (*)
Yargı, totaliter düşünceli bütün yönetimlerin ele geçirmeleri gereken 1 Nolu kurumdur, alettir...
İktidar şimdi, bu kuruma sahip olma mücadelesi veriyor.. Diğerleri de, etkilerini yitirmeme mücadelesi… İktidar HSYK’da tam denetimi sağlamaya çalışıyor, çünkü alabildiğine kirli dosyalar önünde yığılmış durumda.. Bunları bir şekilde temizletmesi gerek..
Bu seçimlerde başaramazsa, HSYK yasasını referanduma götürmeyi bile göze alacak kadar önemli, AKP’li bir HSYK..

PKK-HDP Provası Yaşadık
Fotoğrafın bir yüzünde şu var: HDP’liler Demirtaş ve bazıları sokağa çıkın çağrısı yaptı, PKK ve diğerleri buna uydu, giderek 40’a yaklaşan ölüm veya cinayet, bir kaç katı yaralı, 2500 kadar yakılan taşıt ve bina.. İçişleri Bakanı 120 bin kişinin eylemlere olaylara karıştığını söyüyor.
Demirtaş “biz şiddete çağrı yapmadık” desin.. Evet Cumhurbaşkanı adayı ve pek çok CHP’linin oy veridği kişinin “yakıp yıkın” demediği bir gerçek! “Sokağa çıkın” çağrısı aslında demediğine de bir davettir. Adam gibi miting, gösteri yapın diyebilirdi mesela.. Diyor ki “provakatörler” yaptı, “karanlık güçler, eller..” Komik! Olayın adının bu kadar net olduğu bir “karanlık güç-olay” da yaşanmamıştı bugüne kadar..
Kürt Silahlı ve Sivil-Siyaset Hareketi, genel bir prova yaptı. HÜDA-PAR ile çatışma ayrıntı… Tam ne zaman? Yazdığımız gibi, Kobani’ye İslami Devlet saldırısına karşı koyan Kürt Silahlı Hareketinin, PKK dahil, dünya kamuoyunda yıldızının yükselmesi ve sempati toplamasının hemen ardından…
Fotoğrafın diğer yüzünde de RTE-Davutoğu iktidarının, neredeyse, İD Kobani’ye halletsin acımasızlığı.. Düştü düşecek müjdeli konuşmaları..
İktidar dersini aldı… Çözüm Süreci peki?! Ayrıntılar yarına..

(*) Yargı üzerine bu yazının büyük kısmını, nihayet bitirebildiğim İktidar-Cemaat savaşını konu alan kitabımdan aldım..
--12 Ekim 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder