Savaş, Hep Yargı Üzerinden
Bugün Hakimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimi var. HSYK yargının tepe noktası, kumanda yeridir. Daha doğrusu “yargı kontrolüm altında olsun” anlayışı içindeki siyasi
iktidarların, yargıyı getirdikleri yer, “kumanda yeri” noktasıdır. HSYK
şüphesiz yargının atamalarını yapması, terfi, özlük hakları, denetim vb gibi, adalet
mekanizmasının doğru, düzgün, rahat, yasalara uygun.. işlemesini
gerçekleştirecek çok önemli ve gerekli bir kuruldur..
Aylardır, bu mekanizmanın nasıl daha mükemmel işlemesi,
sistemin nasıl daha adaletli ve
hakkaniyetli iş yapması gerektiğini tartışmıyoruz.. Tartışılan HSYK’luna
kimlerin adamlarının yerleştirileceğidir.. Salt bu olgu bile, Yargı’nın nasıl
raydan çıkarıldığının göstergesi. Oraya adamını seçtirmek, yargıyı kontrolde
pay/hak sahibi olmak demektir.
Neden böyle oldu? Çünkü yargı, üzerinden en önemli
iktidar savaşlarının sürdüğü siyasal bir kurum niteliğine kavuştu, özellikle 12
yıldır, AKP iktidarından beri bu böyle..
***
İktidar olma, iktidarda kalma, muhaliflerini altetme,
iktidar savaşında karşılıklı birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama,
düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak hep
yargı kullanılıyor.. Bu nedenle “ele geçirme” birinci derecede önemli!
Örneğin, Gülen- Erdoğan iktidar çatışmasında, savaşın
ana silahı yargı..
7 Şubat 1212 MİT üzerinden iktidara karşı hamle yargı
üzerinden..
Şike Yasası ve operasyonları yargı üzerinden..
Ergenekon ve Balyoz, Odatv gibi siyasi davalar…
Cemaat- Hükümet görüş farklılıkları ve aralarındaki dalaşmada, örneğin İlker Başbuğ’un tutuklanması yine
siyasal yargı…
Zaten 2010
Anayasa Referandumu da tamamen yargının yeniden biçimlenmesi ve ele
geçirilmesi savaşıydı. Balyoz,
Ergenekon ile defter dürme operasyonları da yargız eliyle sürdürüldü..
Mesela Deniz
Feneri davasını, iktidara biad eden mahkeme ve yargıç atamaları oyunlarıyla
tamamen aklamaya varan girişimler, yargı ile.. İlhan Cihaner olayı, Silivri davalarında dönen yargısal ve hukuksal
düzenbazlıklar, yüzlerce suçsuz subayın ve sivilin içeri atılması, Ordu’nun
derdest edilmesi.. bütün bunlar da hep yargı üzerinden..
R. T. Erdoğan’ın taa İstanbul Belediye Başkanlığı
döneminde hakkında açılan yolsuzluk davalarının yargıçlar ve mahkemeler
üzerinden bir bir temizlenmesi.. Ve bu temizleme harekatında başrol oynayan
yargıçların yükselerek tepelere tırmandırılması…
17 ve 25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet
operasyonları, Cemaat-RTE iktidarı mücadelesi, iki taraftan da yargı
üzerinden..
Bütün bunlar Yargı’nın iktidar olma, iktidarda kalma,
muhaliflerini altetme, birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama,
düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak
kullanıldığının kanıtlarıdır.. Aslında bütün bunlar aynı zamanda ülkemizde
adaletin, yargı güvenirliğinin, tarafsız ve bağımsız yargının olmayışının da
büyük kanıtlarıdır..
Darbeler, operasyonlar, toplumsal dönüşümler… hepsi
yargı ve adalet mekanizması üzerinden gerçekleştiriliyor. Büyük kirli iktidar savaşlarının her zaman iki yolu oldu: Birincisi
askeri darbeler, ikincisi ise yargıyı ele geçirme ve yargılama yoluyla. Bu
ikinci yolu ülkemizde yaşıyoruz. Buna sivil darbe de diyebilirsiniz.. Sanki
parlamenter düzen ve normal yarı içinde herşey hallediliyormuş, sistem düzgün
ve tıkır tıkır işliyormuş süsü verilerek, herşeyi kitabına hesabına uydurarak
veya uyduramayarak.. Yargıyı kendi yararınıza işleterek.. (*)
Yargı, totaliter düşünceli bütün yönetimlerin ele
geçirmeleri gereken 1 Nolu kurumdur, alettir...
İktidar şimdi, bu kuruma sahip olma mücadelesi
veriyor.. Diğerleri de, etkilerini yitirmeme mücadelesi… İktidar HSYK’da tam
denetimi sağlamaya çalışıyor, çünkü alabildiğine kirli dosyalar önünde yığılmış
durumda.. Bunları bir şekilde temizletmesi gerek..
Bu seçimlerde başaramazsa, HSYK yasasını referanduma
götürmeyi bile göze alacak kadar önemli, AKP’li bir HSYK..
PKK-HDP Provası Yaşadık
Fotoğrafın
bir yüzünde şu var: HDP’liler Demirtaş ve bazıları sokağa çıkın çağrısı
yaptı, PKK ve diğerleri buna uydu, giderek 40’a yaklaşan ölüm veya cinayet, bir
kaç katı yaralı, 2500 kadar yakılan taşıt ve bina.. İçişleri Bakanı 120 bin
kişinin eylemlere olaylara karıştığını söyüyor.
Demirtaş “biz
şiddete çağrı yapmadık” desin.. Evet Cumhurbaşkanı adayı ve pek çok
CHP’linin oy veridği kişinin “yakıp yıkın”
demediği bir gerçek! “Sokağa çıkın”
çağrısı aslında demediğine de bir davettir. Adam
gibi miting, gösteri yapın diyebilirdi mesela.. Diyor ki “provakatörler” yaptı, “karanlık güçler, eller..” Komik! Olayın
adının bu kadar net olduğu bir “karanlık güç-olay” da yaşanmamıştı bugüne
kadar..
Kürt Silahlı ve Sivil-Siyaset Hareketi, genel bir
prova yaptı. HÜDA-PAR ile çatışma ayrıntı… Tam ne zaman? Yazdığımız gibi,
Kobani’ye İslami Devlet saldırısına karşı koyan Kürt
Silahlı Hareketinin, PKK dahil, dünya kamuoyunda yıldızının yükselmesi ve
sempati toplamasının hemen ardından…
Fotoğrafın
diğer yüzünde de RTE-Davutoğu iktidarının, neredeyse, İD Kobani’ye halletsin acımasızlığı.. Düştü düşecek müjdeli konuşmaları..
İktidar dersini aldı… Çözüm Süreci peki?! Ayrıntılar
yarına..
(*) Yargı üzerine bu yazının büyük kısmını, nihayet
bitirebildiğim İktidar-Cemaat savaşını konu alan kitabımdan aldım..
--12 Ekim 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder