Türkiye zor bir sürece girdi. Düğüm üzerine
düğüm. Hem içeride hem dışarıda. 6 aya bile kalmadan bu düğümlerin çözülme
olasılığı yüksek.
Şüphesiz en
önemlisi, şu sırada Suriye savaş arenasında çatışma-savaş süreci. Suriye’de
çok yönlü örgüt ve devletler arasındaki savaşın yarattığı gerilimin en sıcak en gergin en kaybedecek gibi görünen tarafı Türkiye..
Ve tabii ki IŞİD ve türevleri.
IŞİD’i üstelik kısa sürece epey geriletecekleri
açık. En çok 6 ay içinde. Ve IŞİD’le birlikte aynı kumaştan dokunmuş diğer
terör ve köktendinci örgütler de kaybedecek.
Bu kehanet değil, sahadaki kimlikler bunu
belirliyor: Rusya, ABD, İran, Şam, Hizbullah! (Ve Kürtler tabii ki.) Buna
karşılık Türkiye yalnız (Suudi ve Katar, son tahlilde ABD’nin buyruğu
doğrultusunda hareket edecekler.) Bu cepheleşmeden ne sonuç çıkar? ABD, (Kürt
hassasiyeti nedeniyle) biraz Türkiye’yi oyalar, biraz Kürtlere geri durun der,
ama kervan yürür devran döner.
Daha
kötüsü olabilir: Rusya ile çatışma!
Evet bu olasılık ortada. Öyle az falan değil,
yüzde 50.. Türkiye sınırdan top ateşleriyle PYD yerlerini bombalıyor. Dikkat
edin, uçak uçuramıyor. Karada bombalamalar şimdilik sadece karşı tarafı rahatsız edici nitelikte olabilir, ABD’ye de “rahatsızız” mesajı iletir. Bu kadar
uzaktan top atışlarıyla oradaki askeri amaca ulaşılması zordur. ABD, PYD’yi
biraz geri çekebilir. Ama sonuçta, Kürtler olmasa da Halep ve civarını
temizlerler.
Fakat bu top ateşi yanlışlıkla veya kasıtla,
bölgedeki Rusları da hedef alır ve vurursa? Yanıtın ne olacağını burada yazmak
gerekmez. Ankara savaş kışkırtıcılığı durumunda kalır.
Özetle Ankara Suriye’de kaybedenler kulübünde
yerini alacak gibi. Politikasında köklü bir değişiklik yapmazsa tabi. Bunlardan
biri, Ruslarla anlaşma yolunu seçmektir. Türkiye
ve çıkarları söz konusuysa, Rusya’ya
karşı bugüne kadarki tutumdan çark etmekten daha önemli ne olabilir!
Başbakan herkes
safını belirlesin diyor. Savaşın yanında değiliz; yanlışlıklarınızın,
hırslarınızın, kötü politikalarınızın parçası olamayız. Türkiye’nin çıkarı,
iktidar ve mensuplarının çıkarından çok daha üstündür.
Başkanlık
Rejimi zorluğu
Şu 6 aylık dar zamanın içine sıkışan konulardan
biri Başkanlık Anayasasıdır. Beştepe bu konuda kendine bir yol haritası çizmiş.
Savaş burnumuzun dibinde, ama Başkanlık isteğine berdevam! Meclis’ten bu konuda
bir uzlaşı metnin çıkabilme olasılığı çok çok az.
Çıksa çıksa, iktidara yakın en iyi olasılık
olarak, RTE’nin sınırsız isteklerini dizginleyecek, güçler ayrılığına dayalı
bir anayasa taslağı olabilir.
Beştepe’nin programı “savaş ortamı”nda
Başkanlığı çekip almayı hedefliyorsa, bunun tamamen geri tepme olasılığı
artıyor bence..
Muhalif
blok bütünleşiyor
AKP içinde dışlananlar bütünlüklerini koruyarak
ve geliştirerek, duruyorlar. Daha önce de belirtim: Kimse bunların partiden
kopmasını, görünür bir gelecekte beklemesin. Dün de Ayşe Sayın’ın belirttiği gibi, parti içinde varlıklarını
sürdürecekler.
Ta ki, a)
parti içinde varlıklarını sürdürmek imkansız hale gelsin, bu da yetmez b)
gerçekten dışarıda bağımsız güçlü bir siyasi hareket olarak var olmaları gereği
kaçınılmaz olsun.
6 ay gibi
dar bir zamana sıkışmış bu önemli 3-4 olay, birbirini etkileyerek, iktidarı
sıkıştırarak, Türkiye’nin de başına çorap örme olasılığı yüksek bir şekilde
gelişiyor. Söyleyeyim: Buradan başkanlık falan çıkmaz. Seçim bile zor gibi.
16 Şubat 2016 Salı / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder