obursali@cumhuriyet.com.tr
Sanayide de büyük başarısızlık, bakmayın ihracat rekoruna
Pehlivan tefrikasına dönmeden şu tarım-sanayi meselesini bitirmek istiyorum, ama ülkenin en temel ve bugün neden çöktük meselesine muhalefetin derin kafa yorması gerektiğini düşündüğüm için, bugün bir yazı daha. Konu bu kez pohpohlanan sanayi ve ihracat..
Ne satıyoruz? Orta ve düşük teknoloji ağırlıklı, özellikle son iki yıldır ucuz emeğe dayalı mal ve hizmetler! Yüksek enflasyon, ucuz TL, bu çok bildik politika, üretim maliyetlerini düşük tutmak, çalışanların emeklerini çalarak işverene peşkeş çekmek, dışa sattıkları mal ve hizmetlerin dışta rekabet edebilirliğini artırmak için. İhracat rekorunun denklemi bu.
Türkiye’nin dünya sanayisi içindeki yerine bakalım: Türkiye imalat sanayisinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı (GSYH) 2020’de 19.1.
Bayram Ali Eşiyok’un Dünya Bankası veri tabanından aldığı bilgilere göre, Porto Riko yüzde 48.2 ile ilk sırada, İrlanda yüzde 34.5. Tayland, Güney Kore, Malezya, Özbekistan ve Endonezya gibi ülkelerde de imalat sanayi payları bizden yüksek. Dikkat edin, Türkiye’yi Fransa, Almanya İtalya ile kıyaslamıyoruz Hasan Bey’in yaptığı gibi!
YÜKSEK TEKNOLOJİNİN PAYI
Ayrıca şu da var: İmalat sanayisinde yarattığınız katma değerin yüzde kaçı yüksek teknoloji ile ilgilidir? Bu imalat sanayinizin karakteri konusunda bilgi veriyor. Bakın nasıl:
TÜİK’in verilerine göre, imalat sanayisinde yaratılan katma değerin sadece yüzde 6.2’si yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde yaratılıyor!
Yüzde 34.7’si ise düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerde..
Yine: İmalat sanayisinde üretimin sadece yüzde 3.6’sı yüksek teknoloji yoğunluklu ürünlerden oluşur iken yüzde 37.6’sı düşük teknoloji yoğunluklu ürünlerden oluşmakta.
DÜNYA İHRACATINDA DURUM KÖTÜ
Türkiye, 2020’de, dünya imalat sanayisinde yaratılan katma değerin sadece yüzde 1.02’sini üretiyor. Çin yüzde 28.5’ini, Kore yüzde 3’ünü üretmiş.
Türkiye’nin 2021’de dünya mal ithalatındaki payı yüzde 1.21. Dünya mal ihracatındaki payı ise yüzde 0.97.
İhracatımız patladı söylemine rağmen, dünya ihracatında yüzde 1 bile pay alamayan bir Türkiye var.
2019’da Türkiye’nin yüksek teknoloji yoğunluklu ürün ihracatı 4.3 milyar dolar. Dünya toplamı ise 2.9 trilyon dolar.
Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatındaki dünya payı ise binde 15.
Yüksek teknoloji ihracatının diğer bir başarım göstergesi, bilgi ve iletişim teknoloji ihracatının toplam mal ihracatı içerisindeki payıdır. 2020’de Türkiye’nin buradaki payı sadece yüzde 1 olmuş. Bu oran Singapur’da yüzde 33.7, Vietnam’da yüzde 38.8, Güney Kore’de yüzde 28.9; Çin’de yüzde 27.1, Malezya’da yüzde 34.8, Romanya’da yüzde 3.3, Meksika’da yüzde 15.4.
Bayram Ali Bey: Tek başına bu bulgu dahi Türkiye’nin sanayi ihracatında niteliksel bir dönüşüm sağlamadığını, neyi ucuza üretiyorsa (ücretleri bastırarak) onun üretime devam ettiğini ortaya koyuyor.
Sonuç: TR dünyada 2003’te kişi başına gelir sıralamasında 68. iken 2021’de 78. sıraya düşmüş. Büyümüş ancak halkı yoksullaşmış. Fakirleşen büyüme sürecine girmiş...
Ne dersiniz Hasan Bey? Bu durumun niteliksel kötü yönetimle ilgisi olabilir mi?
NOT: Sanayi Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile bir dönem Organize Sanayi yönetiminde çalışmış, Haldun Lütfullahoğlu diyor ki: “90’lı yıllarda hepimizin mutabık olduğu konu, organize sanayi bölgelerinin (OSB) verimsiz araziler üzerine kurulmasıdır. Bu şekilde Bilecik bir başarı hikâyesi yazmıştır, üç OSB ardı ardına kuruldu, şehir nüfusu on yılda 20 binden 70 bine çıktı. Bu OSB’ler tamamen kalker kayalık ve makilik alanda kuruldu. Hasan Büyükdede’nin demecini duyunca şaşırdım. Ülkemizde çok fazla verimsiz ve uygun toprak alanları var. Bu alanlarda azımsanmadan küçük de olsa kümelenmeler yapılabilir. Ayrıca sanayilerin hep batıya kayması ciddi bir açmazdır. Bu durum çok uzun erimli bir master planla önlenmeli. Gaziantep, Çorum, Kayseri ve demir çelik ihtisas alanı olmuş Osmaniye gibi yeni cazibe alanları oluşturulmalı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder