Temel kusur, bilimcilerimizin, 1993'den çok daha önce, siyasi iktidara bağımlı olmadan, bir bilimler akademisi kurmamış olmasındadır.. Bilimin ve düşüncenin özgürlüğü, özellikle bizim gibi ülkelerde, devletin kanatları altında değil, devletten bağımsız ve sivil bir inisyatif olarak gelişebilir...
İktidar bir ayak oyunu ile, son anda, Akademi'ye üye atama yetkisini, kendisinden alıp TÜBİTAK Bilim Kuruluna verdi! Yani bu "kötü işi” adamlarına yaptıracak.. Akademi istifa eşiğinde...
***
Geçen haftaki Gündem yazısına (Yıl 1993: Türkiye
Bilimler Akademisi Kurulurken..) eleştiriler geldi. Sert bir yazıya, sert
eleştirilerin gelmesi de normaldir. Hepsi sevdiğim, saydığım ve takdir ettiğim,
önem verdiğim insanlar. Kimisi sözlü iletti, kimi yazılı. Hepsine teşekkür
ederim. Şüphesiz ki aşağıda eleştirilere yer veriyorum. Bunlar yanlış / eksik
aktarmayı düzelten yazılar. Seve seve yapıyorum. Doğrusunu tam yazmalıydım,
benim eksiğim. Dahası, “kasıtlı olarak yanlış anlaşılsın diye yazdın böyle” de
diyebilirsiniz. Ama tam da öyle
değil, biraz yanlış bilgilendirme de var işin içinde. 1993’te yazdığım yazıdan
aylar sonra, kuruluş üzerine bir yazı daha yazmışım, orada daha doğru bilgiler
var... Ama önemli değil. Şimdi, iki düzeltmeye yer veriyorum. Sonra da kısa bir
değerlendirme yapacağım..
***
Sayın Bursalı, yirmibin lira civarindaki (her
yıl kesin rakam, katsayı ile değişiyor) "Araştırma Giderleri Desteği"
KHK497 ile üyelere sağlanmış bir hak olup tamamı faturalandırılarak ve
muhasebeleştirilerek araştırma faaliyetleri için (sarf malzemesi, kongreye
seyahat, bilgisayar, donanım malzemeleri, laboratuvar asistanı çalıştırma vs..)
verilir, hiçbir şekilde "maaş" veya başka bir şekilde kişinin cebine
gidemez.
T.Çelik
***
Orhan Bey,
“Türkiye
Bilimler Akademisi Kurulurken” başlıklı yazınızın ön sözünde TÜBA Üyeleri
için yazmış olduğunuz yazı beni derinden etkilemiş ve üzmüştür. TÜBA ile ilgili
olayların detayına girmek istemiyorum. Siz olayları çok detaylı olarak
biliyorsunuz. Bugüne kadar istifa etmemiş olmamızı TÜBA’nın bizlere vermiş
olduğu 20.000 TL ile açıklıyor ve bunun da ayıp olduğunu söylüyorsunuz.
Siz
deneyimli, tecrübeli ve bilimsel konuları ele alan Türkiye’de tek
gazetecisiniz. Ayrıca TÜBA üyelerinin çoğunu da yakından tanıyorsunuz. Bu
yazınızı kaleme almadan önce bir TÜBA üyesi ile veya Başkan ile görüşüp bu
konuda bir bilgi alabilirdiniz. Biz bu paraları Araştırma Desteği adı altında
maaş olarak alıyormuşuz. Asıl ayıp olan bu iddiayı yapmak ve TÜBA üyelerini
aşağılamaktır.
Son
bir kaç yıldır TÜBA, asli üyelerine araştırma desteği vermektedir. Bu desteği
alabilmek için yıl içerisinde faaliyet raporlarını sunmamız gerekir. Ayrıca, bu
destek ancak araştırma giderleri için verilir. Her şeyin faturası v.s ibraz
edilir, karşılığında ödeme yapılır.
Ben
şahsen yıllardır bu paranın hiç bir zaman tamamını harcayamadım. Çünkü
araştırma giderlerimi projelerden karşılıyorum. TÜBA’dan yaptığım harcamaları
genelde Yüksek Lisans yapan, kadrosu olmayan öğrencilerime maaş olarak ödeme
yoluna gittim. Son iki yıldır iki yurt dışı seyahatimi TÜBA’dan karşıladım.
Üniversitem bana bir yıl içerisinde 2 hatta 3 yurt dışı konferansa katılmam
için destek veriyor. Son yıllarda ben TÜBA Araştırma Desteğini kullandım. Son
6-7 yıldır Üniversitemden tek bir kuruş dahi kongre için talepte bulunmadım…
Benim
araştırma grubumun devamı için yılda yaklaşık olarak 100.00 TL’ye ihtiyacım
var. Bu parayı buluyorum. Şu anda TÜBİTAK’dan almış olduğum 3 yıllık ve miktarı
282.000 TL olan bir proje ile araştırmalarımı yürütüyorum. Bu parayı da
öğrencilerime maaş, kimyasal, makina teçhizat için kullanıyorum. Şimdi size
soruyorum. Ben TÜBİTAK’dan ayda 8.000 TL maaş mı alıyorum?
TÜBA’ya
gelince: Hükümetin belki de istediği bizlerin istifa etmesidir. Size soruyorum.
İstifa ile neyi çözeceğiz? Nasıl mücadele edeceğiz. Mücadeleyi şimdilik TÜBA’da
kalmakla yapmaya ben kararlıyım.”
Metin Balcı
***
Şimdi söz bende:
Görüş açıklarken, TÜBA üyelerini üzen, gerçeği tam olarak belirtmeyen böyle bir nota yer verdiğim için özür diliyorum. Burada, geçen haftaki yazının başına giren notumla ilgili durumu tam açıklamak isterim:
Görüş açıklarken, TÜBA üyelerini üzen, gerçeği tam olarak belirtmeyen böyle bir nota yer verdiğim için özür diliyorum. Burada, geçen haftaki yazının başına giren notumla ilgili durumu tam açıklamak isterim:
Güvendiğim bir Akademi üyesi, “bazı üyeler kullandıkları bu fondan vazgeçmemek için TÜBA’dan istifa
etmeyecek, bir üye bunu bana söyledi” bilgisini iletti.
Ben de “Fonum kesilmesin” diye istifa etmemenin, ilkesizlik
olduğunu belirtmek istedim.. Şüphesiz, istifa etmeyeceklerin hepsi böyle düşünüyor,
demek abesle iştigal etmek olur. Zaten yazımda “bazı üyeler” diyorum... Metin Balcı’nin kastettiğim bu “bazı üyeler”
arasına girmeyeceğini bilirim. Kendisini o kategoriye soktuğumu sanmasına da
ben üzüldüm!
Ama Balcı’ya şunu
diyorum: “Mücadelemi orada vereceğim” diyorsunuz, neyin
mücadelesini orada vereceğinizi doğrusu bilmiyorum.. Burada tek bir konu var:
Akademi’ye siyasetin ve YÖK’teki memurlarının yapacakları atamalar! TÜBA’ya sözde
üçte bir atama bırakılıyor ya, yarın da o üçte bir atamayı, siyasetin seçtiği üyeler
yapacak!
Artık hükümetin siyasi akademisi söz
konusu.. Bilimler Akademisi değil.. Bu Bilimsel Akademisi benim için kapanmıştır..
Olması gerekeni savunmak ve kurulacak sivil ve gerçek bir
akademiye de destek vermek zorundayız... Sorun, Akademi’nin kurulurken hükümete
bağımlı olmasından kaynaklanıyor.. Kalanlar, bu bağımlılığı savunmuş olacak. Çıplak
gerçek budur.
Aslında, 1993’e kadar bir Bilimler Akademisi’nin kurulmamış
olmasının sorumluluğunu, bugüne kadarki yazılarımda, siyasetin sırtına yüklemeyi
tercih ettim.. Kolay bir tercihti bu! Bu konudaki gecikmeden, esas, Türkiye
Bilim Dünyası sorumludur!
Herkes istedi ki,
devlet kursun, biz de keyfini çatalım!
Rahat ve kolay çözüm!
Rahat ve kolay çözüm!
Sorun, kafaların her
zaman “devlet” ve “iktidar” bağımlısı olmasındadır!
Şimdi bunun bedelini gerçek bilim, misliyle ödüyor...
Haftaya buluşmak umuduyla...
--- Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, sayı 1285, 4 Kasım 2011, biraz genisletilmiş yazı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder