Hürriyet
iyi, ahlaki bir gazetecilik tavrı sergiledi. Ben buna derin vicdan derim;
ulusun, insanlığın, gazeteciliğin, biraz da adaletin vicdanı.. Mustafa ve Tuncay’ın,
Ergenekon davasının nasıl hukuki ve dellilere dayalı bir dava olmadığını madde
madde, kısa ve öz anlatan mektubunu yayınladılar. Ergenekon davası üzerine
iddianameye ve daha öncesinden uçuşturulan sahte enformasyona dayalı (sanıklar
aleyhine) tüm yayınların yanında, şüphesiz, bu haber yaya kalır.
Ama yine de,
Ergenekon davasında zaten baştan beri duyarlı diğer gazeteleri bir kenara
bırakırsak, Hürriyet’i alkışlarım! Bu vicdanlı tutumu, Balyoz davasında da
sergilemişti.. Burada önemli olan, her
iki davanın da inandırıcılığını sıfırlamasıdır.. Her iki davada da, delillerin hepsi çürütülmüştür,
savcıların ve mahkemenin ellerinde kalan ise, asla suç olmayan bazı siyasi
metinler, normal ikili görüşmeler, otel salonlarında açık toplantılardır..
Soruşturmayı
başlatan “Ümraniye bombaları” mı? Sanık avukatları, özellikle Zeynep Küçük, bu bombaların hikayesinin
bütünüyle izini sürerek, paramparça etti.. Neden Küçük’ün savunmasını merak
edip okumazsınız? Bir polisiye filim gibidir! Sanık avukatlarının hepsi, tüm
iddiaların asılsızlığını çok başarılı savunmalarıyla gösterdi.
2003’teki
Ayışığı vb gibi üst düzey komutanlar arasında konuşulduğu ileri sürülen “darbe
planları” mı? Hep yazdım. Darbe planı vardıysa, savcılar doğrudan bu
söylentileri ve çevresindeki komutanları konu alan bir iddianame
hazırlayabilirlerdi. Ama bunu yapmadılar. Oradan
bir şey çıkmaz, mı dediler!
Danıştay
suikasti ve cinayeti, bitmiy bir davanın, gayet ilgisiz bir şekilde, “işte
eylemleri de var” demek için davaya iliştirilmiş bir uydurukluktur. Bunun da
hikayesi yazıldı. Osman Yıldırım denen adam, Ergenekon’da “gizli tanık”
yapılarak, Danıştay davasında verdiği ifade, sözde bir başkasına –yani
kendisine- doğrulatma yoluna gidildi.
“Savcılar bir kişiden iki kişi yarattılar.” Sözde iki kişinin, aslında
tek kişi olduğu ortaya çıktı. Bu savcıların yatacak yeri yok!
Bulunan
cephaneler falan, hepsi davanın mizansenleridir. Tıpkı, Balyoz davasının tek
mizanseni olan sahte Dbaloyz Planı CD’si gibi. Yani ünlü 11 Nolu CD..
Uluslararası bilirkişiler dahil, onlarca inceleme CD’lerin 2003 yılında
üretilmediğini, 2009 yılında tamamlandığını dolayısıyla bütün senaryoların
sahte olduğunu açıkladı..
Ergenekon Terör
Örgütü adıyla imal edilen savcı iddiasının ne başkanı var ne tüzüğü ne üyeleri
ne faaliyeti ne başka bir şeyi..
Burada
sanıklara karşı yapılan usulsüzlüklerden, hukuksuzluklardan falan
bahsetmeyeceğiz..
Çünkü bu dava
aslı astarı olmayan senaryolar üzerinde inşa edilen, muhalefeti derdest etmeye
yönelik, bir intikam davasıdır.. Siyasi davalarda hukuki deliller yoktur,
aranmaz, buna ihtiyaçları da yoktur davayı açanların..
Ama sanık v
eavukatlar büyük bir hukuk savunması yaparak, davayı inceleyeceklere, sağlam
kanıtlar sundular. En sonunda yakın tarihe bile kalmadan bugün bu davanın
içyüzü ortaya çıkartıldı.. sakıl gizil hiç bir şey kalmadı!
***
Mesele, “davada bazı hukuksuzluklar yapıldı, hukuk
ihlalleri nedeniyle mağduriyetler yaşandı, ama keşke bunlar olmasaydı da,
Egenekon davasının üzerine gölge düşmeseydi..” ortayolculuğu değildir. Bu
davayı inceleyemeyen, ileri sürülen savcı ididalarının doğru, hukuki, gerçek
olup olmadığını inceleme zahmetinde bulunmayanların kendilerine buldukuları bir
ortayoldur.. ne şiş yapsın ne kebab..
“Ergenekon doğru, ama bir sürü haksızlıklar
ve hukuksuzluklar yapıldı”, çok sıradan bir davadan kaçma, davanın aslı
astarını görmeme bahanesidir.. Bazı gazeteci yazarlara bakıyorum, dava için yalanlar çöktü derse Ergenekoncu olarak yaftalanmak korkusu içinde,
kendilerine böyle bir kaçak yol inşa
ediyorlar..
Oysa bir
avukattan hukukçudan bilgi alabilirler... ileri sürütlen ididaları savunmalarla
karşılaştırabilirler.. Bizim tek seçeneğimiz vardır: gerçeği, sadece gerçeği
görmeye çalışmak.. Ve Gerçeği savunmak..
***
Bugün bu dava
hakkında mahkeme kararları açıklanabilir.. Veya izleyen günlerde..
Sürpriz
bekliyor muyum.. Musbtafa Balbay “yüzde 10-20 sürpriz olabilir” düşüncesinde..
Her zaman bir marj bırakmak gerekir.. Ama Balyoz örneği ortadayken, doğrusu bu
davada sürpriz beklemek, benim için yüzde bir bile değildir.
Sanki Ergenekon
Terör Örgütü varmış bu örgüt devleti ele geçirmeye, hükümeti yıkmkaya yönelik
faaliyetler bulunmuy gibi, ağır cezalar verecekler, bu olasılık en büyük.
Tahliye
olabilir mi, olabilir.. Kimler nasıl bilemem.
Ama bu hukuk
için kara bir lekedir. Asla hukuk yoluyla temizlenemeyecek bir leke..
Bu davayı
tezgahlayanların tarafsız bir mahkeme önüne çıkartılmasıyla, hukuk ve adalet
yerini bulur..
-- 5 Ağustos 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder