Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

17 Kasım 2016 Perşembe

Çöken ekonomi: 6 yılda 70 bin dolar varlık erimesi

Tamam yeni anayasa, başkanlık sistemi tartışmaları ve bu konuda siyasi gelişmeler, hepsi önemli. Bunları tartışmaktan kaçamazsınız. Ama Türkiye’nin yaşadığı, çok önemli başka bir gerçek var: Çöken ekonomi! Ütülen millet!
Doların 3.30 TL’ye vurması, bu ülkenin hayatında yaşamadığı bir ekonomik çöküntüdür. Başka bir ülkede büyük sarsıntılar yaratır, fakat iktidar sanki böyle bir olay gündemde yok gibi davranıyor. Gezi Parkı direnişinde dolar başını minik kaldırınca, iktidar söylemediğini bırakmamıştı. Yok üst akıl, yok alt akıl... Şimdi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimi ülkede büyük bir ekonomik çöküntü yarattı, ama kılları kıpırdamıyor. Bakanlar, danışmanlar, tam tersine, bunlar geçici şeyler diye gaz veriyor!
Ekonomik çarkların dönmesi, uzun zamandır iki ithalat girdisine bağlı ülkede: 1) Hammadde, yarı mamul madde, orta ve ileri teknolojik araç- gereç ve makine vb ile, 2) yabancı sermaye.. Yabancı sabit sermaye yatırımları çok azaldı. Dolayısıyla istihdam yaratılamıyor. Doların 3.30’a tırmanışı ile tüm ithalat ile üretimi pahalandı.

Karamsarlık ve endişe tepede

İşadamları umutsuz. İzmir yolunda uçakta İstanbul’da danışmanlık yaptığı toplantıdan üniversitesine dönen bir iktisat bilimcisiyle sohbet ediyoruz. Diyor ki:
Gelen soruların hepsi ne olacağız endişesi taşıyor. Yıllardır hiç bu kadar karamsar ve derin endişeli bir toplantıda bulunmamıştım. Bırakın yeni yatırımı, veya genişlemeyi, var olanı nasıl koruruz endişesinin ötesinde, nasıl su üzerinde kalırız düşüncesindeler..
Bir yeminli mali müşavir: Piyasa karışık ve allak bullak. Özellikle de kayyım atanmış şirketlerle şu veya bu şekilde ilişki kurmaktan çekinenler tonla. Bu şirketlerin mesela sigortalı çeklerini kırdıran kırdırana. Trilyonlar dönüyor böyle...
İnşaat şirketlerinin gazetelere verdikleri ilanlar ve pahalı tanıtım broşürleri bombardımanı bize şunu anlatıyor: İşler kesat! Evleri satamama telaşı ve sektörde durgunluk belirtisi dışa vurdu. Kadıköy boş evlerle kaynıyor. Yeni inşaatların yüksek arsa maliyetleri nedeniyle, yeni konutlarını satacak müşteri bulmakta zorlanıyor şirketler.
İktidar hala bakın ne yüce inşaatlar yapıyoruz propagandasında. Kanal İstanbul reklamı, 17 milyara mal olacak Çanakkale köprü ve otoyol propagandasıyla tutunmaya çalışıyor. Bunların hepsinin ülkenin birincil ihtiyacı olmayan boş işler olduğunun farkında değiller. İnsanlar işlerini hızla kaybediyor. Bütçeler küçülüyor.

70 bin dolar varlık erimesi

Doların 3.30’a yükselmesinin nasıl bir yoksulluk ve varlık erimesi yarattığını bir tanıdık, hesap ederek gösterdi:
Büyükada’da 2010’da iyi konumda bir daireyi 325 bin liraya satın aldı bir aile. Kullandıkları 200 bin TL’lik banka kredisine ödedikleri 50 bin TL faizle birlikte, evin fiyatı toplamda 375 bin TL’ye geldi.
2010’da bu işlemler yapılırken doların fiyatı 1.50 TL idi. Yani 375 bin TL’nin dolar karşılığı 6 yıl önce 250 bin $’dı.
Evini bir aç aydır satmak istiyor. Verilen en yüksek fiyat 600 bin TL. Bunun dolar olarak karşılığı ise, sıkı durun: 180 bin $!
Yani 70 bin $ yoksullaşmış durumda. 6 yılda adım adım yaşanan değer kaybının somut ifadesi. Bu durumun salt bu eve- aileye özgü olduğunu düşünmeyin. Bazı çok özel bölgelerde şüphesiz bunun tersi durumlar ortaya çıktı. Ama genel ortalama olarak, doların bu yükselişi karşısında mal-mülklerde değer kaybını oturup hesap edin.
Sadece bu mu? Şirketlerin $ borçları 228 milyar idi Ağustosta. Şimdi 3.30 $ ile borçları TL cinsinden tepe yaptı. Bu adamlar Türkiye’de üretim yapıyor!

Muhalefet, ayağa kalksın!

2006’da bu iktidar paradan sıfırları attı. 10 yıl içinde paranın değeri ne kadar düştü? Şöyle resmi tüketici enflasyon yüzdelerini, sadece yıllara göre üst üste toplarsanız, yüzde 80’i bulursunuz. Neredeyse yüzde yüz, yani 100 liranız 50 TL’yi indi. Bu yoksulları daha çok vurmuştur. Maaşların ortalama en az bu kadar arttığını savunan?

Muhalefet, her bir ekonomi başlığı üzerine hemen her gün gündem yaratacak büyük basın toplantıları düzenlemelidir. Başkanlık alavere dalaveresine karşı yürütülecek en şiddetli muhalefet biçimi bu olmamalı mı?
17 Kasım 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder