12 Kasım Salı, 2019 / Bilim ve Siyaset –
Orhan Bursalı
İzmir’deki
bilim şenliğinde salonu dolduran kalabalığa bakıyorum, genç kadınlar çoğunlukta
gözüküyor. Bu yeni bir gözlemim değil. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’nde (İBG)
bulunan araştırma gruplarına liderlik yapanların yarısı kadın. Tabii merkez
böyle bir sınıflandırma ayrım yapmış değil. Elimdeki kaynaktan grup liderlerini
sayıyorum ve isimlerini ve laboratuvarlarını burada sayarak bir ayrımcılık
yapıyorum:
Güneş Özhan Baykan (Gelişimde ve Rejenerasyonda Sinyal iletimi Lab), Athanasia Pavlopolou (Hesaplamlı sistem
biyolojisi lab) Ezgi Karaca (Hesaplamalı sistem biyolojisi lab), Neşe
Atabey (Kanser biylojisi ve sinyal iletimi lab.), Serap Erkek (Kanser Epi- genetiği lab), Duygu
Sağ (Kanser İmmünolojisi Lab), Şermin Genç Nörodejenerasyon ve
Nöroproteksiyon La.), Hülya Ayar Kayalı (Biyofarmasötik
Teknoloji Biyoanalz Lab), Sibel Kalyoncu (Antikor Mühendisliği
Lab), Zeynep A. Koçer (İnfulenza Patojenitesi ve geçişkenliği Lab), Esra
Erdal (Kök Hücre ve Organoid Teknolojileri Lab).
Kaynakta
adı eksik yazılmış kadın bilimcimiz varsa, lütfen bildirsinler.
43 bin kız doktora öğrencisi
Kadın
bilimcilerde sayı artışı konusunda, YÖK’ün nitelikli “bilim insanı yetiştirme programına”
katılan 4250 YÖK bursiyerinin yüzde 65’inin kız - kadın - öğrenci olduğunu
yeniden anımsatayım. Ayrıca, üniversitelerde 97 bin doktora yapan öğrenci var, 43 bin 650’si kız öğrenci! Kadın akademisyen oranı Avrupa ortalamasının üzerin
çıktı.
YÖK Başkanı Saraç
diyordu ki: Araştırma görevlisi oranına
baktığımızda bugünkü rakamlar kadınlarda 23 bin 812, erkeklerde 23 bin
228’dir.. yükseköğretim kurumlarımızda, kadın istihdamında ülke olarak gayet
iyi bir durumdayız. 2018 Eurostat istatistikleri de bu başarıyı gösteriyor. Bir
diğer başarımız kadın araştırmacıların iş gücü piyasasına katılımında Avrupa
Birliği yüzde 33.4 seviyesinde iken, Türkiye için bu oran yüzde 37.3’tür..
Bu durumun fakatı, kadın akademisyen oranının üniversite ve
bilim kurumlarında yönetici kademelerine yaklaşmamış olması.
Fakat İBG’deki görünüm umut vadediyor.
Gayet saygın bir alanda kendilerini var etmek için çalışıyorlar.
Şimdi onlardan beklenen daha büyük başarılara da imza atmak.
Yürüyün kadın bilimciler..
Merck ile İBG anlaşması
Anlaşmadan sonra İBG
Müdürü Prof. Mehmet Öztürk ve Merck Türkiye Müdürü Şehram Zayer ile sohbet
sırasında..
Bu arada İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, başarılı bir
işbirliğine de imza attı. İlaç, bilim ve teknoloji şirketi MERCK, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın yüksek teknoloji altyapı ve üretimi için destek verdiği 4
merkezden biri olan İBG ile yaptığı anlaşma gereği, Merck, İBG’ye “Türkiye ve
dünya piyasasına yönelik biyoteknolojik ilaç geliştirme konusunda, alt yapı kurulması ve insan gücü
yetiştirilmesi” konularında yardım ve destek verecek.
İki kurum arasındaki anlaşma bilim şenliği çerçevesinde, İBG
Müdürü Prof. Mehmet Öztürk ile Merck
Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer
arasında imzalandı. Bu çerçevede Merck, biyoteknolojik yerli ilaç
geliştirilmesi için özel laboratuvar altyapı ve hücre teknolojileri sağlayacak,
ilaç yapımında bilgi paylaşımında bulunacak. Ayrıca “üretim aşamasında ürün kalitesini
belirleyen arındırma ve saflaştırma işlemine de destek verecek.”
Türkiye 2023 vizyonu çerçevesinde “sağlık alanında yenilikçi ve
ileri teknolojilere dayanan 23,3 milyar dolarlık bir değer yaratmayı”
hedefledi. Merck anlaşmayı bu çerçevede katkı olarak değerlendiriyor.
İBG’de geliştirilmekte olan 4 biyoeşdeğer kanser ilacının,
Türkiye’yi 1 milyar TL’lik ithalat yükünden kurtarmayı amaçladığını, Öztürk de
konuşmasında belirtti. Ve İzmirli girişimcileri de işbirliğine çağırdı.
Merck geçen Nisan ayında da Sabancı Üniversitesi’nde diğer bir
teknoloji merkezi olan SUNUM ile benzer bir işbirliğinde bulunmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder