Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Ekim 2014 Çarşamba

AKP-ABD: Bitti mi? Ya Masa, Duruyor mu?

İki-üç yıl önceye kadar Recep Tayyip Erdoğan ile ABD yönetimi arasında ilan edilmemiş bir “kopukluk” söz konusuydu. Bunu yazıp çizdik. RTE iktidarının dış politikada “kabarmış duyguları” ile ABD’nin çıkarları ve politikalarının farklılaştığı dönemler günışığına sık çıktı. Ama Kobani’deki gibi resmen uç noktaya gelmemişti. ABD, RTE’yi resmen idare etti. Bazen duymazlıktan bazen görmezlikten geldi..
Ama Kobani politikasında resmen koptular..
Kavga gürültü ile mi? Hayır.
Farklı görüşler, çıkarlar sözkonusu olunca, her iki taraf da kendi politikasını izledi.
RTE, Suriye Kürtlerinin örgütünü terörist ilan etti. PYD’yi PKK ile bir gördü. ABD’ye onlara silah verme dedi. O silahların PKK elinde Türkiye’ye yöneleceğini ima etti. Ama ABD öyle düşünmüyordu. RTE’ye kulak asmadı, Türkiye’yi safdışı bırakarak, kendi politikasını izledi.
Peki ABD, AKP iktidarını sildi, bitirdi, bağları kopardı mı?
Hayır. ABD bunu yapmaz. RTE’nin iktidardan düşmesini ne kadar istese de, bunu yapamaz.
Çünkü aralarında bir NATO birliği var. Her iki ülke arasında “resmi bir çatışma” NATO’yu da çatlatır. NATO (ABD) Türkiye’nin ittifaktan ayrılmasını istemez. Çünkü, soğuk savaş dönemi bitmiş olsa da, sanki komünist-kapitalist bloklar aynen varmış gibi, yeniden canlandı gibi. Türkiye Ortadoğu’daki gelişmelere bağlı olarak, Batı’nın-NATO’nun “ileri karakolu” olarak görülüyor. Türkiye’nin “en iyi ihraç malı ordu” bakışı hükmünü sürdürüyor ister istemez...
Bu nedenle “büyük ağabey” Türkiye’yi kınamaz, “yaramazlık yapsa” da elinin altında tutmayı yeğler.

Türkiye ABD/Batı’dan Kopar mı?
Bugünkü koşullarda, hayır. 400 milyar dolarlık dış borç Batı bankalarına. Türkiye’nin “kopma” olasılığının minicik işaretleri bile ortaya çıksa, veya uluslararası ekonomi ve siyasi çevrelerinde öyle algılandığı anda, hiç şüpheniz olmasın, dünya karışır, Türkiye ekonomisi batar.. Dünya ekonomisinde de yeni ve ciddi bir krizi tetikler.
Mesela, Türkiye’nin İran ile, Sovyetler ile, Çin ile ittifaka yöneldiğini düşünün!
Aslında RTE’nin düşüncesinin arka planında bu yok değil. Putin’e “bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne alın” önerisini şakadan yaptığını sanmayın! Çünkü Türkiye’de uygulamakta olduğu ve otoriter-dikta ve hukuku takmayan yönetimini, böyle bir ittifak içinde ve ‘Batı demokrasisi talimatları ve bağlarından’ kurtulmuş olarak, üstelik bugünkünden daha da kötüsünü, devreye sokacağını bilir.
Batı, insan hak ve özgürlükleri, parlamenter rejimin kuralları, demokrasi, ayak bağı olmaktan çıkar!
Ama dediğimiz gibi arada 400 milyar dolarlık bir engel var. Tabii ekonomik ilişkilerin bütünü, bu 400 milyar dolardan daha da büyük bir engeldir.
Dolayısıyla, bugünkü koşullarda, ABD ve RTE birbirlerine mecburlar.
Ama, diyelim ki bir ekonomik kriz ya dolaylı ya da doğrudan Türkiye’yi vurur ve çökertir.. Aha şuraya yazıyorum ki, yukarıdaki olasılık gündeme gelir!

PKK’nın Hesabı Geri Teper
Dün yazmıştım, RTE ilk kez 1295 km’lik sınırımızda oyun oynanıyor, burada bir “üst akıl” var, derken kastettiği tartışmasız ABD! Bunu yorumlamak bile gereksiz, sıradan bir insan da bunu anlar.
PKK’nın cinayetler işleme politikasını devreye sokması, Korucuları kaçırıp direğe bağlayıp infaz etmesi, IŞİD’cilerin politikalarından esinlendiğinin göstergeleri. Vahşilik ve acımasızlık dönemi. PKK savaş açmış durumda.
Bunun iki nedeni var:
İlki, Haziran 2015 seçimlerine kadar, eğer varsa hala ortada bir masa, çözüm sürecinde istediklerini almak. AKP’nin her seçim öncesi ateşkesten yararlandığı açık. PKK bir süredir “artık seçim sonrasına ertelemek yok, oyalanıp duruyoruz.. Seçim öncesi ciddi adımlar atılmalı..” Buradan kastettiği “yol haritası” falan değil, PKK isteklerine, özerklik, ana dil ve daha neler, yanıt verilmesi.
Hükümet üyeleri bir yandan tamam Hazirana kadar bu iş çözülür, dedikodusunu yaparken, RTE çözümün sosyolojik bir olay olduğunu ve 2015 takvimine sıkıştırılamayacağını belirterek, bugüne kadarki politikasını sürdürme niyetini belli etti.
İkincisi, Kobani’de yaratılan “kahramanlık efsanesine” paralel, Avrupa ve ABD’nin IŞİD korkusuyla uluslararası koalisyona gitmesi ve Kürtlere desteğe girişmesi, Türkiye’nin Kürt Meselesinin uluslararasılaşma olasılığını birden gündeme taşıdı. Sanırım PKK bu desteği Türkiye’de yanlış kullanmaya girişti. “Bizi terörist örgüt olmaktan çıkartıyorlar, Türkiye Kobani’deki gibi tecrit olur” hesabı geri teper.
Peki çözüm masası devrildi mi?
Özünde evet, ama ortada kalmaya mahkumdur o masa! Her iki tarafın da, “sanal görüntüsü” ile de olsa, oturacakları sandalyeye, üzerinde çay içecekleri masaya ihtiyaçları var.
Ama o masa giderek kızgın fırından çıkmış demirden bir masaya dönüşüyor..

Not: İmralı ile Kandil’in aralarında bir ayrılık yoksa ve fikir birliği içinde her ikisi de kendi rolünü oynuyorsa, o zaman 3 askerin alçakça öldürülmesinden, İmralı da sorumlu değil midir?
Not 2: HDP, üç asker cinayetini, Kağızman’da işyerini basan ve çatışmada ölen 3 PKK’lıya misilleme olarak takdim etti. İki olayı bir arada anarak. Evet, kısasa kısas dönemine de girildi.. Tabii, PKK bir önde: Koru’cuyu da idam ettiler.
Bu yol tam bir çıkmazdır.
--28 Ekim 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder