Savaşçı
bir dünyada yaşamanın ekonomik maliyeti nedir? Birileri bunu düzenli olarak
hesap ediyor ve yayınlıyor.
Barış ve Ekonomi Enstitüsü,
2011 raporunun sonuç değerlendirilmesinde, hem bazı noktalara dikkat çekiyor
hem de barışa uzaklığın dünyada maliyeti hesaplarını yapıyor.
Baskıda
olan yeni kitabım “AKP’nin 10 Yılı,
Uluslararası Göstergelerle Türkiye” içinde, bir bölüm olarak bulunuyor bu
konu! İktidarın “savaşçı dili”, konuyu köşeye taşıdı!
Sadece
2010’da şiddetin (silahlanmanın) küresel ekonomiye maliyeti 8,12 trilyon $
olmuş! İlk büyük krizde dünyada batan paralardan daha çok bir mikdar bu! Eğer
2010 yılında dünya tamamen barışçıl olsaydı, ek ekonomik aktivitelerin etki
derecesi yaklaşık olarak 8,12 trilyon dolar daha fazla olacaktı: Silahlanmada
yüzde 25’lik bir azalma, en azından 2 trilyon dolarlık bir barış payı/getirisi
olarak ekonomiye geri dönecekti.
Uzmanlar
diyor ki, 2 trilyon dolarla, İklim değişikliğinin etkileri giderilebilirdi;
Yunanistan, Portekiz ve Irlanda’nın kamu borçları yok edilirdi; dünyadaki büyük
felaketlerden sonra ortaya çıkan zararlar karşılanırdı..
Biraz
daha geniş zamandan bakarsak,
2006-2010
dönemi içinde, askerileşmenin, barıştan uzaklaşmanın toplam maliyeti 37,58
trilyon dolar!
Rapor,
yurttaşlar ve kendi hükümetleri arasında çatışmaların arttığını saptıyor.
Organize iç çatışmaların düzeyi, terörist eylemlerin potansiyeli ve toplumda
şiddetin artma potansiyeli yükselmiş. 33 ülkede şiddet içeren protesto vb
amaçlı gösterilerin arttığı, ayrıca şiddet içeren suçların ve her 100 bin
kişiye düşen polis ve güvenlik elemanı
sayısının bir çok ülkede arttığı saptanıyor. Türkiye herhalde bu konuda
rekor kırıyor!
***
Enstitü’nün
(Institute for Economics and Peace) bir de “Küresel Barış Göstergesi” bulunuyor.. Ülkelerin sıralaması, barışa
yakınlığı veya uzaklığı, en az 23 alt gösterge gözönüne alınarak, sayısal
veriyle derecelendiriliyor.. 1’e en yakınlık ülkeleri barışçı; 1’den uzaklaşma
derecesi ise ülkeleri barıştan uzaklaştırıyor.
Beşincisi
yayımlanan 2011 Küresel Barış Göstergesi’ndeki bulgular, huzursuz bir dünyada
yaşadığmızın canlı kanıtları. Pek çok ülkede şiddet, savaş, saldırı, terör,
suikast.. 33 ülkede şiddet eğilimli gösteriler, 23 ülkede terör saldırıları...
Bunların büyük çoğunluğu, kendi dilimize çevirirsek, tabii ki dünya
kapitalizmine ve diktatörlüklere karşı ezilenlerin başkaldırısı! Ama bu
başkaldırı, iktidarların “güvenlik önlemlerini” arttırıyor!
Türkiye Dünya Barış Göstergelerinde
127.sırada! Yani barışa, birinci sırada bulunan Irlanda’ya
127 ülke uzaktayız!
Türkiye’nin
Somali ile güncel ilişkisini biliyoruz. Yoksulluktan kırılan bir ülke, Başbakan
ve artistler şarkıcılar oraya akın ettiler! Türkiye’de Somali’ye yardım
kampanyaları sürüyor.
Ama
Türkiye ile Somali arasında, Dünya Barış Göstergesi’ne göre, başka bir yakın bağ daha var: İki ülke de “Kırmızı Liste Ülkeleri” arasında.. Tek farkımız, bu kırmızı listede
Somali’nin sonuncu, bizim ise 127.olmamız!
Kırmızı
Liste Ülkeleri: 124.Venezüella; 125.Guatemala; 126.Sri
Lanka;
127 Türkiye; 128 Cote
D’lvoire ve devamla Cezayir, Moritanya, Etyopya, Burundi, Myanmar, Gürcistan,
Hindistan, Filipinler, Lübnan, Yemen, Kolombia, Zimbabve, Çad, Nijerya, Libya,
Merkezi Afrika Cumhuriyeti, İsrail, Pakistan, Rusya Federasyonu, Kongo, Kore,
Kuzey, Afganistan, Sudan, Irak, Somali..
Liste
başına, başka kıstasları da gözönüne alarak (dünya egemenliği, askeri
potansiyel olarak saldırganlık gücü vb), ABD’yi koyardım! ABD listede
82.sırada. (Barışa en yakın ülkelerin ilk 10 sırası: Izlanda, Yeni Zelanda,
Japonya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Finlandiya, Kanada, Norveç,
Slovenya)
***
Türkiye’ye
Kırmızı Liste’ye sokan ve 127.sıraya yükselten sorunlar nedir? 23 alt
göstergede verilen notlar..Bu alt göstergeler arasında şunlar var:
İç-dış çatışmalar, yerinden edilen
insanların oranı, İnsan haklarının çiğneme düzeyi, Terörist eylemler
potansiyeli, 100 bin kişiye düşen katil sayısı, Şiddet olaylarının düzeyi,
Şiddet içeren gösterilerin düzeyi, 100 bin kişiye düşen tutuklu sayısı, 100 bin
kişiye düşen iç güvenlik ve polis sayısı, 100 bin kişiye düşen asker sayısı,
100 bin kişi başına ağır klasik silah dışsatımı, 100 bin kişi başına ağır
klasik silah dışalımı, Hafif silahlara kolay ulaşım, Askeri sofistike yetenek...
Baskıdaki kitabımdan alıyorum:
Bu verilerden görüyoruz ki ülke
askerileşiyor, dışta ve içte çatışmalar içinde, toplumun korunmasında ve
güvenliğinde ciddi sorunlar var. Asker ve polis gücümüz ve silahlanmamız fazla,
toplumda polisiye olaylar fazla, üstelik bu iktidar yeni silah yasasıyla
silahlanma yaşını 18’e indiriyor, toplumda silahlanmayı teşvik edici
davranıyor.. Hapishaneler dolup taşıyor.. İnsan haklarını çiğneyen siyasi
iktidar ve emrindeki güvenlik ve adalet mekanizması, ülkeyi demokratikleşme
yönünde değil anti demokratikleşme yönünde “ilerletiyor”.. Türkiye’de çatışmacı
siyasetin iktidarı, ülkede siyasi istikrarsızlığı teşvik ediyor..
Ayrıca, yeni değil, 2007’den beri Kırmızı
Liste’deyiz! Kötü puanımıız ise son iki yılda bir derece arttı!
Suriye’ye
karşı savaşçı politika’yı düşünüyorum da!..
-- 11 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder