6 Aralık 2018, Perşembe / Bilim ve
Siyaset, Cumhuriyet
Tembellik yapıyorsun demeyin, tersine
özveride bulunuyorum, size 16 Nisan 2009 tarihli bir yazım daha. Ergenekon
masalı üzerine.. Aşağıdaki tarihi yazımda satır başlarındaki bazı isimleri
(...) olarak geçiyorum. Anımsatmalıyım ki 2008’de 300 imzalı bir Ergenekon’a
tam destek “aydın bildirisi”
yayınlanmıştı. Tarihin kara listesi..
***
İktidar+yandaşları
ile Fetocular ve onların tetikçi ve temizlikçi olarak müthiş başarıyla
kullandıkları liberal kılıklılar için, savcıların hiç bir girişimi yanlış
değildir, attıkları her adım doğrudur; her dalga ve tutuklamalar haklıdır,
desteklenmelidir...
Yarın
örneğin Baykal’ın kapısına da dayanılabilir! Değil midir ki, Baykal
cumhuriyetçidir, Mustafa Kemal’e kadar dayanan “kirli ve utanç verici” tarihin
bugünkü sürdürücüsüdür, hatta ilk önce bu parti yok edilmelidir! (Güncel not:
Baykal’a kaset tuzağı, 1 yıl sonra)
Ergenekon
terörünün böylesine herkese bulaştırılmasına karşı çıkan gazeteler ve köşe
yazarları da içeri alınıp sorgulanabilir.
Çünkü
(muhalifler) yazdıkları yazılarla,
Ergenekon soruşturmasını engelleme çabasındalar, davayı sürdürenler üzerinde
anti demokratik baskı uyguluyor darbecilerin yargılanmalarını engellemek
istiyor...
Onlara
göre, bütün tutuklamalar, telefon dinlemeleri, evlerin, ofislerini talan
edilmesi, her şeye el konması, insanların hayatlarının kesintiye uğraması....
ama her şey doğaldır, normaldir, hukukidir...
Çünkü,
savcıların ve mahkemelerin kararlarıyla
yapılmaktadır her şey..
***
Bazıları
düşündü ki, bu zevatın “artık bu kadarı fazla” diyeceği bir sınır vardır.
Örneğin,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Türkan Saylan, böyle bir “sınır çizgisini”
temsil edebilir! (..) Yooo hayır!
(...) diyor ki Saylan için “saygınlık nedir, kime ve neye göre saygınlık...”
Adamda tık yok, tam tersine, Saylan ve ÇYDD’ni, yerle bir edilmesi gereken bir
baraj olarak görüyor; bir sevinç bir sevinç!
(... ) adındaki, artık Feto’nun gayri resmi mi yoksa resmi mi bilemeyeceğim
sözcüsü ve savunucusu olarak başroldeki adam, Feto’nun adı geçti mi hemen “bana söz hakkı doğdu” diye fırlıyor
yerinden...
Önceki
gece NTV’de, ÇYDD’nin yiğit ve onurlu kadınlarını içine alan 12. Dalganın
haksızlığına değinen sözlere karşı, mealen diyor ki, bunlara katılmıyorum, bütün bu propaganda Ergenekon davasını saptırmak,
durdurmak ve bitirmek için yapılıyor..! Ağzında da bir hukuki laf, geveleyip duruyor...
Baktım,
Başbuğ’un siyasi konularda düşüncelerini belirtmesine de karşı!
Eh
Fetocuların karşı olduğu her şeyi savunmak, giderek demokrasiyi ayakta
tutabilmenin ve Ergenekon Rejimi’ne
(patenti İlhan Selçuk’un!) karşı durmanın yolu oluyor artık!
Ordu’nun,
artık sivil hayata yönelen bu görülmemiş saldırı karşısında, bir “denge unsuru” olarak varlığını
korumasının ve görüşlerini her fırsatta açıklamasının, bugünkü koşullarda çok
önemli, büyük bir demokratik hakkı ve demokrasi için gerekli olduğu
anlaşılıyor!
(...),
Türkiye’nin 50 yıllık tarihi asimilosyon
tarihidir, bunu reddedecek tek ciddi bir sosyolog-bilim adamı olamaz,
derken, bir saat sonra ekranlara TÜBA üyesi Prof. Metin Heper çıkacak ve onu yalanlayacaktı! Cehalet, kendini hiç mi
hiç bilmemektir! Ayrıca, okumuşluk, hatta doktoralı olmak, dahası profesör unvanı
bile, bilime ve düşünceye ihanetin yeni adıdır!
(...)
Demokrasiyle,
temel haklarla, hukuki davranmakla -- yasaları uyarak, Ergenekon Rejimi ayakta
kalamaz... Tıpkı 12 Mart ve 12 Eylül darbecilerinin temel düsturları gibi: Demokrasi bu ülkeye boldur kardeşim..
---
NOT: Herkese Bilim Teknoloji dergisinin
Yapay Zeka konferansı BAU- Beşiktaş’ta bu Cumartesi 17.00. Tanol Türkoğlu ve Cem Say
ile bu kez Black Mirror bağlamında
geleceği tartışacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder