Tamam yeni anayasa, başkanlık sistemi
tartışmaları ve bu konuda siyasi gelişmeler, hepsi önemli. Bunları tartışmaktan
kaçamazsınız. Ama Türkiye’nin yaşadığı, çok önemli başka bir gerçek var: Çöken
ekonomi! Ütülen millet!
Doların 3.30 TL’ye vurması, bu ülkenin
hayatında yaşamadığı bir ekonomik çöküntüdür. Başka bir ülkede büyük sarsıntılar
yaratır, fakat iktidar sanki böyle bir olay gündemde yok gibi davranıyor. Gezi
Parkı direnişinde dolar başını minik kaldırınca, iktidar söylemediğini
bırakmamıştı. Yok üst akıl, yok alt akıl... Şimdi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimi ülkede büyük bir
ekonomik çöküntü yarattı, ama kılları kıpırdamıyor. Bakanlar, danışmanlar, tam
tersine, bunlar geçici şeyler diye
gaz veriyor!
Ekonomik çarkların dönmesi, uzun zamandır
iki ithalat girdisine bağlı ülkede: 1) Hammadde, yarı mamul madde, orta ve ileri
teknolojik araç- gereç ve makine vb ile, 2)
yabancı sermaye.. Yabancı sabit sermaye yatırımları çok azaldı. Dolayısıyla
istihdam yaratılamıyor. Doların 3.30’a tırmanışı ile tüm ithalat ile üretimi
pahalandı.
Karamsarlık
ve endişe tepede
İşadamları umutsuz. İzmir yolunda uçakta
İstanbul’da danışmanlık yaptığı toplantıdan üniversitesine dönen bir iktisat
bilimcisiyle sohbet ediyoruz. Diyor ki:
Gelen
soruların hepsi ne olacağız endişesi taşıyor. Yıllardır hiç bu kadar karamsar
ve derin endişeli bir toplantıda bulunmamıştım. Bırakın yeni yatırımı, veya
genişlemeyi, var olanı nasıl koruruz endişesinin ötesinde, nasıl su üzerinde
kalırız düşüncesindeler..
Bir
yeminli mali müşavir: Piyasa
karışık ve allak bullak. Özellikle de kayyım atanmış şirketlerle şu veya bu
şekilde ilişki kurmaktan çekinenler tonla. Bu şirketlerin mesela sigortalı
çeklerini kırdıran kırdırana. Trilyonlar dönüyor böyle...
İnşaat şirketlerinin gazetelere
verdikleri ilanlar ve pahalı tanıtım broşürleri bombardımanı bize şunu
anlatıyor: İşler kesat! Evleri
satamama telaşı ve sektörde durgunluk belirtisi dışa vurdu. Kadıköy boş evlerle
kaynıyor. Yeni inşaatların yüksek arsa maliyetleri nedeniyle, yeni konutlarını satacak
müşteri bulmakta zorlanıyor şirketler.
İktidar hala bakın ne yüce inşaatlar
yapıyoruz propagandasında. Kanal İstanbul reklamı, 17 milyara mal
olacak Çanakkale köprü ve otoyol propagandasıyla tutunmaya çalışıyor. Bunların
hepsinin ülkenin birincil ihtiyacı olmayan boş işler olduğunun farkında
değiller. İnsanlar işlerini hızla kaybediyor. Bütçeler küçülüyor.
70
bin dolar varlık erimesi
Doların
3.30’a yükselmesinin nasıl bir yoksulluk ve varlık erimesi yarattığını bir tanıdık,
hesap ederek gösterdi:
Büyükada’da 2010’da iyi konumda bir
daireyi 325 bin liraya satın aldı bir aile. Kullandıkları 200 bin TL’lik banka
kredisine ödedikleri 50 bin TL faizle birlikte, evin fiyatı toplamda 375 bin
TL’ye geldi.
2010’da bu işlemler yapılırken doların
fiyatı 1.50 TL idi. Yani 375 bin TL’nin dolar karşılığı 6 yıl önce 250 bin $’dı.
Evini bir aç aydır satmak istiyor.
Verilen en yüksek fiyat 600 bin TL. Bunun dolar olarak karşılığı ise, sıkı
durun: 180 bin $!
Yani 70 bin $ yoksullaşmış durumda. 6 yılda adım adım yaşanan değer kaybının somut ifadesi. Bu durumun salt bu eve-
aileye özgü olduğunu düşünmeyin. Bazı çok özel bölgelerde şüphesiz bunun tersi
durumlar ortaya çıktı. Ama genel ortalama olarak, doların bu yükselişi
karşısında mal-mülklerde değer kaybını oturup hesap edin.
Sadece bu mu? Şirketlerin $ borçları 228
milyar idi Ağustosta. Şimdi 3.30 $ ile borçları TL cinsinden tepe yaptı. Bu
adamlar Türkiye’de üretim yapıyor!
Muhalefet,
ayağa kalksın!
2006’da bu iktidar paradan sıfırları
attı. 10 yıl içinde paranın değeri ne kadar düştü? Şöyle resmi tüketici
enflasyon yüzdelerini, sadece yıllara göre üst üste toplarsanız, yüzde 80’i
bulursunuz. Neredeyse yüzde yüz, yani 100 liranız 50 TL’yi indi. Bu yoksulları
daha çok vurmuştur. Maaşların ortalama en az bu kadar arttığını savunan?
Muhalefet, her bir
ekonomi başlığı üzerine hemen her gün gündem yaratacak büyük basın toplantıları
düzenlemelidir. Başkanlık alavere dalaveresine karşı yürütülecek en şiddetli muhalefet
biçimi bu olmamalı mı?
17 Kasım 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder