Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Kasım 2011 Cuma

TÜBA: Düzeltmeler ve Bir Son Söz


Temel kusur, bilimcilerimizin, 1993'den çok daha önce, siyasi iktidara bağımlı olmadan, bir bilimler akademisi kurmamış olmasındadır.. Bilimin ve düşüncenin özgürlüğü, özellikle bizim gibi ülkelerde, devletin kanatları altında değil, devletten bağımsız ve sivil bir inisyatif olarak gelişebilir...

İktidar bir ayak oyunu ile, son anda, Akademi'ye üye atama yetkisini, kendisinden alıp TÜBİTAK Bilim Kuruluna verdi! Yani bu "kötü işi” adamlarına yaptıracak.. Akademi istifa eşiğinde...

***

Geçen haftaki Gündem yazısına (Yıl 1993: Türkiye Bilimler Akademisi Kurulurken..) eleştiriler geldi. Sert bir yazıya, sert eleştirilerin gelmesi de normaldir. Hepsi sevdiğim, saydığım ve takdir ettiğim, önem verdiğim insanlar. Kimisi sözlü iletti, kimi yazılı. Hepsine teşekkür ederim. Şüphesiz ki aşağıda eleştirilere yer veriyorum. Bunlar yanlış / eksik aktarmayı düzelten yazılar. Seve seve yapıyorum. Doğrusunu tam yazmalıydım, benim eksiğim. Dahası, “kasıtlı olarak yanlış anlaşılsın diye yazdın böyle” de diyebilirsiniz.  Ama tam da öyle değil, biraz yanlış bilgilendirme de var işin içinde. 1993’te yazdığım yazıdan aylar sonra, kuruluş üzerine bir yazı daha yazmışım, orada daha doğru bilgiler var... Ama önemli değil. Şimdi, iki düzeltmeye yer veriyorum. Sonra da kısa bir değerlendirme yapacağım..
***
Sayın Bursalı, yirmibin lira civarindaki (her yıl kesin rakam, katsayı ile değişiyor) "Araştırma Giderleri Desteği" KHK497 ile üyelere sağlanmış bir hak olup tamamı faturalandırılarak ve muhasebeleştirilerek araştırma faaliyetleri için (sarf malzemesi, kongreye seyahat, bilgisayar, donanım malzemeleri, laboratuvar asistanı çalıştırma vs..) verilir, hiçbir şekilde "maaş" veya başka bir şekilde kişinin cebine gidemez.
T.Çelik
***
Orhan Bey,
“Türkiye Bilimler Akademisi Kurulurken başlıklı yazınızın ön sözünde TÜBA Üyeleri için yazmış olduğunuz yazı beni derinden etkilemiş ve üzmüştür. TÜBA ile ilgili olayların detayına girmek istemiyorum. Siz olayları çok detaylı olarak biliyorsunuz. Bugüne kadar istifa etmemiş olmamızı TÜBA’nın bizlere vermiş olduğu 20.000 TL ile açıklıyor ve bunun da ayıp olduğunu söylüyorsunuz.
  Siz deneyimli, tecrübeli ve bilimsel konuları ele alan Türkiye’de tek gazetecisiniz. Ayrıca TÜBA üyelerinin çoğunu da yakından tanıyorsunuz. Bu yazınızı kaleme almadan önce bir TÜBA üyesi ile veya Başkan ile görüşüp bu konuda bir bilgi alabilirdiniz. Biz bu paraları Araştırma Desteği adı altında maaş olarak alıyormuşuz. Asıl ayıp olan bu iddiayı yapmak ve TÜBA üyelerini aşağılamaktır.
  Son bir kaç yıldır TÜBA, asli üyelerine araştırma desteği vermektedir. Bu desteği alabilmek için yıl içerisinde faaliyet raporlarını sunmamız gerekir. Ayrıca, bu destek ancak araştırma giderleri için verilir. Her şeyin faturası v.s ibraz edilir, karşılığında ödeme yapılır.
  Ben şahsen yıllardır bu paranın hiç bir zaman tamamını harcayamadım. Çünkü araştırma giderlerimi projelerden karşılıyorum. TÜBA’dan yaptığım harcamaları genelde Yüksek Lisans yapan, kadrosu olmayan öğrencilerime maaş olarak ödeme yoluna gittim. Son iki yıldır iki yurt dışı seyahatimi TÜBA’dan karşıladım. Üniversitem bana bir yıl içerisinde 2 hatta 3 yurt dışı konferansa katılmam için destek veriyor. Son yıllarda ben TÜBA Araştırma Desteğini kullandım. Son 6-7 yıldır Üniversitemden tek bir kuruş dahi kongre için talepte bulunmadım…
  Benim araştırma grubumun devamı için yılda yaklaşık olarak 100.00 TL’ye ihtiyacım var. Bu parayı buluyorum. Şu anda TÜBİTAK’dan almış olduğum 3 yıllık ve miktarı 282.000 TL olan bir proje ile araştırmalarımı yürütüyorum. Bu parayı da öğrencilerime maaş, kimyasal, makina teçhizat için kullanıyorum. Şimdi size soruyorum. Ben TÜBİTAK’dan ayda 8.000 TL maaş mı alıyorum?
  TÜBA’ya gelince: Hükümetin belki de istediği bizlerin istifa etmesidir. Size soruyorum. İstifa ile neyi çözeceğiz? Nasıl mücadele edeceğiz. Mücadeleyi şimdilik TÜBA’da kalmakla yapmaya ben kararlıyım.”
Metin Balcı
***
Şimdi söz bende: 
Görüş açıklarken, TÜBA üyelerini üzen, gerçeği tam olarak belirtmeyen böyle bir nota yer verdiğim için özür diliyorum. Burada, geçen haftaki yazının başına giren notumla ilgili durumu tam açıklamak isterim:
Güvendiğim bir Akademi üyesi, “bazı üyeler kullandıkları bu fondan vazgeçmemek için TÜBA’dan istifa etmeyecek, bir üye bunu bana söyledi” bilgisini iletti.
Ben de “Fonum kesilmesin” diye istifa etmemenin, ilkesizlik olduğunu belirtmek istedim.. Şüphesiz, istifa etmeyeceklerin hepsi böyle düşünüyor, demek abesle iştigal etmek olur. Zaten yazımda “bazı üyeler” diyorum... Metin Balcı’nin kastettiğim bu “bazı üyeler” arasına girmeyeceğini bilirim. Kendisini o kategoriye soktuğumu sanmasına da ben üzüldüm!
Ama Balcı’ya şunu diyorum: “Mücadelemi orada vereceğim” diyorsunuz, neyin mücadelesini orada vereceğinizi doğrusu bilmiyorum.. Burada tek bir konu var: Akademi’ye siyasetin ve YÖK’teki memurlarının yapacakları atamalar! TÜBA’ya sözde üçte bir atama bırakılıyor ya, yarın da o üçte bir atamayı, siyasetin seçtiği üyeler yapacak!
Artık hükümetin siyasi akademisi söz konusu.. Bilimler Akademisi değil.. Bu Bilimsel Akademisi benim için kapanmıştır..
Olması gerekeni savunmak ve kurulacak sivil ve gerçek bir akademiye de destek vermek zorundayız... Sorun, Akademi’nin kurulurken hükümete bağımlı olmasından kaynaklanıyor.. Kalanlar, bu bağımlılığı savunmuş olacak. Çıplak gerçek budur.
Aslında, 1993’e kadar bir Bilimler Akademisi’nin kurulmamış olmasının sorumluluğunu, bugüne kadarki yazılarımda, siyasetin sırtına yüklemeyi tercih ettim.. Kolay bir tercihti bu! Bu konudaki gecikmeden, esas, Türkiye Bilim Dünyası sorumludur!
Herkes istedi ki, devlet kursun, biz de keyfini çatalım! 
Rahat ve kolay çözüm!
Sorun, kafaların her zaman “devlet” ve “iktidar” bağımlısı olmasındadır!
Şimdi bunun bedelini gerçek bilim, misliyle ödüyor...
Haftaya buluşmak umuduyla...
--- Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1285, 4 Kasım 2011, biraz genisletilmiş yazı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder