19 Kasım 2019 Salı / Bilim ve
Siyaset - Cumhuriyet
Yen bir
konferans dizisi başlattık, “Merak,
Toplumda, öğrenimde bilimde”.. Merak üzerine her şey.. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin bu yeni konferans dizisinin
ilkini geçen Cumartesi günü Beşiktaş BAU’da gerçekleştirdik. Cem Say, Tanol Türkoğlu ve Tevfik Uyar,
Dijital dünya, sosyal medya merakı geliştiriyor mu öldürüyor mu, tartıştılar.
Konu çok boyutlu.
Konunun
açılışı üzerin yaptığım konuşmanın özetini dayanamadım sizlerle paylaşmaya
karar verdim. Şunu belirteyim: Her ayın ilk cumartesi devam ediyor ve ayrıca
HBT’de yayınlanıyor tümü.
***
Merak,
herhalde en çok vurgulanan kavramlardan biri.. Öğrenim – eğitim bilim konularında
ağzını açan herkesin dilinde. Çocukları merak ettirmek, çocukların merakını
geliştirmek.. Merak ettirecek bir eğitim modeli..
O kadar
konuşuyoruz ama ama değişen bir şey yok.. Eğitim öğrenimin kötü olduğunu
biliyoruz, milli eğitimin de merak konusunda karşı tarafta engelleyici bir güç
olduğunu da...
Kalıplaşmış
kafaların ve bakışların çokluğu.. bütün bunlar tamam, özgün ve özgür düşünmeyi
engelleyici bir toplum modeli içinde yaşıyoruz.
Tamam
da, gelin aykırı bir soru yöneltelim. Merak az mı toplumda? Merak nedir, kesin
bir tarifi mi var? Yoksa kör insanların fili tarifi gibi mi..
Merakı
bu kıstasın çıktılarına göre değerlendirip bir sonuç saptayabiliriz miyiz?
Mesela şöyle bir varsayım ileri sürsek: Meraklı insanların önemli bir eşik
değerine ulaştığı toplumlar daha mutlu daha yaratıcı daha üretici daha güzel
toplumlar olur. Daha çok düşünen.. paylaşan... dayanışan... bilimde sanatta
düşün hayatında daha zengin.
Merak
kavramına bu açıdan baktığımızda pek çok başka kavramla ilişkiye geçiyoruz. O
zaman merak eden toplumların ve kişilerin yolu açıktır bile diyebiliriz!
***
Merak,
şüphesiz var, merak etmeyenlerin olmadığı bir toplum düşünülemez.. Yoksa ölü,
durmadan herkesin güttüğü bir toplumdan bahsediyor oluruz ki bu mümkün değil. Ne
kadar var ve yaygın? Konu bu.
Çünkü
merak edenlerin çok olduğu bir toplumun çıktılarına bakacak olursak, bizdeki mutsuzluk, gerilik, cehalet,
umutsuzluk ve az üretkenliğin, merak azlığıyla ilişkisini kurarız. Şüphesiz
burada ülkeyi yöneten sistemin payı çok büyük diyebilirsiniz.
Bu
açıdan merakı tartışmak, toplumsal
ihtiyaçtır. Düşünen ve her alanda çok iyi üreten bir toplum için.
***
Merakla
ilgili konu çok boyutlu. Mesela bir sav ileri sürelim: Kentleşme ve geniş
toplumsal işbirliğinin herkese her şeyi hazır sunduğu toplumlarda yaygın meraka
gerek kalmaz... Çünkü her şey kendilerine hazır sunulur.. Doğru mu bu? Bizde
doğruysa, başka ülkelerde neden doğru değil?
***
Bir
soru daha, acaba ilkel toplum ve insanı
daha mı meraklıydı?
Diyorum
ki, merak aslında insanlarda içgüdü olarak vardır. Çünkü merak hayatta kalmanın
temel araçlarından biridir. Yiyecek içecek barınma üreme bebeklerin doğar
doğmaz meme emmesi gibi!
Bir
varoluş refleksidir merak aynı zamanda. Merak
yoksa ölüm vardır. Fakat merak ilkel beynimizin bir refleksi olmasının yanı
sıra, aynı zamanda entelektüel zihinsel beynimizin (korteks) de bir parçasıdır.
Çünkü hayatta kalmak için çözümler üretir. Peki, bu açıdan, tehlikelerle dolu
yaşamları olan ilk insanlar daha meraklı mıydı? Bu tehlikelerin üstünden gelmeleri,
ancak merak güdülerini güçlü bir savunma silah aracı olarak kullanmalarıyla
mümkün olabilmiştir. Kim bilir?
Bugünkü modern insan ve yaşamın merak
güdülerine bugün fazla ihtiyacı yoktur der miyiz? Güvenlik çemberi içindeler, yiyecek
vb her şey hazır sunuluyor. Örgütlü toplumsal yapı içindeler.
O halde
merakı toplumsal taban olarak yayma çabaları boştur. Gerçekten böyleyse ne
yapacağız? Merak toplumların azında varsa, bu merakı örgütlemek zorunda değil miyiz?
***
Bu
noktada “Örgütlenmiş Merak” kavramını öne sürelim.. Bizde
eksik olan bu mu? Ve bir sonuç çıkartalım mı: Merakı üst düzeye çıkartabilmiş, bu merakı kurumsallaştırabilmiş ve
örgütleyebilmiş ülkeler mutlu mesut yaratıcı, refaha kolay ulaşabilirler!
NOT: Bu Cuma HBT’de konferans özeti olacak. Ayrıca HBT piyasada olan sayı
için “farkındalık yaratalım, bu sayıyı bayilerde tüketelim, sıfır iade olsun”
kampanyası sürdürüyor. Bir bilim insanımız: “HBT’yi sadece kendinize değil,
çocuğunuza, arkadaşınıza, öğrencinize, hatta hiç tanımadığınız kişilere de
alın.. bilim de, dergi de, siz de dergiyi aldığınız kişi de buna değer..
gerçekten”..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder