Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

16 Temmuz 2022 Cumartesi

Ülke yönetimi nitelikli kadroların elinde olmazsa…

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Ülke yönetimi nitelikli kadroların elinde olmazsa…

03 Temmuz 2022 Pazar


Almanya’nın nitelikli beyin güçlerine ihtiyacı dağları aşıyor. Durmadan dünyanın çeşitli ülkelerinden nitelikli insan almasına rağmen.. Berlin yeni şirketlerin üssü... Katma değeri yüksek hizmet ve ürün üreten şirketler Berlin’e yığılıyor. Türkiye’den beyin göçü önemli sayılara ulaştı. İstanbul’da birbirini tanıyan bilgisayar ve elektronik mühendisleri büyük bir küme oluşturdular. Ülkede kalanlar da onların aracılığıyla göçüyor. Eskiden “kol emekçileri” yüzbinlerce göç ediyordu. Şimdi ise yetişkin beyin emekçileri yeni “Alamanyalılar...”

Alman Ekonomi Enstitüsü’ne göre kalifiye iş gücü açığı 11.2 milyon. 2030’a kadar kalifiye iş güçlerinde 4 milyon azalma olacak. Onların telafi edilmesi gerek. Kimlerle? Tabii ki biz yetiştireceğiz, milyarlarca dolar harcayacağız, Alman ekonomisini (Kanada, Hollanda, Belçika, ABD vb.) dünya çapında üretici kılmaları ve rekabet koşullarını artırmaları için, dünyaya salacağız.

EN BÜYÜK ZENGİNLİK NİTELİKSİZLİK Mİ?

Yüzyıllardır bilinen bir gerçek var: Bir ülkenin en büyük hazinesi doğal zenginlikleri değil, insan kaynaklarıdır. Bu bakımdan eğitim ile insan kaynaklarının zenginliği arasında birebir ilişki var. Her ülke nüfusunun ortalama yüzde 2’si ileri zeki-üstün zeki insanlardan oluşur. Bunlar ülkeyi ekonomi, sanat, edebiyat, bilim, teknoloji konularında kanatlandırırlar..

Ülke yönetimlerinin işe yararlığı - yaramazlığı, ülkeye hizmeti veya kötülüğü, bu yüzde 2’lik insan kaynağının tamamını hatta fazlasıyla ülkeye kazandırıp kazandırmadığı ile ölçülmelidir.

Almanya’da nitelikli iş gücünde büyük açık varsa, ülke yönetiminin işe yararlılığı çok iyi işliyor demektir. Ülke kapasitesinin çok üzerinde bir ihtiyaç potansiyeli ortaya çıkıyor, kendi yurttaşları yetmiyor, başka ülkelerin işe yararlılıkta yaya kalmış iktidarların politikalarından faydalanıyor, ortaya çıkartılabilmiş iyi nitelikli insanlarını devşiriyor.

Ayrıca şu da var: eğitim sisteminin kötülüğü, fırsat eşitsizliği-gelir dağılımındaki büyük dengesizlikler, ailelerin çok zor koşullarda yaşıyor olmaları, ülke nüfusunun bilimsel düşünme, sanat, kültür, nitelikli eğitimden eksi pay almaları gibi daha onlarca neden dolayısıyla, ileri-üstün zekâlı çocuklarımızı yeterince ortaya çıkartamıyoruz. Kayıp kuşaklar!

Bir iktidarın ülkeye yapabileceği en büyük kötülüklerden başta gelenidir diyebiliriz.

ÇOĞUNLUĞUN SEÇKİNLERİ

Kötü yönetim, nitelikleri az, ideolojik saplantılı, geleceğe değil geçmişe odaklı, kendi dışında herkesle hesaplaşma içinde ve iktidarda kalmaktan başka bir derdi olmayan bir siyasi iktidarın tek kavramla içeriğini belirler.

Evrensel değerleri ve kazanımları, özgürlükleri, hukuku, demokrasiyi bir kenarından sivil çizmeleri ile ezerken ülke içinde yüzde 2’nin ortaya çıkabilmiş değerleri için de ağır sömürü çarklarının yanı sıra cehennemi bir ülke iklimi yaratır.

Onlar da önlerine çıkan ilk fırsatta hadi eyvallah derler.  Aselsan, TAİ vb. gibi ileri teknolojik şirketlerden bile yüzlerce bilgili yetişkin elemanı dışarıya yolcu edersin. Sonra kalkar hiç utanmadan, ülkede beyin göçü bir uydurmadır dersin.

Tüm yaşadığımız derin çöküşler, ülkeye talip olan siyasilerin, ülke nüfusunun niteliksiz çoğunluğunun “seçkinleri” olmasının bir sonucu olmasın?!

Bu seçkinler kendilerine benzen “seçkinleri” tercih ede ede, ülkenin dört bir tarafını saran niteliksizlik halkasıyla korkunç bir niteliksizlik ağı örüyorlar.

***

Bu yazıyı yazarken tarım mı sanayi mi tartışmasının yanı sıra, Boğaziçi Üniversitesi’nde önemli tahribat yaratan şahsın yönetimi gözlerimin önüne gelmedi değil doğrusu..  

Herkesten çok özür dileyerek...

İktidara gelmeyi uman muhalefet, acaba bu durumdan nasıl bir ders çıkartacaktır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder