Bugün 1 Mayıs, emekçinin dayanışma günü. Kutlu olsun.
Bayramı bir kez daha siyasal İslamcı bir zulüm altında kutlayacağız. Neden öyle
diyorum? Sadece, emekçinin Taksim’de kutlama isteği, şiddetle engellendiği için
değil. Evet 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanamaması, bir zulümdür. Çünkü ciddi bir
gerekçesi yoktur. Keyfidir. Salt paşa gönülleri öyle istediği için. Gezi Parkı
yenilgisinin intikamı. Yasaklamanın yasal ve anayasal hiç bir dayanağı yoktur..
Şüphesiz ki Anayasa ve yasaların keyfe keder uygulaması da
başka bir siyasal İslamcı zulümdür.
Boş
Laiklik tartışması
Millet sanıyor ki, laik lafının Anayasa’da kalmasıyla ülke
laik kalacaktır. Bugün laiklik rafta tozlanmıştır. İslami dinci Meclis
Başkanı’nın sinirine dokunan, bu kavramın tozlu da olsa rafta kalmasınadır. Onu
oradan alıp çöpe atma niyetini, diğerleri şimdilik aptalca buluyor. Eğer
tamamen kendiliğinden, Cumhurbaşkanı Vekili “pür şeriatçı” olarak, laikliği
kaldıralım Kuran’ı Allah’ı devletin yasası olarak anayasaya koyalım dediyse,
siyaset bilmediğindendir.
RTE neden kaldıralım ki, bir sorun mu var, bizler zaten laik
değiliz, her şeyi yapıyoruz, biçiminde konuştu. Tabii ki laik kesimden büyük
alkışlar! Cumhurbaşkanı ne yaptığını biliyor.
Kendisine hiç bir zararı dokunmayan, engel çıkarmayantersine
büyük bir koruma sağlayan ve alkış getiren bir kavramı, şimdi düşünüyorum da,
neden kaldırıp atsın? Atılacaksa, ya
zamanı gelir atılır, veya laf olsun diye orada hep durur. Biz de kalkıp deriz
ki, kardeşim laiklik anayasada var, görmüyor musun, daha ne istiyorsun!?
Laiklik
ile toplumsal mühendislik
Laiklik bir “genel
şapka”dır onlar için. Demokrasi treni gibi. O şapka altında her türlü toplumsal
mühendisliği yapma özgürlüğüne sahipsin. Kimse sana “şeriatçı” demez. Her türlü
zulmü uygularsın, toplumun yapısını dinci ideolojin doğrultusunda
değiştirirsin.
İslami cepheden kendini laik tarafa atmış ve bu tarafın
nimetlerinden bol bol yararlananlar, türban
yok-baskı yok, İslamcılık alabildiğine yürürlükteyken, hakimden doktora kadar,
türbanlıdan bakana kadar tümü “laik şapka” altında aynı zamanda her türlü
siyasal İslamcı icraatini sürdürürken, kardeşim nereden çıktı şu laikliği
anayasadan atmak, aman bu dini ceberrutluk olur... diye “tarafsız tarafsız” yazıp çiziyor.
İslami zulmü gören yok. Şeriatçı otoriter zulüm, Türkiye
koşullarına özgü, kurbağanın suda pişirilmesi gibi, adım adım iktidarın siyasal
gücüyle uygulamaya konduğunu görmüyor.
Gazeteciliği
kim bitirdi?
Toplum mühendisliği sadece “Kemalist laikçi zorbaların uygulaması” olarak kafasına kazınmıştır.
Bugün yaşanan, toplumsal mühendisliğin bugüne kadar
görülmemiş uygulamasıdır.
Lidere biad etmeyen kim varsa, kim eleştiriyorsa, devletin
tüm olanakları seferber edilerek bir boyun eğdirme politikası yürürlüktedir.
Kör müsünüz! Ülkede gazeteciliğin dibine kibrit suyu
ektiler.. Ne adına bu? Medyaya yıllardır uygulanmakta olan, ve şimdi gemi azıya
alan zulmün adı ne? Liberal veya muhafazakar demokrat zulüm mü, yoksa siyasal
İslami rejim kurmanın politikası gereği zulüm mü?
Alevilerin
defterini kim dürüyor?
14 yıldır Alevi paketleri palavraları altında, pratikte
Alevi işadamlarına mümkünse hiç bir ihale vermeme politikasının adı ne?
İktidarın kendi adamlarını koruma amaçlı sıradan politikası mı, yokta Sünni
zulmün Alevileri maddi olarak da
mülksüzleştirme ve giderek yok etme bilinçli politikası mı.. Devlete memur
alınırken Alevilere özel uygulamalar, Alevi köylülerine cami yaptırmalar, Sünni
diyanetçi reisin Aleviliği dini bir statüde görmeyişi..
Bütün bunlar hangi
ideolojik zulmün yansımaları, Faşizm? Muhafazakar demokrat? Siyasal İslami
ideolojinin zulmü? Seçenekleri işaretleyin.
Okulları
yok etme, ne adına?
İnsanların okullarını imam hatibe çevirme, mahallelerde neredeyse
normal okul bırakmama uygulaması, sizin kafanızda hangi zulmün tezahürüdür,
anlatır mısınız?
Türkiye, uydurma “laik şapka” altında, her geçen gün
derecesi yükseltilerek, tam bir Siyasal İslamcı zulmün cenderesinde yaşıyor.
Masal anlatın, biz “iyi şeyleri de yazıyoruz” diye fotoğrafın
tamını görmeyin, tarafsızlık cambazlığı yapın....
Bak, emekçiler Taksim’e çıkabiliyor mu?
1 Mayıs Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder