23 Aralık 2018, Pazar /
Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon
konuşmasında “Suriye’den geri
çekiliyoruz” açıklaması şaşkınlık yarattı.
Düne kadar, bu
köşede de yazılıp çiziler ve söylenen ABD’nin politikasının görünümü şöyleydi:
a)
Suriye’yi kesin
parçalamak ve bunun aracı olarak PKK-PYD güçlü yapılanması, dahası devletçiliği
yaratmaktı.
b)
ABD böylece hem
İsrail’e önemli destek ve Orta Doğu Arap ülkelerine karşı bir çıban başı
yaratacaktı. Böylece bir İslam coğrafyası düzenli ve sürekli bir savaş odağı
olarak kalacaktı. İslam coğrafyasının bu bölümü asla kalkınamayacak, etnik ve
mezhepler arası kışkırtılmalar içinde yaşayıp gidecekti.
c)
Dahası, burası
İran’a karşı gerektiğinde bir üs olarak kullanılabilecekti. 60-70 bin kişilik
ağır silahlandırılmış PKK ilişkili PYD ordusu gerektiğinde de İran’a karşı
hazırlanıyordu. Tabii bu ordunun öncelikli görevi, Suriye’nin kesin
parçalanmasına hizmet etmek ve Türkiye’ye karşı da güçlü bir tehdit olarak
kullanmaktı. Irak’a karşı da!
d)
Suudiler bu
amaçla da silahlandırılıyor, Suudi- İsrail – Mısır – Amerikan aksı, da tüm bu
politikanın güçlü bir dayanağı olarak inşa ediliyordu.
Bu
şimdi ne kadar sona erdi?
Kaybeden ABD
Şu
notu öncelikle düşelim: Bu politika, Obama ve 121. Yüzyılı Amerikan Yüzyılı
ilan eden Neocon –yeni muhafazakarların ve Pentagon’un politikasıydı.
Trump
ve adamları ise, tüccar- bir ş adamı olarak farklı bakıyordu. Çünkü pek çok şey
değişmişti dünyada, öncelikle Amerikan iş alanları dünyanın ucuz üretim
bölgelerine akmıştı.. Neocon politikası iflas ve gerileme üretmişti.
Rusya ABD
için küresel meydan okuyucu değildi, olsa olsa yerel - bölgesel bir güç
olabilirdi. Bu da, 70 yıldır savunmasını Amerika’nın sırtına yıkan öncelikle
Avrupa’nın derdi olabilirdi, nitekim Avrupa Ordusu kurmaya yöneliyordu.
Trump
şunu sorabilirdi: Bugüne kadar
Avrupa’nın savunması için kaç on trilyon dolar harcamıştı?
1980
sonrası küreselleşme politikasından esas kaybeden ABD olmuştu.
Esas
kazanan yükselen Çin’di.
Zaten Zbigniev Brzezinski, ABD’nin gücünü
Pasifik’e yığması gerektiğini açıklamış ve kabul gören yeni küresel stratejiyi
belirlemişti.
Trump da
benzer düşünüyor. Çin ile ticaret savaşının geri planında bu var.. Çin ile ABD
arasında şiddetle süren bir bilgi teknolojileri, bilim savaşı var ki, bunu
sonra yazacağım.
Trump ne yapmak istiyor?
Trump, seçilmeden önce ve seçildikten hemen sonra şunu
savunuyordu: Suriye’de işimiz ne, oradan çıkacağız... Trump, Rusya ile de düşmanlığı
savunmuyordu. Moskova’nın ABD seçimlerinde Trump’u destekleyen sosyal medya aktivistliği
ve Trump’ın ekibiyle Rusya arasındaki ilişkileri de unutmayın, bu ilişkiler
nedeniyle Trump ve adamlarının başları hukuki olarak dertte.
Peki neden bu politikasını 2 yıl boyunca hayata
geçiremedi? Pentagon ve Yeni Muhafazakarların gücü bunu engelledi diyebiliriz.
ABD’nin Orta Doğu petrollerine bağımlılığı sıfırdır.
Bu Avrupa’nın derdi olabilir. Trump Suriye’den geri çekilerek Avrupalıları da
sorunlarıyla baş başa bırakıyor. Yeni Muhafazakarların –İsrail ile birlikte
Orta Doğu politikalarının ortağı AB idi. Nitekim orada şimdi İngilizler,
Fransızlar ve biraz da Almanlar sırıtık kaldı. ABD’nin boşluğunu hiç
dolduramazlar.
İhtiyatlı olalım: Pentagon ne kadar direnecek
bilmiyoruz. Suriye’nin kuzeyindeki yapılanma ile ABD’nin ilişkisi ne olacak
bilmiyoruz.
Yarın:
Türkiye ne yapacak? ABD ile birliktelik mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder