obursali@cumhuriyet.com.tr
Başka ülkelerin toplum, sanayi, ekonomi 4.0’larını kuruyoruz
Dünkü yazım üzerine, Aselsan’dan Hollanda’ya göç ettiğinden yakınıyordu Metin Bey, oğlu ve gelininin. Bütün bilgi birikimleri ve deneyimleriyle tabii ki.. Şinasi Bey, bir dostlarının, mühendis kızları ve damatlarının aldıkları teklifle Avrupa yoluna koyulduklarını öğreniyordu. Eşyalarını geçici olarak bir depoya kaldırmışlar. Mühendisler, doktorlar... Neredeyse artık binlerce, on binlerce ailemizde böyle “dünya vatandaşlığı”nı seçen çocuklarımız oldu.
Dünya vatandaşı olmak şüphesiz ki çok iyi ve önemli, kınanacak hiçbir yönü yok. Türkiye’ye özlem gidermeye, çok güzel tatiller yapmaya gelirler.
Göç, beyin göçü, dünyamızın zengin-yoksul, gelişmiş-gelişememiş ayrımlarının, akıllı-akılsız yönetim sistemlerinin, iyi ve kötü politik iktidarların, çağı yakalama-ıskalama umursamazlıklarının, geleceği inşa etme-geleceği yıkma anlayışlarının dışavurumları gibi bir şey.
Mesela neden bizim yetişmiş beyinler, diyelim ki Almanya’ya göç ediyor? Nedenini biliyoruz tabii ki, yetişkin insan gücü açıkları var.. Peki de bu ihtiyaç nereden kaynaklanıyor şimdi?
TEPEDEN TIRNAĞA YENİDEN İNŞA
Akılla bilimle yönetilen ülkelerin her zaman yetişkin iyi beyinlere ihtiyacı vardır. Onlar kapılarını her zaman açık tuttular. Mesela ABD’de üniversitelerin laboratuvarlarında bilim çok büyük ölçüde Türkiye, Çin, Hindistan, Kore vb. gibi ülkelerden gelen yüksek lisans ve doktora yapan yabancılar sayesinde yükseldi. Onlar arasında Nobel kazanan çok sayıda bilim insanı çıktı.
Peki şimdi ne oluyor? Yukarıdaki süreç devam ediyor.
Üzerine, bilimle uğraşmayacak, ama her türlü mühendislikte yetkin kişilerin göçü eklendi.
Nedeni, gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin ve hayatlarının tepeden tırnağa yeniden elektronik vb. olarak inşa ediliyor olması.
Dijital şirketler, on binlerce bu tip mühendisleri kapıyorlar. Ekonomi 4.0 veya sanayi 4.0 veya yapay zekâ, dijital dünya, Metaverse, dijital para vb. akla gelebilecek her şey, eskilerin yerini alıyor.
Düşünün Amazon şirketi 50 bin kişilik mühendislik, elektronik ve bilgisayar alanında uzman kadro açıyor, sadece Avrupa’dan 10 bin kişi alacağını açıklıyor.
Alman devleti, belirli eyaletlerde gelin, yatırım yapın diye kapıları açıyor.
REKABETTE BİZ YOKUZ!
Biz sadece şimdilik savunma-askeri alanda varız. Ama dünyada belirleyici olan “tüketim ekonomisi”nin bütününü kapsayacak, ülkeyi yarınlara hazırlayacak bir ulusal politika yok. Diyeceksiniz ki bak dijital oyun sektöründe milyarlık satışlar oldu.
Evet de hepsini satın aldılar! Biz bu alanlarda bile yap-satçıyız!!! Ülkemizde e-ticaret sitelerinin pek çoğu yutuldu. Uluslararası büyüyen yine e-ticaret şirketlerimiz var, ama ne olacakları belli değil. Türkiye’den yılda 4 milyarlık ileri teknoloji mal ve hizmetlerinin satıldığını yazmıştım. Bu bize benzer ülkelerle kıyaslandığında bile devede kulak.
Göç eden mühendislerimiz başka ülkelerin sanayi-ekonomi 4.0’larını kuruyorlar.
YÜZDE 90’IN OYU!
Haluk Taner: “Yüksek nitelikli yüzde 2 nüfusun ülkeler için önem ve gerekliliğini bir kez daha çok güzel vurgulamışsınız. Bu çemberi biraz daha genişletelim ve daha yaygın bir başka görüşle: Şirketleri, kurumları, ülkeleri... Sırtlayıp ileriye götürenler, toplam etkin çalışabilen kişi sayısının yüzde 10’udur diyelim. Oysa iktidarlar kalan yüzde 90’ın oyu ile kolayca el değiştirebiliyor. Üstelik bu kitleyi dini ve etnik gerekçelerle etkilemek çok daha kolay. Sadece güzel ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde çoğunluğa dayalı demokratik rejimlerin önündeki en büyük sorunun bu olduğunu düşünüyorum.
Yanıtım: Ne yazık ki demokrasi dedikleri böyle zırvalıklarla dolu.. keşke demokratik “akil adamlar meclisleri” ülkeleri yönetebilse..
***
“Sevgili Bursalı, ‘Ülke yönetimi nitelikli kadroların elinde olmazsa’ konulu yazınız Türkiye’nin en büyük derdini anlatıyor. Bamteli burada. Kendi eğitimimiz baş aşağı giderken eldeki mevcut nitelikli vatandaşlarımızı da elâleme hediye ediyoruz maalesef.” Selahattin Saraçoğlu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder