İyi
niyetin toptan çöküşü üzerine..
Basbar
bağırmayın, eğitimi zaten batırmak için varlar
AKP’nin ampulu çoktan yanmıştı, eğitim konusunde 14 yıldır ne yapmak istediklerine
ilişkin… Ama biz görmemezlikten geldik ve geliyoruz. Eğitimde ne kadar geri
olduğumuza ilişkin rakamları sıralıyoruz… Lise ve üniversite sınavlarında
matematikten sıfır çekenlerin kıyaslamalı listelerini vermekten bıkmıyoruz.
Ahh o PISA araştırmaları yok mu…
Üyesi olduğumuz OECD ülkeleri dahil 64 ülkeyi kapsayan, üç yılda bir
yapılan ve öğrencilerin başarım değerlendirmelerini gözler önüne seren PISA
araştırmalarından az mı tablolar kıyaslamalar yayınlıyoruz sayfalarımızda.. Bak
Kore’ye, Finlandiya’ya, Çin’e diye yazıp duruyoruz.
Ay!! Ne doğru şeyler!
Herkesin dilinde tüy bitti, eğitime yol göstericilik yapmaktan.. eğitim
konularını araştıran kurumlarımız iyi niyetle rapor üzerine rapor yayımlıyor.
Mesela Eğitim Reformu Girişimi (ERG) büyük bir iyi niyetle koşturup duruyor…
Hükümetle, bakanlıklarla işbirliği çareleri araştırıyor. Şüphesiz temaslar da
kuruyordur, ama ben, bakanlık ve bürokratlarla temaslarından “ay ne
kadar iyi şeyler söylüyorsunuz..” gülücüklü sözlerinden öte bir sonuç
aldıklarını sanmıyorum.
Bildiklerini okuyor. Bildikleri, şüphesiz ki niteliği artırıcı şeyler
değil, en iyi bildikleri neyse o: Acaba müfredata bu yıl ne kadar dini şeyler
sokarız.. Normal liseleri nasıl imam hatiplere dönüştürürüz...
Acaba üniversitelerde kaç yüz tane daha uyduruk ilahiyat bölümleri
açarız, ve buralara acaba nasıl binlerce genci daha sokarız.. Malum oralardan
mezun olanlar gözdeler.. Ve mezun olurlar, tv’lerde Şekspir özbeöz Türktü ve müslümandı diye şakırlar.. Namaz kılmayan hayvandır diye
böğürürler..
Bilmiyor mu eğitimin kaitesinin yerlerde sürüklendiğini.. Ve tüm bu
yazılıp çizilenlere bıyık altında gülüyorlar!
İnşaat mı eğitim mi
Herkese Bilim Teknoloji (HBT) dergisinin son sayısında (şaka maka 14. Sayı
piyasada!), Bayram Ali Eşiyok “Büyük Dilemma, Eğitim mi İnşaat mı?”
diye sormaz mı! Bu adam iflas olmayacak dedim okuyunca! Diyor ki “Teknoloji alanında yetkinleşmeden, inşaat ve
finans odaklı büyüme ile ekonomik kalkınrmayı sağlamak olası değil. Teknolojide
yetkinleşmek ise bilim-eğitim politikalarıyla yakından ilgili.”
Görüyorsunuz, ne kadar ciddi şeyler yazıyor. Üstelik iktidarın
politikalarını, yakın geleceğimizi ilgilendiren alanlarda değil, AVM (tüketim),
inşaat, konut, altyapı gibi üretken olmayan inşaat sektöründe yoğunlaştırdığını
yazıyor. Eşiyok, Milli Gelir içinde inşaatın ve eğitimin paylarını
karşılaştırmış.
İnşaatın payı yüzde 6’lere doğru hareketli.
Eğitimin payı yüzde 2’lerde durağanlaşmış.
Sabit yatırımlı sanayinin payı da durağanlaşmış.
Hay Allah!
Hey koşmasana!
HBT sayfalarını çeviriyorum, bak sen AB’ye! “Dünya
yeni bir devrimin eşiğinde: Avrupa Komisyonu, kuantum teknolojisinin
geliştirilmesi için 1 milyar dolarlık fon” ayırmış.. Çin, Pekin - Şanghay
arasında bir devrimin iletişim altyapısını kurmuş bile…
Türkiye ortalama 7.6 eğitim yılı ortalaması ile, bir kaç yumrukla
dağıtılan, gelecek için hiç bir projesi
olmayan İslam ülkelerin safına itilirken, dünya neden durup bize ayak uydurmuyor diyesi geliyor insanın:
Hey, koşmasana!
Ama anlıyoruz ki kapak konusu “Ağlamanın
silahı, siyaset ve seçmeni etkileme” konusuda yazısıyla, durumu özetliyor. Bir
bilimci diyor ki: Eğer siyasetçinin ağlamasını bizi etkilemeye yönelik olduğunu
farkedersek, silahı geri teper..”
Tabii, bunu sezecek büyük bir seçmen kitlesinin varolması koşuluyla!
Sizce var mı?
HBT sayfalarını karıştırıyorum, daha ne makaleler döşenir oradan Bilim
ve Siyaset köşesine..
Tabii, herşeye rağmen 438 bilimcimizin başarı sıralamasını görüyoruz
sayfalarda ve Nobel’e yakın yeni isimleri..
En iyisi siz, geleceği sayfalarında kurmayı sürdüren HBT’nin bizzat
sayfalarını karıştırın..
İyi tatiller…
7 Temmuz 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder