Henüz seçimler
üzerindeki hilebazlığın derin ve yaygın gölgesi tartışması sürerken (Bugünkü
Cem Say’ın makalesine bakınız), 3 ay sonra yapılacak seçimin perdesini, Cumhurbaşkanı Gül açıverdi.. Kime açtı?
Gazetecilere.. “Zamanı gelince konuşuruz demiştim, işte zamanı geldi.”
Ve ekledi: Adaylık konusunu Başbakan ile oturup
kardeşçe kararlaştırırız..
Tabii, konuyu
iki yıldır izleyen ve yorumlayan kişi olarak, hemen sorarım: Madem başbakanla
oturup kardeşçe bölüşüm yapacaksınız, o zaman konuyu niye gazetecilere
açıyorsunuz?
Söyleyeyim:
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak konusunu, her hafta bir araya geldikleri
halde, zerre kadar konuşmadılar aralarında da... Gül, rahatsızlığını dile
getiriyor aslında ve medyayı araya sokarak RTE’ye çağrı yapıyor, Gel şu işi halledelim, hadi ama!
Cumhurbaşkanlığına
AKP adaylığı konusunu açacak olan, Gül değil RTE. Tek belirleyici o.. Gül,
bekleyip duruyor ve önünü görmek istiyor.. RTE’nin ise acelesi yok.
RTE’nin soru
üzerine yanıtı da, evet zamanı gelince kardeş kardeş konuşuruz konuyu..
Peki o zaman
neden gelmiyor bir türlü?
***
Çünkü Başbakan
henüz kararını vermedi. Veya aslında büyük ölçüde verdi de, beklemede. Kararı
ne? Bence ağırlıklı olarak, kendisi başbakanlıkta kalacak, Gül’e de Çankaya’nın
yolunu ikinci kez açacak. Gül’e, asından yeniden seçilmenin kapısını
biliyorsunuuz Cumhurbaşkanlığı yasası ile kapamıştı. Gül’ü bu yolla siyasetten,
AKP’den tasfiyeye yönelmişti. Bir ipte iki cambaz oynamaz.. Ama Anayasa
Mahkemesi ikinci kez seçilmeyi yasaklayan maddeyi iptal etti. RTE de bunu
sineye çekmek zorunda kaldı.
Sakal ve bıyık
hikayesidir, RTE’nin durumu. Bir yandan Çankaya’ya çıkmak için yanıp tutuşuyor.
Cumhurbaşkanı olamamak kariyerinde büyük eksiklik! Cumhurbaşkanlığı olanağı da,
ileride oluruna terkedilirse, bir daha gelmeyebilir, yani hep bir riski var!
Ama Çankaya,
bugünkü yetkileriyle, ülkenin en güçlü makamı değil. RTE, bu yolda çok emek
harcadı, Başkanlık Sistemi Anayasası
dayattı. Meclis’te görüşmeler çöktü bu nedenle. Sonra, Partili Cumhurbaşkanı
olsun dedi.. Bu durumda hem Parti Başkanlığını hem Başbakanı ve hükümeti
kontrol edebilecekti Çankaya’dan. O da olmadı.
***
Tamam Cumuhurbaşkanı
olayım, derse, 5 yıl boyunca, salt oradaki yetkilerle yetinebilir mi? RTE’nin
herşeyi denetleme isteği buna engel..
Peki,
Çankaya’ya çıksa, Başbakanlığı ve partiyi, eskisi gibi güdemez mi?
Bence hayır!
Yetki ve sorumluluk kimdeyse, yetkiyi kendi kullanmak ister; bu görevin
doğasında var. Kimsekendisine “RTE’nin
emanetçisi” dedirtmez.. Bunu kendisine dedirtecek insanın Parti
Başkanlığına ve Başbakanığa gelmesi, bu görevlere oturması mümkün insanların
kişilikleri ve kariyerleri dikkate alındığında, zor, dahası imkansız gibi.
RTE’nin bunlar üzerinden müdahalesi, sadece bir dereceye kadar olur..
Peki Anayasa değişikliği bu saatten sonra olur
mu?
Olmaz.. 367’yi
BDP ile bile bulamaz. Değişikliği referanduma götürecek sayıyı buldu diyelim,
seçim takvimi zamanı uymaz, veya hemen yapması gerekir.. Seçim süreci, 10
Haziran’da başlıyor. 50 güne anayasa değişikliği ve referanumu sığdırması
gerek.
Gül ile “şimdi ben Çankaya’ya, sonra ben yine
Başbakanlığa” anlaşması olur mu?
Köprünün
altından çok su akar. Türkiye krizlere, şimdi hem siyasi hem ekonomik krizlere
gebe bir ülke.. Gül bu işi benim gibi
yürütemez düşüncesi de var!
RTE Çankaya’ya
çıkmak isterse, Gül’ün durumu ne olur?
Gül
milletvekili değil. Başbakanlığa gelemez. Ya hemen bir yerde erken seçim
yapılır, Gül aday gösterilir, veya gelecek seçimlere kadar bekler, o zaman
Başbakanlığa RTE yine de sözünü dinleyecek bir kişiyi öngörür.. Ama bunlar hep
tehlikeli işlerdir..
Yani ne demek
istiyorsun, diye sorarsanız.. Arınç
mesela RTE’den kurtulmak ister, Baybakanımıza
Çankaya yolu açıldı, diyerek onu oraya göndermeyi ve kurtulmayı arzu
ediyor! Cin adamdır. Bu bile başlı başına, RTE için, Çankaya’ya çıkmak, şimdilik parti ve hükümetten tasfiye anlamına
gelir!
Bu nedenle,
RTE’nin Çankaya’ya çıkma olasılığı azdır. Sadece tek bir neden fikrini
değiştirebilir: Sağlığı ve
yorgunluğu.. Orayı beş yıl güç toplama yeri olarak görürse..
Tabii, hem Çankaya’ya çıkarım hem de herşeyi
yönetirim düşüncesine bir katakulli çözüm varsa, bilemem..
***
Gül,
sıkıştırıyor, hadi karar ver, diyerek..
RTE için ise
Nisan ayı, strateji belirleme, Mayıs adaylıkları kesinleştirme ayı..
Hiç acelesi
yok, Gül’e bekle kardeşim, diyor.
2011 sonu- 2012
başlarında “Üç koltuk boşalıyor”
yazı dizime bakın. Orada yazılanların yüzde 95’i hala geçerli!
Şimdi
yaşadığımız siyasette geçerli olan tek kural var: Kendi yararını ençoklaştırma...
RTE “evet böylesi benim için en iyisidir”
dediği noktayı bulunca, kararını verecek ve uygulamaya koyacaktır.
---- 7 Nisan 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder