Mursi
devrilmeseydi Mısır’ı demokrasiye mi dönüştürecekti? Bir muhafazakar yazar bunu
iddia ediyor (*).
Müslüman Kardeşlere bu fırsat tanınmamış, askerler gelip
devirmişler ve İslamın demokrasiye dönüşümü de böylece engellenmiş. Mursi,
İMF’den borç almak zorunda kalacakmış, böylece sekülerleşecekmiş..
pratikleşecekmiş.. İslam ülkelerine jakoben laiklik dayatılıyormuş, oysa
sekülerleşerek zaman içinde demokrasiye varacaklarmış. Kahrolsun laiklik!
Şüphesiz ki,
eğer dünya tamamen karanlık bir çağa girmeyecekse, gelişim süreci böyle
gidecekse, Siyasal İslamın ve İslam toplumlarının dünyevileşmesini kaçınılmaz
görmek mümkün. Bu görüşe yakınım. Geçmişte Hristiyan toplumların
dünyevileşmesinin ve laikleşmesinin izlediği aynı yollardan, günümüz İslam
toplumları da geçmek zorunda değil. Bu saçma bir düşünce olur. Herşey,
yaşadığımız zamanın ve gelişmekte olan geleceğin koşullarında gerçekleşecektir..
Burada sorun, sekülerleşme/dünyevileşmenin çok uzun zaman diliminde, ağır ve sancılı
olmasıdır. Büyük kesintiler devreye girebilir, büyük geri dönüşler olabilir..
Yüzyıllık süreçler söz konusu olabilir.. Bu süreçte ise egemen İslami güçler,
kendilerinden olmayan dünyevi, azınlık, laik, veya iktidara yakın toplumsal
güçleri bastırabilir, ezebilir.. Onların gelişmelerini engelleyebilir ve
kurduğu büyük otorite ile, bu güçleri sürekli iktidar dışında tutabilir (Bknz
Mısır, Türkiye.)...
Ayrıca kadın özgürlüğü olmadan dünyevileşme olmaz! Hiç bir zaman! Müslüman Kardeşlerin programını müthiş dünyevi bulup da tek kusur olarak kadın özgürlüğünü görmek bir yanılgıdır! Programda kadın özgürlüğü yoksa, o program dünyevileşme açısından tamamen çöp demektir..
Dünyevileşmeyi
İMF’den borç alacaktı, pratikeşecekti ve
hızla sekülerleşecekti, askeri darbe İslamın demokratikleşmesini önlemiş oldu kolaycılığına indirgeyen bir bakışın, hayatta
karşılığı koskoca bir sıfırdır.
O zaman İMF gelsin bütün İslam ülkelerini yönetsin ve bir kaç yıl içinde dünyevileşelim, oradan da laikliğe sıçrarız belki!!!
***
Mursi’yi “Jakoben laikler” mi devirdi? Bunu iddia
etmek komik olur. Sisi mi laik? Mursi neden devrildi? Bu konuda onlarca yazı
yazıldı. Mursi’nin iktidar pratiğini eleştirmeden, olayı salt “askeri darbe”ye
indirgemek, toplumsal dinamizme ve sürece yabancı kalmaktır.
Toplumlar yaşayan ölüler değiller..
sürekli hareket ve gelişim halindeler. Günümüzde gelişme dinamizminin ivmesi
yükseldi. Özellikle ekonomik ve sosyal gelişmesini çağdaşlaşma doğrultusunda
tamamlayamamış bizim ve Mısır’daki gibi ülkelerde, toplumsal dinamizmin iktidarları bekleme süreci çok kısaldı..
Tahammül marşı azaldı!
Doğan Kuban’ın
dünyada tek uygarlığın geliştiği ve bunun dışında kalınamayacağı yazısını
anımsadım!
Bu dinamizmin
ana unsuru olan bugünkü gençlik (yani yarınki toplum), bizim bildiğimiz
dünün gençliği değil, belki de önemli ölçüde dünden bihaber, yarının
gençliğidir! O, yarının değerlerini,
daha bugünden yaşamak ve kurmak istemektedir. Bu değerlerin iktidarını
arzuluyorlar! Kullandıkları teknoloji, ışık hızıyla her an herşeyi heryerde
aniden ve eşzamanlı yaşıyor olmaları, bunu dayatıyor, zorunlu kılıyor, bu
bilinci yaratıyor..
Ne Erdoğan’ın
ne Mursi’nin, geçmişe, dinsel ideolojilerine ve bu ideolojilerini iktidar
gücüyle topluma dayatma politikalarına uzun süre tahammül edebilirler. Çünkü
iktidarlardaki bu “yabancılara” boyun eğerlerse, kendilerini ve geleceklerini
de yok edeceklerdir.
Bu nedenle, “seçildi,
daha dört yılı varken izin verilmedi devrildi” gibi gerekçeler ileri
sürmek, “dünkü toplumlar”da kalmıştır ve geçerliliğini yitirmektedir.
***
Mursi ne yaptı?
Bunun için çok yazı yayınlandı, ama Özlem
Yüzak’ın Mursi’nin Düşüşü’nü konu alan yazısı durumu özetliyor (www.cumhuriyet.com.tr/?hn=429256&kn=61&ka=4&kb=5&kc=61).
Mursi, toplumda bütün iktidar odaklarını denetimine almaya, demokratikleşmeyi
geliştireceğine baskılamaya yöneldi:
“Laik kesimlerini ciddi şekilde
ürküten uygulamalara geçildi, kadınların hakları tırpanlandı, azınlıkların
üzerindeki baskılar arttı. Mısır zaten toplumsal kutuplaşmanın yüksek olduğu
bir ülke idi. Devrim ile bir umut doğmuştu, ancak Mursi’nin politikaları ile bu
kutuplaşma daha da büyüdü. Ülkenin modern çoğulcu ve dışa dönük olmasını
isteyen laik ve iyi eğitimli Mısırlılar ile.. muhafazakâr ve dinci kesimler
arasındaki uçurum açıldı.. 24 yaş altı gençler arasında işsizlik oranı yüzde
40’lara ulaştı. 10 saate varan elektrik kesintileri, su ve gaz kıtlığı, uzun
benzin kuyrukları... Şiddet olayları, cinayetler 3 misli arttı.…”
Tahrir ve diğer
kentlerinde alanları dolduran 10 milyondan fazla Mısırlıyı görmeden, Mursi’yi “askeri
darbe”nin devirdiğini söylemek kolaycılıktır. Tahrir’deki milyonlar
Mursi’nin sarayına yürüseydi ve rejimine son verseydi, o zaman askeri darbeden
söz edilemeyecekti. Ama 10 milyonlar kestirmeden gittiler, Ordu aletini
alkışladılar. Durumu sadece analiz ediyorum! Ama Mursi kötü yaptı, ülkeyi
böldü, muhalefeti ötekileştirdi ve dışladı, ülkeyi çökertti..
Oysa tek yapacağı, muhalefeti de yanına alarak
Mısır’ı birlikte esenliğe çıkartmaya çalışmaktı! Bugünkü durumdan tamamen Mursi
ve politikaları sorumludur! Bir de Ankara’daki
akıldaneleri!
Menderes örneğinde de, ülkeyi bölüp parçalama ve muhalefeti ezme,
diktatörlük kurma noktasına getirmesine bakılmaz, “kahrolsun askeri müdahale”
denir.. Bu müdahale koşullarını kim ve neden yarattı, bu müdahaleden çok daha
önemlidir! İktidarın demokrasi ile rezil uygulamalarını, toplumdan
soyutlayamazsınız! İktidar ne halt yerse yesin, ama toplumdan kendisine karşı
bir müdahale gelmesin.. Ne yazık ki böyle statik toplumlar yok, etki-tepki
mekanizmaları, toplumun çeşitli dinamikleri devreye girer, kaçınılmaz olarak.
“Olmasaydı” gibi iyi niyetler, sadece hava cıvadır!
***
Atatürk, çok uygun koşullarda laik
devlet uygulamalarına geçerek, ülkeye çağdaşlaşmada, dünyevileşmede dev adımlar
attırdı.. Bu nedenle farklıyız! Bunun değerini bileceğimize, laikliği
genellikle kötülemek, sadece köktendincilik olur. AKP gibi siyasal İslamcı bir
partinin iktidara gelmesini, “topluma
laiklik dayatmasına karşı halkın tepkisi” olarak nitelendirilecek kadar,
cahil kimse yoktur umarım. Liberal muhafazakar partiler Türkiye’yi
çökertmeselerdi, AKP mi olacaktı?
Özetle, günümüz
toplum dinramiklerini okumayan, geçmişe takılı kalır.
(*) Taha Akyol, Seküler İslamcılık? www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24420218.asp
--1 Ağustos 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Açıkçası Taha Akyol'un yazısını baştan aşağı midem bulanarak okudum önce, sonra kendisinin de bir IMF yardımı bekler gibi danışmanlık payesi bekleyerek yazdığını görünce boşa ekşitmişim midemi dedim.
YanıtlaSilYazınız hem okkalı bir cevap niteliğinde hem de günceli yakalayan ve analiz eden, geçmişi de bugüne taşıyıp örneklendiren bir ders niteliğinde. Okurken ne yalan söyleyeyim Ergin Yıldızoğlu tadı aldım.
Ayrıca aklınıza gelen Doğan Kuban hocamızın yazısını bulursunız haber edin de okuyalım, mahrum kalmak üzer bizi.
Gelelim IMF yardımı iddiasına: IMF yardımı ama Türkiye'de siyasal islami güçlendirmek pahasına kurulu laik düzeni baltalamıştır. Şöyle ki, gelen geçen tüm laikliği yaşam biçimi olarak kabul eden, koruyup kollayan iktidarlar zamanında borç yükü artmış ve sizin de yazılarınızda bittiğiniz gibi çoğu kez ekonomik iflas seçim yenilgisini de beraberinde getirmiş, tabanda hazır bekleyen seçmen dışında kararsızlar ve ortanın solundaki seçmenlerin oyu yeni bir tercih AKP'ye yönelmiştir.
Uzun yazının kısası kaleminize sağlık.
Doğan beyin yazlarını her hafta Cumhuriyet Bİlim ve Teknoloji'de izlerseniz çok iyi olur. Bahsettiğim yazısı CBT sayı 1376 da yayımlandı. Geçen Cuma.. Yazı için eleştirilerinize ve değerlendirmelerinize teşekkür ederim..
YanıtlaSil