İki-üç yıl
önceye kadar Recep Tayyip Erdoğan ile ABD yönetimi arasında ilan edilmemiş bir
“kopukluk” söz konusuydu. Bunu yazıp çizdik. RTE iktidarının dış politikada
“kabarmış duyguları” ile ABD’nin çıkarları ve politikalarının farklılaştığı
dönemler günışığına sık çıktı. Ama Kobani’deki gibi resmen uç noktaya
gelmemişti. ABD, RTE’yi resmen idare etti. Bazen duymazlıktan bazen
görmezlikten geldi..
Ama Kobani
politikasında resmen koptular..
Kavga gürültü
ile mi? Hayır.
Farklı
görüşler, çıkarlar sözkonusu olunca, her iki taraf da kendi politikasını izledi.
RTE, Suriye
Kürtlerinin örgütünü terörist ilan etti. PYD’yi PKK ile bir gördü. ABD’ye onlara silah verme dedi. O silahların
PKK elinde Türkiye’ye yöneleceğini ima etti. Ama ABD öyle düşünmüyordu. RTE’ye
kulak asmadı, Türkiye’yi safdışı bırakarak, kendi politikasını izledi.
Peki ABD, AKP
iktidarını sildi, bitirdi, bağları kopardı mı?
Hayır. ABD bunu
yapmaz. RTE’nin iktidardan düşmesini ne kadar istese de, bunu yapamaz.
Çünkü
aralarında bir NATO birliği var. Her iki ülke arasında “resmi bir çatışma”
NATO’yu da çatlatır. NATO (ABD) Türkiye’nin ittifaktan ayrılmasını istemez.
Çünkü, soğuk savaş dönemi bitmiş olsa da, sanki komünist-kapitalist bloklar
aynen varmış gibi, yeniden canlandı gibi. Türkiye Ortadoğu’daki gelişmelere
bağlı olarak, Batı’nın-NATO’nun “ileri
karakolu” olarak görülüyor. Türkiye’nin “en iyi ihraç malı ordu” bakışı hükmünü sürdürüyor ister istemez...
Bu nedenle
“büyük ağabey” Türkiye’yi kınamaz, “yaramazlık yapsa” da elinin altında tutmayı
yeğler.
Türkiye ABD/Batı’dan Kopar mı?
Bugünkü koşullarda,
hayır. 400 milyar dolarlık dış borç Batı bankalarına. Türkiye’nin “kopma”
olasılığının minicik işaretleri bile ortaya çıksa, veya uluslararası ekonomi ve
siyasi çevrelerinde öyle algılandığı anda, hiç şüpheniz olmasın, dünya karışır,
Türkiye ekonomisi batar.. Dünya ekonomisinde de yeni ve ciddi bir krizi
tetikler.
Mesela,
Türkiye’nin İran ile, Sovyetler ile, Çin ile ittifaka yöneldiğini düşünün!
Aslında RTE’nin
düşüncesinin arka planında bu yok değil. Putin’e “bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
alın” önerisini şakadan yaptığını sanmayın! Çünkü Türkiye’de
uygulamakta olduğu ve otoriter-dikta ve hukuku takmayan yönetimini, böyle bir
ittifak içinde ve ‘Batı demokrasisi talimatları ve bağlarından’ kurtulmuş olarak,
üstelik bugünkünden daha da kötüsünü, devreye sokacağını bilir.
Batı, insan hak
ve özgürlükleri, parlamenter rejimin kuralları, demokrasi, ayak bağı olmaktan
çıkar!
Ama dediğimiz
gibi arada 400 milyar dolarlık bir engel var. Tabii ekonomik ilişkilerin
bütünü, bu 400 milyar dolardan daha da büyük bir engeldir.
Dolayısıyla,
bugünkü koşullarda, ABD ve RTE birbirlerine mecburlar.
Ama, diyelim ki
bir ekonomik kriz ya dolaylı ya da doğrudan Türkiye’yi vurur ve çökertir.. Aha
şuraya yazıyorum ki, yukarıdaki olasılık gündeme gelir!
PKK’nın Hesabı Geri Teper
Dün yazmıştım,
RTE ilk kez 1295 km’lik sınırımızda oyun
oynanıyor, burada bir “üst akıl” var, derken kastettiği tartışmasız ABD!
Bunu yorumlamak bile gereksiz, sıradan bir insan da bunu anlar.
PKK’nın
cinayetler işleme politikasını devreye sokması, Korucuları kaçırıp direğe
bağlayıp infaz etmesi, IŞİD’cilerin politikalarından esinlendiğinin göstergeleri.
Vahşilik ve acımasızlık dönemi. PKK savaş açmış durumda.
Bunun iki
nedeni var:
İlki, Haziran 2015
seçimlerine kadar, eğer varsa hala ortada bir masa, çözüm sürecinde
istediklerini almak. AKP’nin her seçim öncesi ateşkesten yararlandığı açık. PKK
bir süredir “artık seçim sonrasına
ertelemek yok, oyalanıp duruyoruz.. Seçim öncesi ciddi adımlar atılmalı..”
Buradan kastettiği “yol haritası” falan değil, PKK isteklerine, özerklik, ana
dil ve daha neler, yanıt verilmesi.
Hükümet üyeleri
bir yandan tamam Hazirana kadar bu iş
çözülür, dedikodusunu yaparken, RTE çözümün sosyolojik bir olay olduğunu ve
2015 takvimine sıkıştırılamayacağını belirterek, bugüne kadarki politikasını
sürdürme niyetini belli etti.
İkincisi,
Kobani’de yaratılan “kahramanlık efsanesine” paralel, Avrupa ve ABD’nin IŞİD
korkusuyla uluslararası koalisyona gitmesi ve Kürtlere desteğe girişmesi,
Türkiye’nin Kürt Meselesinin uluslararasılaşma olasılığını birden gündeme
taşıdı. Sanırım PKK bu desteği Türkiye’de yanlış kullanmaya girişti. “Bizi terörist örgüt olmaktan çıkartıyorlar,
Türkiye Kobani’deki gibi tecrit olur” hesabı geri teper.
Peki çözüm
masası devrildi mi?
Özünde evet,
ama ortada kalmaya mahkumdur o masa! Her iki tarafın da, “sanal görüntüsü” ile
de olsa, oturacakları sandalyeye, üzerinde çay içecekleri masaya ihtiyaçları
var.
Ama o masa
giderek kızgın fırından çıkmış demirden bir masaya dönüşüyor..
Not: İmralı ile
Kandil’in aralarında bir ayrılık yoksa ve fikir birliği içinde her ikisi de
kendi rolünü oynuyorsa, o zaman 3 askerin alçakça öldürülmesinden, İmralı da
sorumlu değil midir?
Not 2: HDP, üç
asker cinayetini, Kağızman’da işyerini basan ve çatışmada ölen 3 PKK’lıya
misilleme olarak takdim etti. İki olayı bir arada anarak. Evet, kısasa kısas
dönemine de girildi.. Tabii, PKK bir önde: Koru’cuyu da idam ettiler.
Bu yol tam bir
çıkmazdır.
-- 28 Ekim 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder