SAYFALAR

16 Temmuz 2016 Cumartesi

Suriyeli mülteciler bir ulusal ve toplumsal güvenlik sorunudur…

Suriye’nin en büyük zenginliği ganimet olarak paylaşılırken..

Bugün 11 milyon Suriyeli dış ülkelerde, 4 milyon da ülke içinde mülteci. Suriye’de insan kalmadı neredeyse. Türkiye’de 4 milyona yakın, statüleri mülteci bile olmayan Suriyeli var. İktidar ve yandaşları, sürekli “Katil Esat” dersek, Suriye iç savaşına her türlü müdahale bize meşruluk kazandırır politikasıyla, bu parçalanmada ve iç savaşta sorumluluk sahibi.
Şimdi ise Suriyelilere yurttaşlık verilmesini “demokrat” kısvesiyle savunuyorlar. Karşı çıkanlar da “faşist”… Tarih bir kez daha gösteriyor ki, bizim gibi ülkelerde politikanın ve iktidarda olmanın çatlayacak ar damarı bile yok..

Ganimet paylaşımı

3,5 milyon Suriyeliyi vatandaş yapmanın bir çok çehresi var. Başta geleni, iktidar yararına “yurttaş” kılığında andığa oy devşirmektir.
Ama konuya “ganimet” paylaşımı açısından bakalım: Bir ülkenin en değerli varlığı nitelikli insan zenginliğidir. Suriye’de “bundan” ne kadar kalmıştır, bilinmiyor. 11 milyon insan ülkelerine katkıda bulunamıyor. Ülkede kalanların da bulunması şansı yok. Bir ülke işte böyle bitirilip köle yapılır.
Bir ülkenin en temel zenginliği “savaş ganimeti” olarak yağmalanıyor. Bence, insan zenginliğinin talanı açısından, soykırımın belki de yeni ve değişik bir tanımı ile karşı karşıyayız.
Avrupalıların şüphesiz yetişkin, becerikli genç insanlara ihtiyacı var. Zaten Batıya doğru yollara düşenler arasından seçerek aldılar alıyorlar. Bilgisayar uzmanı mı, doktor mu, mühendis mi… dil de biliyor mu, gel! Adım adım bir “bütünleştirme” programıyla, kendi toplumsal düzenlerini sarsmadan işlerini yürütüyorlar.

Ülkeyi Ortadoğulaştırma

Ama buna rağmen, bu yumuşak politikanın bile yarattığı siyasal sarsıntı neredeyse iktidarları devirdi devirecek. Yurttaşlar arasında büyüyen hem refah toplumunun sonuna geldiği korkusunu hem de terörün yarattığı büyük güvensizliği kullanarak, siyasal fırtına estiriyorlar.
Ankara’yı yönetenler ancak nice sonra Batı’nın laflarını dillerine dolayarak nitelikli Suriyelileri göndermeyiz, onlar bize lazım, demeye başladılar. Gören de sanır ki, Ankara’da oturanlar, kendi ülkelerindeki değerlere sahip çıkıyor, onlara kapıları açıyor, mutlu mesut ortamlarda el üstünde tutuyorlar!
Oysa ülkeden kaçan kaçan!
Ankara’nın Suriyelileri yurttaş yapacağız politikasının toptancılığına bakılacak olursa, “nitelik” diye bir dertlerinin ise hiç olmadığı görülüyor. Konu 3,5 milyon Suriyeli! Üçte birinin okuma yazması bile yok ve nüfus artışı aralarında yüzde 4’ün üzerinde!

Toplumsal dokuyu yabancılaştırma

3,5 milyonu yurttaş yapmaya kalkışmak, büyük bir sosyolojik yarılmadır, ülkemizin, anlayış, kültür, düşünce olarak Ortadoğulaştırılmasıdır. Ülkemizdeki kadın ve kızlara uygulanan baskının bir kaç kat artmasıdır.
Ülkemizde yeni ötekiler- ötekileştirmeler yaratma, gerilimler ekmedir. Zaten kamplaşmış bir toplumsal yapıda, yeni kamplaşmalar oluşturmaktır.
Bu ve başka açılardan büyük bir güvenlik sorunudur.
Zaten ucuz olan düşük nitelikli iş gücü üzerinde, yeni bir ücret baskısı oluşturmaktır. 
Türkiye’de işgücü piyasası üzerinde nasıl olur da emeği daha değersizleştirebiliriz, uygulamaları vardır. İktidarın temel politikalarından biridir bu. Ekonominin ve ihracatın düşük ve orta teknolojik yapısı nedeniyle, rekabet edebilmenin temel vurgularından biri, üretim maliyetlerini düşük tutmaktır. Elektrik, vergi vb gibi maliyet girdilerinin yüksekliği nedeniyle, emeği maliyetini baskılamak, en önemli araçtır.
İktidarın buna şiddetle ihtiyacı vardır. Suriyeliler, daha şimdiden, günü 20-30 liradan yüzbinlerin yerini almış gözüküyor.
Türkiye bir aşiret devleti gibi. Reisi “alınacak” diyor ve emir kulları harekete geçiyor. Ortada kurumsal hiç bir karar ve yapı yok.
Milli Güvenlik Kurulu nerede? Devlet nerede? Üniversiteler nerede?
 
Tek Çare

Şüphesiz ki bu savaş misafirlerini insani koşullarda barındırmalıyız. Ama onlara yapılacak en iyi yardım, ülkelerindeki savaşın bir an önce bitmesini sağlamak ve ülkelerine dönüş yolunu açmaktır.
Ankara bir an önce Esat ile el sıkışmalı. Yıllardır yazıyoruz: Suriye’nin birlik ve bütünlüğü bir an önce sağlanmalı.
Başbakan, Esat ile el sıkışmanın yolunu yapıyor.

Hadi!
14 Temmuz 2016  Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder