Suriye’nin
en büyük zenginliği ganimet olarak paylaşılırken..
Bugün 11 milyon Suriyeli dış ülkelerde, 4 milyon da ülke içinde mülteci.
Suriye’de insan kalmadı neredeyse. Türkiye’de 4 milyona yakın, statüleri
mülteci bile olmayan Suriyeli var. İktidar ve yandaşları, sürekli “Katil Esat” dersek, Suriye iç savaşına her türlü müdahale bize
meşruluk kazandırır politikasıyla, bu parçalanmada ve iç savaşta sorumluluk
sahibi.
Şimdi ise Suriyelilere yurttaşlık verilmesini “demokrat” kısvesiyle savunuyorlar.
Karşı çıkanlar da “faşist”… Tarih bir kez daha gösteriyor ki, bizim gibi
ülkelerde politikanın ve iktidarda olmanın çatlayacak ar damarı bile yok..
Ganimet paylaşımı
3,5 milyon Suriyeliyi vatandaş yapmanın bir çok çehresi var. Başta
geleni, iktidar yararına “yurttaş” kılığında andığa oy devşirmektir.
Ama konuya “ganimet” paylaşımı açısından bakalım: Bir ülkenin en değerli
varlığı nitelikli insan zenginliğidir. Suriye’de “bundan” ne kadar kalmıştır,
bilinmiyor. 11 milyon insan ülkelerine katkıda bulunamıyor. Ülkede kalanların
da bulunması şansı yok. Bir ülke işte böyle bitirilip köle yapılır.
Bir ülkenin en temel zenginliği “savaş ganimeti” olarak yağmalanıyor.
Bence, insan zenginliğinin talanı açısından, soykırımın belki de yeni ve
değişik bir tanımı ile karşı karşıyayız.
Avrupalıların şüphesiz yetişkin, becerikli genç insanlara ihtiyacı var.
Zaten Batıya doğru yollara düşenler arasından seçerek aldılar alıyorlar. Bilgisayar
uzmanı mı, doktor mu, mühendis mi… dil de biliyor mu, gel! Adım adım bir
“bütünleştirme” programıyla, kendi toplumsal düzenlerini sarsmadan işlerini
yürütüyorlar.
Ülkeyi Ortadoğulaştırma
Ama buna rağmen, bu yumuşak politikanın bile yarattığı siyasal sarsıntı
neredeyse iktidarları devirdi devirecek. Yurttaşlar arasında büyüyen hem refah
toplumunun sonuna geldiği korkusunu hem de terörün yarattığı büyük güvensizliği
kullanarak, siyasal fırtına estiriyorlar.
Ankara’yı yönetenler ancak nice sonra Batı’nın laflarını dillerine dolayarak
nitelikli Suriyelileri göndermeyiz, onlar
bize lazım, demeye başladılar. Gören de sanır ki, Ankara’da oturanlar, kendi
ülkelerindeki değerlere sahip çıkıyor, onlara kapıları açıyor, mutlu mesut
ortamlarda el üstünde tutuyorlar!
Oysa ülkeden kaçan kaçan!
Ankara’nın Suriyelileri yurttaş yapacağız politikasının toptancılığına
bakılacak olursa, “nitelik” diye bir dertlerinin ise hiç olmadığı görülüyor.
Konu 3,5 milyon Suriyeli! Üçte birinin okuma yazması bile yok ve nüfus artışı
aralarında yüzde 4’ün üzerinde!
Toplumsal dokuyu yabancılaştırma
3,5 milyonu yurttaş yapmaya kalkışmak, büyük bir sosyolojik yarılmadır,
ülkemizin, anlayış, kültür, düşünce olarak Ortadoğulaştırılmasıdır. Ülkemizdeki
kadın ve kızlara uygulanan baskının bir kaç kat artmasıdır.
Ülkemizde yeni ötekiler- ötekileştirmeler yaratma, gerilimler ekmedir.
Zaten kamplaşmış bir toplumsal yapıda, yeni kamplaşmalar oluşturmaktır.
Bu ve başka açılardan büyük bir güvenlik sorunudur.
Zaten ucuz olan düşük nitelikli iş gücü üzerinde, yeni bir ücret baskısı
oluşturmaktır.
Türkiye’de işgücü piyasası üzerinde nasıl
olur da emeği daha değersizleştirebiliriz, uygulamaları vardır. İktidarın
temel politikalarından biridir bu. Ekonominin ve ihracatın düşük ve orta
teknolojik yapısı nedeniyle, rekabet edebilmenin temel vurgularından biri,
üretim maliyetlerini düşük tutmaktır. Elektrik, vergi vb gibi maliyet
girdilerinin yüksekliği nedeniyle, emeği maliyetini baskılamak, en önemli
araçtır.
İktidarın buna şiddetle ihtiyacı vardır. Suriyeliler, daha şimdiden,
günü 20-30 liradan yüzbinlerin yerini almış gözüküyor.
Türkiye bir aşiret devleti gibi. Reisi “alınacak” diyor ve emir kulları
harekete geçiyor. Ortada kurumsal hiç bir karar ve yapı yok.
Milli Güvenlik Kurulu nerede? Devlet nerede? Üniversiteler nerede?
Tek Çare
Şüphesiz ki bu savaş misafirlerini insani koşullarda barındırmalıyız.
Ama onlara yapılacak en iyi yardım, ülkelerindeki savaşın bir an önce bitmesini
sağlamak ve ülkelerine dönüş yolunu açmaktır.
Ankara bir an önce Esat ile el sıkışmalı. Yıllardır yazıyoruz:
Suriye’nin birlik ve bütünlüğü bir an önce sağlanmalı.
Başbakan, Esat ile el sıkışmanın yolunu yapıyor.
Hadi!
14 Temmuz 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder