Son
bir yılda, özellikle de Gezi Protestolarına karşı iktidarın cani şiddeti ve
sonrası, RTE ve iktidarı görülmemiş biçimde eleştirildi, alaya alındı,
diktatörlükle suçlandı.. Öyle ki,
bu eleştirilere bakıldığında, henüz bir iki yıl öncesine kadar yağlayıp
balladıkları Erdoğan ve iktidarına karşı, aşırı
dozda eleştiri yağmuru bile denebilir..
Hayır yanlış
anlamayın, eleştirilerin içeriği ve dozu aslında çoktaan olması gerektiği
gibiydi; aşırı doz derken, kısa sürede bir uçtan diğer uca savrulmayı
kastettim! Bunu, RTE ve iktidarına karşı siyasi bir karşı duruşa geçtiğinin
işareti olarak görmek gerekir.
Şimdi bazı
başlıklara kısa kısa bakalım.
* Türkiye’deki Paranoyak
Politika Tarzı, iktidarın baskıcı yönünü gösterdi. Erdoğan'a destekçileri
sırtlarını çevirdiler, Türklerin en son istediği, bir Vladimir Putin’e
sahip olmaktır... Türkiye yıllardan bu yana cami ve devleti birbirinden
ayırabilen bir Müslüman ülke örneğiydi. Erdoğan, döneminde hem din hem de
moderniteye düşman olmayan İslamcı bir demokrasi örneği haline gelebilirdi.
Ergenekon mahkeme kararları ile Ortadoğu’dakine üzücü şekilde benzer bir tablo
ortaya çıkıyor: Kaderi, güçlü tek bir adamın anlık kararlarına göre çizilen bir
ülke.” (The Wall Street Journal)
* Siyasal İslam
demokrasi meşruiyetini kaybetti
* Erdoğan:
Otokrat lider.. Türkiye’de demokrasi eksikliği, sorunları depoya atıyor..
İnsanların demokrasi umudu giderek çok hızla azalıyor.. (Guardian)
* Erdoğan’ın
Türkiye’deki protestolara tavrı, Putin’le benzerlik taşıyor
*
Erdoğan’ın gözden düşüşü Şekspir vari trajedi gibi
* Avrupa
Erdoğan’ı mahkum edebilir. AB Türkiye’den bir demokrasi mucizesi
beklemiyor.. Türkiye’nin Avrupa adaylığı zora giriyor. Avrupa Konseyi: Türk
polisi aşırı şiddet kulllandı.
* Ergenekon davası adalet mi intikam mı? Türk
demokrasisi için ileriye doğru atılmış, geri dönülmez bir adım olacaktı. Ancak
beş yıl süren ve aralarında ordu mensupları ve onların işbirlikçisi olduğu
iddia edilen 275 sanığın darbe komplosu kurmakla suçlandıkları Ergenekon
davasında 5 Ağustos'ta verilen ağır cezalar, pek çok kişinin, aksi yöne
gidildiği inancını pekiştirdi (The Economist)
* Muhalefetin baskılanması, Türkiye’yi geriye götürdü. Erdoğan’ın hükümet
aleyhtarı gösterilere şiddetli tepkisi, Türk Başbakanının muhalefete karşı
alerjisini kanıtladı. Daha da kötüsü, bu tutum Türkiye'nin siyasi ve ekonomik
geleceği için önemli sonuçlar doğurur.. Erdoğan daha önceleri de kendisine
karşı çıkmaya cüret gösterenleri cezalandırıcı tutuma girmişti. .. Bu eylemler
Türkiye’nin hukuk devleti içeriğine büyük zarar verir.. (F.Times)
* Uluslararası
tanınmış kişiler The Times’a verdikleri ilanda, Endoğan’ı Nazi yöntemi ile
propaganda yapmakla suçladı. Erdoğan kızgın (Die Welt)
***
Ergenekon
davalarında verilen ağır cezalara karşı ABD ve AB’den yapılan açıklamalar bile,
Erdoğan ve hükümetinin arkasındaki dış desteğin nasıl yokolduğunu
açıklamaktadır:
*ABD
Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie
Harf: "İstanbul'daki özel
mahkeme tarafından açıklanan karar ve cezaların sertliğiyle ilgili medya
haberlerini takip ediyoruz.. Çok sayıda Türk vatandaşı, dava sürecinin uzunluğu
ve şeffaflık eksikliği ile mahkeme kararı ve cezaların verilme şekli bağlamında
ciddi kaygılar dile getiriyor"..
Beraber
çıktıkları yol, ayrıma geldi, RTE başka yola, ABD başka yola saptı!
Peki
Avrupa Birliği Komisyonu ne diyor, kısaca:
"Ergenekon Davası dahil, tüm
gelişmeleri yakından izliyoruz. Aday ülke olarak Türkiye'de yargı sürecinin
işleyişinin Avrupa standartlarına uygun olup olmadığı konusuna
odaklanmaktayız…Adil, bağımsız ve hesap verebilir yargı sistemi, olgun ve
işleyen bir demokrasinin temel dayanağıdır”…
***
Bu eleştiriler,
arkasında ABD ve AB siyasi iktidarların “yorum ve değerlendirmeleri” olmasaydı,
bu denli doğrudan, adını koyarak, hedef alarak olmazdı.. Amerikan ve Avrupa
basını, hükmetlerinin de izenimlerini alarak duyarlılıklarını yansıtmaktalar..
Buradan çıkartılacak tek sonuç, ABD ve AB’nin, belki AKP’yi değil ama RTE’yi
çoktan gözden çıkarttıklarıdır.
Bir meslektaşım şöyle dedi:
ABD Kongresında bir çok milletvekili ile görüşüyoruz; istisnasız hepsi,
Cumhuriyetçi olsun Demokrat olsun, Erdoğan ve Davutoğlu’ndan, haaa onlar mı eleştirel bir beden dili
ve yüz ifadesiyle ve sözel olarak burun kıvırarak bahsediyorlardı!...
Daha ne
diyeyim, daha ne desinler!
-- 19 Ağustos 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder