Yasak gelmiş
herşeye haa.. Kılıçdaroğlu’nun ifadesini alacaklarmış.. Hiç bir şey yazmasak
bile tanık olduğumuz büyük çöküşü kendi halinde bırakacağım.. Ortaya çıkan
sefil komplo ve sahibi iktidar çevresinde bütünleşecekmişiz.. Bırakalım bunu,
size bir kitap anlatayım..
***
Taaa 1970’li
yıllarda okumuştum, dün kapağını kapattığımda yepyeni bir kitap vardı karşımda,
içimdeki duygu, neden bunu çok daha önce
okumadım, oldu. Suyu Arayan Adam,
Şevket Süreyya Aydemir’in, inanılmaz
kişisel öyküsü. Gözlemler, olaylar ve yorumlar.. Büyük macera romanları veya
filmleri solda sıfır kalır. Osmanlı İmparatorluğunun batmakta olduğu yıllar,
Edirne’de başlayan bir, Balkanların derinliklerinden Türkiye’ye sefalet bir
göçe şahit olan bir çocukluk.
Büyük bir
tarihsel dönüşümün öyküsü aslında: İmparatorluğun çöküşü, Rus işgaline karşı
Erzurum cephelerinde genç zabit olarak savaş; 1917 devrimiyle birlikte,
cephedeki Rus askerlerinin silahları atıp ellerinde ekmek ve tuz Türk cephesine
koşuşlar.. tek fabrika bacasının bile tütmediği, çıplak, zavallı, yoksul, 500
yıl öncesi gibi kalmış-bırakılmış, sadece savaşlarda insan ve vergi kaynağı
olarak kullanılmış bir Anadolu ve insanları... İmparatorluğun, lanetin ve vatansızlığın
izdüşümü olarak yansıdığı Anadolu..
Yoo bu kadar
olsa.. Yurtsuzluğun yarattığı Turan hayalinin peşinde Azerbaycan’a muallim
olarak giden bir öğretmen... Orada Turan arayışları ve gerçeklerle yüzleşme..
Enver Paşa ile karşılaşma.. Bir bilgisiz maceracının büyük sonu.. Bütün
kavimlerin kesiştiği bölgeler.. Kaf(kas) dağının ötesi ve berisi.. Yecüc
mecücler.. Büyük tarihle birlikte olmak için Moskova’ya seyahat, Nazım Hikmet
ve Va-Nu.. dünyayı sarsan Rus devrimini adım adım yaşayan insanın mükemmel gözlemleri
ve değerlendirmeleri..
Hayır, bu kadar
hiç değil..
1923’te Genç
Türkiye’ye dönüş, sosyalistlerle birlikte hapis.. Erken salıverilme, beş
parasız Ankara’ya yolculuk ve Maarif Vekaleti’nde başlayan yeni bir hayat.
Bir düşünce,
bir teori ve pratik adamı.. Kadro harekatı.. Türkiye için geliştirilen siyasal
ve ekonomik sistem.. İkinci Dünya Savaşı içinde Türkiye ve Sanayi Bakanlığı..
Öyle bir dünya
ve Türkiye ekseninde süren yaşam ki dolu dolu yaşanmış, ve hepsi de şiirsel bir
dille etkileyici anlatılmış..
Şüphesiz döneme
ilişkin çok şey okuduk, ama Suyu Arayan
Adam’ı yeniden okumadan, bugün ülke ve insanını anlamanın zorluğunu
hissediyorsunuz..
***
Rusya’yı, Rus
ruhunu, insanını, aydınını anlattığı bölümler, müthiş etkileyici. Hakiki
Rusya’nın yaşandığı geniş, uçsuz bucaksız Rus ovaları ve binlerce tarikat.. Ya
tam teslim olmuş ya tam isyankar bir ruh. “Ya
ölesiye bir mümin ya imansız..” Aşk da öyle, ölesiye.. İçki de..
Yılbaşlarının güzel geçtiğinin işareti olarak, sokaklarda ne kadar insan
öldüğünü sayan bir toplum. İki kutup arasında bir yaşam.. Rus Nihilizminin
kaynakları..
“Hayata gelişi
kaderin en bedbaht tecellisi ve dolayısıyla en büyük günah sayarak, bu lekeyi
temizlemek için, bütün aile ile birlikte “Kendini
Yakmak Dini” ve üyeleri.. En küçük düşünce ayrılığında günlerce süren
tartışmaları, Çar’ın sürdüğü Sibirya’da devam eden Rus entelektüeli.
***
“Ama şu bir gerçek ki, artık kuruyacak olan
ulu meyve ağaçlarının, son nefesinden önce, bütün çiçeklerinin açılışı ve son
meyvelerini verişi gibi, Osmanlı Devleti de son nefesini yaşarken, tarih
sahnesine, çeşitli yetersizliklerine rağmen, ideal ve ihtirasları sınırsız bir
altın nesil verebildi. Hatta biz, bu son topraklar üzerinde son devletimizi
bile, bu son neslin yenilgi kabul etmeyen hayat hamlesine borçluyuz...”
Şevket Süreyya,
“önümüzdeki
yüzyıl bir Çin Asrı olabilir” diyen bir de öngörü sahibi..
Bu kitabı
herkes okusun..
-- 30 Mart 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder