Henüz %6’sı
açılmıştı toplam sandıkların, bu yazıya oturduğumda.. Bu nedenle yerel
seçimlerin yorumuna fazla girmeyeceğim. Ama 2011 genel seçimlerinde %50’ye
yakın oy alan sürekli yükseliş içindeki bir partinin, genel seçimlerde toplam
oy oranının %40’lara doğru inmesi çok önemlidir. Bu seçim sonuçlarını, 2009
yerel seçim sonuçlarıyla karşılaştırmak büyük hata olur.
2009 yerel
seçimlerini belirleyen sürecin, 2007 genel seçimleri ve rüzgar olduğunu
unutmayalım!
2014 yerel
seçimlerini de 2011 genel seçimlerin rüzgarı belirlemesi gerekir! Bu rüzgar
tersine esmeye başladı!
Bu birincisi..
***
Bu ilk raund. 1
yıllık bir seçim süreci maratonunun ilk ayağı..
İkinci ayağı
Cumhurbaşkanı seçimi..
Üçüncü ayağı
da 2015 Haziran’ında yapılacak olan genel seçimler..
Demek
istediğim, AKP’nin iktidarını (yıkılışını) salt yerel seçimlere bakarak
değerlendirmek yanlıştır. Eğer 2015’e kadar iktidarda kalırlarsa, büyük bir
olasılıkta iktidarı kaybedeceklerdir. Bu ikili koalisyon hükümetini göreceğiz.
Bu nedenle
sabır, yılmak yok, mücadele için 1 yıllık bir soluğu sağlam tutmak gerekir!
İstanbul ve
Ankara’da, ikisinde de kaybederce AKP, varsın seçimi kazansın!
Ankara veya
İstanbul’dan birisini bile kaybetmesi çok önemlidir...
Pek çok
kazandıı yerlerde kaybetmiy olmasını da önemlidir..
Bu kayıplar ve
inişler, sürecin başladığının güçlü işaretleridir..
***
Cumhurbaşkanlığı
seçimi 10 Ağustos’ta yapılacak. Muhalefet mutlaka ortak adayla seçimlere
girmeli ve AKP’yi ilk büyük darbeyi indirmelidir..
Bu yerel
seçimler de Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de bir fikir verecek.
Cumhuraşkanlığı
seçimlerinde AKP’nin tek muhtemel ittifakı olabilir: BDP.
Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde estirilecek güçlü bir rüzgar, AKP’yi iktidardan düşürecek süreç
olur.
Sonrası 2015
Haziranında yapılacak genel seçimler gelecek.
Burada, AKP’nin
%40’a ve biraz altına inmesi, seçimleri kaybetmesi demek olacak. Çünkü,
iktidarın oy oranı ile, CHP arasındaki oy oranı makası kapandıkça (MHP’yi de
düşünün), AKP hızla milletvekili ve büyük olasılıkla Meclis’te çoğunluğu
kaybedecek, seçim sistemi gereği.
***
Milli İrade
laflarını işiticeğiz yine. Bunlar boş laflar.
Milli iradeden
söz açıldığında, milletin referandum çoğunluğundan bahsedebiliriz ancak.
Sandığı koyarsınız, %51 alırsınız.
Seçim sonuçları
bir milli irade sonuçları değildir. Seçim sisteminin sonuçlarıdır!
İlk kez
Türkiye’nin dinamik, aktif milyonları uyandı ve seçime odaklandı.
Bu dinamik
kesimdir Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan.
İktidarda dikta
kuran, ülkeyi, kamuoyunu durmadan manipule eden, esen gürleyen,
yolsuzluk-rüşveti gizleyen- yasaları çalıştırmayan bir iktidarın, yasallığı
tartışma konusu olacaktır.
***
Geçenlerde
yazdığım ekonomi ve seçim konusunu iniceleyen yazıyı önemseyin.
Şu göreceli
istikrarlı bir durumu yaşadığını düşünen seçmen çoğunluğu, bu durumun
sarsılmasını istemiyor olabilir. Yüzmilyarlarca borcu var ve bir tüketim aracı
haline dönüştürülmüştür.
Henüz süren bu
yaşam döngüsünde şimdilik bir değişiklik yapmak istemiyor olabilir.
Şüphesiz,
AKP’ye oy veren seçmenin, bir sanal rüya olarak, kendisinin de AKP ile birlikte
iktidarda olduğunu sandığını da düşünün..
Ne yazık ki
öyle bir algı yaratıldı: millet iktidarda, en yoksul, ey müslüman, sen ilk kez
iktidardasın..
Bu algının
yıkılması gerekir..
***
Çalıyorlar ama çalışıyorlar:
Bu algının da bu bir yıllık süreç içinde yıkılması gerekir. Geçmişte çalanların
hepsi de, önemli ölçüde AKP ile bütünleşmiş durumda.. Tabii seçmenleri başta.
Türkiye’de hiç bir
zaman bir iktidar böylesine bir yolsuzluk ve rüşvet batağı içine girmemişti!
Şöyle
bitireyim: Bugünkü koşullarıyla, AKP’nin – hele hele RTE’nin iktidarını
sürdürmesini olanaksız görelim.
Süreci belirleyen, tayin edici ölçüde, seçmenin
şu içinde bulunduğumuz göreceli “mutluluğu” kaybetmek istememesidir.
Unutmayın: Bu
millet derin ekonomik krizlerle sarsılıp durmuş ve sürekli ütülmüştür..
--- 31 Mart 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder