Önce size bazı
oranlar. Biliyorsunuz, TÜİK milleti yüzde 20’lik 5 gelir dilimine böler. En
alttaki (yoksul) gelir diliminden en üstteki (zengin) gelir dilimine göre
sıralar. Şimdi şu oranlara bakın:
İlk yüzde 20’lik
dilim: tasarruf oranı eksi 32..
İkinci yüzde 20’lik gelir dilimde eksi
14,5.. Üçüncü yüzde 20’lik gelir dilimde eksi
3,8
Dördüncü yüzde
20’lik gelir diliminde tasarruf oranı artı
4,6 Ve beşinci ve sonuncu gelir diliminde ise artı 24,3..
Hanehalkı gelir dilimlerindeki
milletin tasarruf oranları, 3 eksi, 2 artı. Büyük çoğunluk borçla veya ekside
yaşıyor.. TÜİK bunları ilan ediyor da, açıklamadığı başka bir rakam daha var.
Yüzde 10’luk dilimlerde durum ne? Sanki devlet sırrı gibi saklanır..
Ankara’da Bilsay Kuruç hocanın liderlik ettiği ve
3 yıldır yapılan 21.Yüzyıl Planlama Kurultayı’nda
Cuma günü yüzde 10’luk iki dilimin durumu açıklandı. En alttaki yüzde 10’luk
hane halkının tasarruf oranı eksi 50’de.. En üstteki yüzde 10’lık zengin
hanehalkında ise tasarruf oranı artı 30’da.
Tabanda
borçluluğun (yoksulluğun da) ne kadar büyük olduğunu, tabii tepedeki yüzde
10’lık dilimde ise ne kadar büyük
paraların birikmiş olduğunu görüyoruz bu rakamlarda..
En alt yüzde
10’luk- en üst yüzde 10’luk hane halkı arasında uçurum mu uçurum..
***
Okurlar bilir,
özellikle seçim ve seçmen analizleri söz konusu olduğunda burada sık
vurguladığım bir olay var:
1) Bu hükümetin
en büyük başarısı, dışarıdan 400 milyar doların bankalar aracılığıyla ülkeye
aktarılmasındadır. Bu milyarların çok önemli bir yekünü de tüketici, konut vb
kredisi olarak halka dağıtılmaktadır..
2) Halk
borçludur; ev, otomobil, her türlü elektronik eşya... kredi kartı ile veya
doğrudan bankalara kredi olarak.. Halk büyük bir tüketici yapıldı. Türkiye,
geçmişinde bugüne kadar görülmemiş oranda bir “tüketim cenneti” içinde yaşıyor. AKP döneminde sadece İstanbul’da
100’ü aşkın AVM açıldı, yenileri geliyor ve tüketimin yeni hayat biçimleri
Türkiye çapında yayılıyor..
3) Davutoğlu geçenlerde bir açılışını
yaparken “Alışveriş merkezlerini dualarla
bereketlendirin” dedi. Türkiye ve benzer ülkelerde halk bu merkezlere
tıkılıyor.. Alamasan bile bak, yutkun,
isteğini kabart, koş bankaya kredi al ve anında evine götür..
Bir bilim insanı da o sırada AVM’leri ‘tüketim
katedralleri’ olarak niteliyor ve “Tüketim
kültürü içinde çok aktif olan bireyler politik faaliyetlere ilgilerini
kaybeder. İktidarda kalmak isteyen rejim daha çok tüketim katedrali inşa eder”
diyordu (*).
4) Böylesine büyük bir borcun altına sokulan halk,
önemli bir kesim olarak, bu düzenin ve
bu düzeni yaratan iktidarın sürmesini ister. Hem borcu yüzünden hem de
tüketimin devamı açısından. Bu noktada “düzen
tutuculuğu”ndan söz edebiliriz.. AKP iktidarının yüzde 50’lere vurmasının
sırrını başka yerde aramayın.
5) Tabii buna paralel, bir kesim halkın boynuna da “dini muhafazakarlık boyunduruğu”
vuruldu. Zaten dini ana siyasi ticaret kalemi yapan partilerin torbasında bu
var hep. Tabandan çok önemli bir seçmen kitlesi (10 milyon?!) ciddi sınıf
atladı.. (CHP’liler sanıyor ki, millet
dinsiz sandığı için bizi seçmiyor.. ve ana seçim stratejilerini bunun
üzerine inşa ediyor.)
***
Seçmeni borç
batağına sürükle, bir de teşekkür etsin, cennette
yaşıyoruz desin.. Önceki yıla kıyasla araba satışları ne kadar artmış? İki
kata yakın mı?!
En yoksul,
borçlanmanın batağında veya hayatını erken tüketiyor. Bu nedenle de inşaatler
son yüzde 40’lık dilime yöneldi.. En lüksü son yüzde 10-20’ye.. Onlar da
herhalde konut koleksiyoneri olmuştur.. Türkiye’de “hizmet sektörü” büyürken,
sanayinin payının yüzde 4-5 azalmasından bizzat hükümet, Babacan yakınıyor..
Ülkeyi
bitirdiler.. Denizin sonu gözüktü de, uzatmaları oynuyorlar.. Salt
korkularından, ne olur ne olmaz, henüz dibe vurmadan, bir an önce genel seçim
olsun diye, bir kaç ay erkene alırlar mı..
***
Soruya yanıt
arıyorum: Acaba şu 400 milyar dolarlık
muazzam borç olmasaydı veya Türkiye borç harç elinde ne varsa yarın ödemek
zorunda kalsaydı... Türkiye’nin ekonomik hacmi ve adam başına düşen geliri ne
kadar olurdu? Hadi 100 milyar dolarlık borcu normal kabul edelim, 300 milyar
doları yarın ödemek zorunda kalsak?
Büyüyen Türkiye
masalı.. = Büyüyen borç
(*) “Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek” kitabının yazarı George Ritzer, Birgün gazetesi, Ömür Şahin Keyif ile söyleşi. www.birgun.net/news/view/iktidarda-kalmak-isteyen-avm-insa-eder/6288,
Kitzer diyor ki: Tüketim katedralleri
tüketiciyi tüketim dinine itaat etmeye yönlendiriyor, tıpkı dindarların
Tanrı’ya ya da dine itaat etmesi gibi. Temel olarak dini katedrallerden tüketim
katedrallerine pek çok unsur kopyalanmış…Tatillerde dini katedrallere mi
gidiyorsunuz yoksa tüketim katedrallerine mi..”
--26 Ekim 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder