Cumhurbaşkanı başkanlık rejimini bu ülkeye kabul
ettirebilmek için propaganda ve
kampanyasını adım adın tırmandırıyor. Son olarak bir eşik daha atladı ve
ülkemizde otoriter bir rejimi yerleştirmek için oluşturulduğu açık olan yandaş
derneklerin Yeni Anayasa Platformu’nun
ilk toplantısında net açıkladı: Kuvvetler
Uyumu’da dayalı bir başkanlık rejimi..
Biz bunun böyle olduğu yazıp çizerken, bize nereden çıkartıyorsun Başkanlık
sisteminde de denetleme fren sistemi vardır diyenlerin yüzlerini görmek
isterdim.
Evet kuvvetler ayrılığını gözeten değil;
başkanlığı denetleyecek ve dengeleyecek bir başkanlık sistemi değil.. Tüm
kuvvetlerin, yani yasamanın ve yargının, varsa geride başka kuvvetlerin
hepsinin, başkanlığı, yani Recep Tayyip Erdoğan’la uyum içinde çalışacak, onun
emir ve talimatları çerçevesinde hareket edecek, kararlar alacak ve uygulayacak
bir otoriter rejim...
Bana göre böyle bir rejimin adı faşizm veya
faşizme çok yakındır, herşeyi tek adamın dudakları arasına verir. Örnekleri,
bazı Latin Amerika ülkeleri, bazı Türki Cumhuriyetleri ve geçmişte daha eskiye
giderseniz diktatörlükler, büyük otoriter rejimlerdir. Bunlar arasından Hitler
ve Mussoliniler çıkmıştır.
Cumhurbaşkanı’nın, başkanlık ve üniter devletin
bir arada bulunabileceğine örnek olarak Hitler Almanya’sını göstermesi, ne bir
dil sürçmesiydi ne de sıradan bir örnekti.
Farklılıklar
derinleşiyor
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında var olan ve
yazıp çizdiğimiz derin görüş farklılıkları, net olarak ortaya çıktı.
Biz, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın dile
getirdiği Başkanlık Sistemleri’nin birbiriyle ilgili olmadığını, aralarında
büyük farklılıklar olduğunu söyledik.
Davutoğlu, dengeleme ve denetleme sistemlerine
dayalı bir başkanlığa evet demektedir,
aslında asıl istediği ise (bugünkü) başbakanlığa dayalı parlamenter rejimdi.
RTE ve adamlarının parti içindeki gücü nedeniyle, Başkanlık Sistemine evet
demektedir. Fakat nasıl bir başkanlık sistemi olabileceğini de tarif ederek.
Şimdi Davutoğlu’nu izlemeye alın. “Kuvvetler
uyumu”nu öngören bir sisteme evet diyecek mi. Evet demesi, kendi ipini çekmesi
anlamına gelir. O taktirde dayatılana boyun eğmiş demektir.
İki merkez
arasında gerilim
İki merkez arasında giderek adım adım büyük bir
pozitif-negatif enerji biriktiğini şimdilik söylemekle yetineyim. Aynı zamanda
Ankara’dan gelen kulis bilgileri de, Başbakanlık ve çevresinde rahatsızlığın
giderek arttığını gösterir niteliktedir.
Bu konuyu yarınki yazımda işleyeceğim.
RTE’nin “Türk
tipi” ve “milli anayasa” gibi,
bize göre ülkemizdeki demokrasi kırıntılarına da silip süpürecek, evrensel
ilkeleri öngörmeyen, ülkenin en bağnaz düşüncelerine yaslanacak bir anayasa
isteği piyasaya sürüldü. Bu da ayrı bir makale konusu.
Şimdi saflar iyice belirginleştiğine, RTE ülke
çapında üyük bir “kuvvetler uyumlu otoriter bir lider” kampanasını başlattığına
göre, muhalefetin yapacağı önemli bir iş vardır.
Tabii ortada bir gerçek anlamda muhalefet varsa!
Karşı
anayasa kampanyası
O da şudur:
Derhal
parlamenter rejimi savunan, uyumlu başkanın ne anlama geldiğini, uzun süreli ve
düzenli kampanya toplantı, panel, tv programları, gazete yazıları ile bir KARŞI
–ANAYASA KAMPANYA’sı örgütlemektir.
RTE kendi programını resmen açıkladı.
Muhalefet ise, Meclis’te anayasa komisyonunda “yeni anayasacılık oyunu” oynamaya
hazırlanıyor. Önceki yazılarımda bunun bir büyük aldatmaca olduğunu
vurgulamıştım.
Anayasa millet önünde oynanıyor. Büyük bir güç
milleti büyük bir baskrı gücü olarak kullanarak
otoriter bir rejimi Meclis’in içinden ve üzerinden geçirmek için start
verdi.
Otoriter güç, PKK saldırılarını, cinayetlerini
ve buna karşı savaşı da, bu başkanlık kampanyasının parçası olarak görüyor.
RTE’nin isteği belli, peki SİZ NE İSTİYORSUNUZ?
Koyun gibi çarmıha gerilmeyi mi?
31 Ocak 2016 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder