Silivri’de
Ergenekon kararlarının açıklanması beklenen duruşmaya halka katılım çağrısı
yaptıkları gerekçesiyle Türkiye Gerçlik
Birliği, Aydınlık ve Ulusal Kanal yöneticilerine baskınlar yapılması,
iktidarın anayasayı, yasayı çiğneyen yolda daha epey alacak yolları olduğunu
gösteriyor. Vali’nin yaptığı açıklama, ardından Bülent Arınç’ın bu kararların siyasi olarak arkasında durduklarını
belirtmesi, bir Vali işgüzarlığıyla karşı karşı olmadığımızı göstermekte.
Hükümet emir vermiş Vali uyguluyor.
Erdoğan ve
ekibinin geldikleri nokta şudur: Her türlü gösteri, yürüyüş, miting,
duruşmaları izlemeye gitmek, biri devirmeye teşebbüs olabilir.
Mehmet Ali Şahin,
iktidarın önemli figürlerinden, Gezi Parkı protestocularına karşı cezayı
biçmişti, biliyorsunuz: Hükümeti yıkmaya teşebbüsten müebbetlik..
İktidarın en
çok yediği haltlardan biridir bu: Kimlere ne için ne ceza verileceğini siyasal
olarak belirlemek ve savcı ile mahkemelere de yol göstermek... Bunları
açıklamaktan da duydukları bir kaygı yok, çünkü devlet de onlar mahkeme de
savcı da yargıç da.. her kurum onlar.. Arınç bunu dün ifade etti: Ülkeyi yönetiyoruz, tabii ki bu kararları
alacağız.
***
Bu anayasal suçlarının
hesabını gün gelecek bir savcı önlerine koyacaktır... Bundan şüphesi olan var
mı? Vali bey bence ileride kendisine karşı yöneltilecek suçlamalara karşı
sağlam bir belge düzenlemesi yapmalı.. İşte
şu emir verdi, belgesi bu.. Şu saatte hükümetten veya bakanlıktan gelen şu
içerikte talimat ve emirle, şu önlemleri aldık.. Sonra günah keçisi
olmasın.. Ama kendini kurtarır, çünkü iktidar erkek adam, açıkça verdikleri
bütün emirlerin arkasında duruyor ve bunu da kamuya deklare ediyorlar! Olay
siyasetin, anayasaya yasalara uygun icraat yapması beklenen, çeşitli unvanlarla
görev yapan yönetim ve icra
memurlarını, yasaları çiğnemeye, suça teşvik etmesidir. Ama yasal olmayan
emirleri uygulamak da suçtur.
Vali beyin
sözlerine ve gençleri gözaltına alma gerekçelerine bakılacak olursa, suçlama,
halkı isyan ve şiddete teşvik etmek.. Şüphesiz bunun ucu hükümeti yıkmaya
kalkışmaya kadar gider.
Her diktatör
heveslisinin en hassas olduğu konu, öncelikle iktidarına yönelik her türlü
protestoyu önlemektir. Bu konuda çok titizlenirler. Çünkü, işledikleri suçlara
karşı sürekli bir “yıkılma” kuşkusunu içlerinde taşırlar.. Yok yok, buna
gerçekten inanırlar.. Hastalık hastaları vardır; bunlar da birilerinin sürekli
olarak kendilerine komplo, suikast, darbe hazırlığı içinde buundukları
kaygısıyla yaşıyorlar. M. A. Şahin ve benzerlerinin, protestoların ardında
darbe rüyası görmelerini başka türlü izah edemeyiz.
Böyle bir
halisünasyon, insanı, iktidarı, yeni suçlar işlemeye zorlar.. Çünkü
iktidarlarına karşı gerçekten ciddi darbe tehlikesi olduğuna inanır ve bunu
bertaraf etmek için de ellerindeki bütün olanakları seferber ederler.. Giderek
daha büyük hukuksuzluk bataeğına saplanırlar..
***
Ergenekon nedir?
Dünyanın en büyük hukuksuz, delilsiz, mesnetsiz yargılamalarından biri.. Bir
siyasi dava! Hükümet sözcüsü Arınç şu an, mahkemenin kararını açıklamasını
engellemeye yöneldiler, diyor. Böyle bir şey mi oldu, olabilir mi.. İktidar
olarak yapacağınız tek şey vardır: Halkın, Silivri’de duruşmayı izleme isteğini
mümkün olduğunca yerine getirmek. Yasalar size bunu emrediyor! Fiziksel olarak
herkesin izleme olanağı bulunmaz, fiziki kapasite kadar duruşmayı izlemeye
girer insanlar. Geride kalanlar dışarıda kalır, onlara da insani muamele
yaparsınız, piknik mi yaparlar, bağırıp çağırlar mı, protesto mu yaparlar..
işte her neyse..
Ama, içeriye
tıktığınız ve ağır cezalar vermeye hazırlandığınız insanların yakınlarına
destekçilerine, vicdanların sesine uyanlara, siyasi destekçilerine fiilen
Silivri’yi yasaklamak ve bu amaçla askeri ve polisiye önlemlerin yasınıra
duruşmaya çağrı yapanları iki gün önceden gözaltına almak..
.. ancak keyfi,
yasaları çiğneyen bir iktidarın işi olabilir.
RTE ve iktidarı
pervasızca hukuku yasaları hiçe saymayı sürdürüyor. Mahkemelerin açıklığını
rafa kaldırıyor.. İnsanları tutukluyor.. Gençlere gözdağı veriyor..
Bunu neden
yapıyor? Normal bir iktidar olsa bu yola (veya yolsuzluğa) yeltenir mi?
Meşruiyetini
sürekli olarak yitiririr mi?
Uluslararası
kamuoyunun diktatörlük, otoriterlik, baskıcılık, anayasal ve yasaları çiğneme
suçlamalarına karşı tüyleri diken diken olmaz mı, kaygı duymaz mı, kendisine
dönüp bakmaz mı?
Yapmaz, bakmaz,
etmez, olmaz..
Çünkü normal
bir iktidar ve sahipleri ile karşı karşı değiliz.
--4 Ağustos 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder