Tersi asla
olamazdı.. En çok, bazı mahkumiyetleri “bunlar masum, haklarında deliller
yetersiz” diyerek tahliye etmekti, nitekim bu oldu. Bunları dün sabah erkenden
sosyal medyada paylaştım, beklediğim kararı verdiler. Öngörüler dışında
davransalardı, özellikle 2010’dan sonraki sürecin tahlilini yeniden yapmamız ve
nerede yanlış yaptık diye bakmamız
gerekirdi! Çünkü, Ergenekon ve arkasından Balyoz ile başlayan siyasi süreç
henüz sürüyor.
Böyle komplo
davalar, sahte suçlamalar ve buna uygun yargılamaların bu boyutlarda olmasını
gerçi artık beklemeyelim; ama siyasi süreç iktidarda henüz! 2005 seçimlerinden sonra
yeni dönem başlayabilir, ama Türkiye siyaseten öyle dinamik ki, bugünden ne olacağını
kestirmek çok zor.. Çok bilinmeyenli denklem kurulabilir ancak..
RTE’nin,
elindeki af kozunu iki yıl içinde oynaması da güçlü bir olasılık.. O zaman bu
işi Cemaatin üzerine yıkma olasılığı da! Güçlü bir gerekçe arayacak ve bulacak
kendine, mesela “7 Şubat MİT darbesiyle
beni bile tutuklamaya kalkıştılar, devleti ellerinden zor kurtardım”
gibi...
***
Neden bazı tahliyeler?
Eh yani, cezayı veren adli makam sözde kendi “tarafsızlıklarını” gösterecek ya!
Toplumda şöyle bir algı oluşturmuştu taraftarları zaten: Yargıtay suçsuz olanları ayıklar, suçluları mahkum eder..
Sonuç buna
uygun: “tarafsız yargıtay” dairesi!
Zaten bilmem
kaç numaralı daire geçmişte hep devletin özel siyasi hukuk dairesi gibi
çalıştı.. AKP ittifakı, bu devletçi-darbeci dairenin özelliğini korudu, orayı
kendi adamlarıyla yeniledi ve bu daireyi, kendine gönderilecek Ergenekon,
Balyoz vb gibi dava kararlarını onaylamaya hazırladı..
2010 yetmez ama evet anayasa referandumunun
bütün özü, hedefi, maksadı buydu!
Yargıyı tamamen ele geçirmek ve hedefledikleri bütün siyasi dönüşümü, sivil darbeyi, hukuk eliyle meşrulaştırmak..
Yargı bu açıdan sadece bir alettir.. Yani askerin nasıl topu tüfeği bir aletse,
bununla savaş darbe vb yapıyorsa; kestaneleri mangaldan almak için nasıl maşa
kullanılıyorsa, bu siyasi ve toplumsal iktidar değişimini de en iyi yargı aleti
ile yapıyorlar.
Hiyerarşik yapılanma şöyle:
Emniyet içinde özel polis timi, savcılık içinde özel savcı timi, mahkemeler
içinde özel mahkeme timi.. Ve
yüksek yanrgı içinde de, gerekersi bütünüyle iktidar yargı timi.. Olur
a, yüksek yargı sallanır mallanır, bunun için de o daireyi çok sağlam tutarsın,
olur biter.. Yani en özel yargı timini orada oluşturursun...
Bu hiyerarşik
düzen tıkır tıkır işliyor, Ergenekon’da da kesin işleyecek.. Muhtemelen Odatv
davasında da!
Bir tane karara muhalif kimse varsa, işte her
nasılsa kalmış bir tane gerçek yargıç odur,
dedim dün sosyal medyada.. Oybirliğiyle alınmış karar!
***
Gerekçelere
baktım, laga luga, utandım vicdan adına.. Bu karşı devrimin oluşturduğu tam
giyotin hukuku.. Kafalar kesile
hukuku.. Karar okunurken, davanın kurduğu bir idam sahnesinde, okunan her ismin
kafası sepete düşüyor gördüm..
Kararı veren
daire kendini de mahkum etti aslında! Bütün dava boyunca savunmanın bütünüyle,
çırılçıplak, güneş gibi ortaya koyduğu “Balyoz senaryosunun sahteliği” konusunu
tamamen reddediyor karar. Zaten ret üzerine kurulu bir hiyerarşik düzendi,
başka bir karar vermesi de mümkün değildi...
Bütün
bilirkişiler “bu CD sahtedir”
derken, mahkeme hayır doğrudur, diyor.. Doğruluğuna tek kanıt ise, kendi
yorumları.. Dijital veriler düzgün elde edilmişmiş.. bilirkişi raporlarını da
sanıklar sunmuşlarmış ve savunma haklarını kullanmışlarmış.. İşin esası bunlar
değil ki!
Kardeşim,
delillerin bütünüyle sahte olduğunu bildiğin, gördüğün halde, bu kararı
veriyorsan, siparişi dört dörtlük yerine getiriyorsun demektir..
Gerekçe tam bir
fostur ve boştur..
***
Serbest
bırakılanlar özgürlüğe hoş geldi.. içerideki masumlara ve ailelerine de sabır
dileyelim...
Türkiye
Cumhuriyetinin 80 yılı, öyle kolayca iki yargı kararıyla silinecek, teslim
alınacak, köktendincileştirilecek, savaşa sürülecek, yalancı çıkartılacak, söz
ve küfürle aşağılanacak ve
yokedilecek bir olay değil..
Yanılıyorlar..
Masal değil
gerçektir bu geçmiş; ve insan hak ve özgürlükleri, demokrasi çağdaşlık, yolunda
ilerleyecektir..
Bunu onlar da
görecekler..
--- 10 Ekim 2013 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder