Türkiye’nin İlk
Akademisyen Cumhurbaşkanı Doç. Dr.
Gül, Türkiye Bilimler Akademesi’nde
(TÜBA) bölünmeyi önleyebilir. Önceki gün Londra’da konuşmanın sonunda, Akademi
ile ilgili endişe dile getiren bir soruyu yanıtlarken, “Akademi’ye dışarıdan aday gösterilmesi yeterlidir, bu görüşümü
hükümetle paylaştım” dedi.
Gül, böylece, doğrudan üye atamak yerine, YÖK / Üniversitlerin
ve TÜBİTAK’ın aday üye göstermesinin yeterli olacağı ve onlar arasında kesin
üye seçiminin Akademi yönetimince yapılması görüşünü zımnen dile getirmiş
oldu.. Konuşmasına bakalım:
“Bilim adamları ve
sanatçılar bir ülkenin en değerli varlıklarıdır. Onlara her zaman değer
verdiğimin bilinmesini isterim… TÜBA ile ilgili son dönemdeki sıkıntılar ortaya
çıkınca TÜBA heyetiyle görüştüm. Kim olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun
çok saygı duyulacak insanlar.. TÜBA’nın mevcut yapısına ilaveten, toplam
üyelerinin 3’te birini üniversitelerin, 3’te birini Bakanlar Kurulu’nun aday
göstermesi planlandı… Üniversitelerin kendi içindeki kriterleri belli. Ben
doğrusu yüksek seviyedeki bilim insanlarını aday göstermesinin yeterli olacağı kanaatindeyim. Bu fikirlerimi
hem kendileriyle hem hükümetle paylaştım”.
Bildiğiniz gibi, Türkiye Bilimler Akademisi’ne üye atama
yetkisinin TÜBİTAK ve YÖK aracılığıyla siyasi iktidara verilmesiyle, evrensel
bir yanlış yapılmış ve Akademi’nin kendi üyelerini seçme yetkisi elinden
alınmıştı. Bunun üzerine özerk ve özgür bir Akademi kurulması için, TÜBA’dan 70
kadar bilim insanı istifa etti, yönetimin ve başka üyelerin de istifası gündeme
geldi.
Gül’ün önerisi
uygulanırsa, Akademi’nin bölünmesi ve iki akademinin ortaya
çıkması önlenebilir. TÜBA yönetimi ve üye çoğunluğu, dışarıdan üye adayı
gösterilebileceğini kabul ediyor; ancak kesin üye seçiminin Akademi tarafından
yapılması gerektiği “evrensel” noktasında duruyor.
***
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bakanlığının bütçesi görüşmelerindeki konuşmasında ise
bu yolda umut vermedi ve sadece “merak
etmesinler, oraya siyasi müdahale yapmayacağız, atamaları yapınca göreceksiniz..”
biçiminde konuştu. Bakan, önemli bir sorumlulukla karşı karşıya, bu durumda iki
Akademi’nin ortaya çıkması kaçınılmaz gözüküyor.
Bakanlığın bütçe görüşmelerinde CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, TÜBA’ya siyasi müdale
üzerine, Akademik özgürlüğü savunan bir konuşma yaptı.
Bu arada, Bakan, Akademi’ye sadece 2 yabancı üye seçildiğini
söylüyor. Akademi’nin 2 değil 3 yabancı üyesi var: Prof.
Dr. Carter Vaughn Findley, Prof. Dr.
Gyorgy Hazai, Prof. Dr. Bernard Lewis.
4 Yabancı
üyesi daha vardı, ancak vefat ettiler: Prof. Dr.
Hans Gueterbock, Prof. Dr. Andreas Tietze, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann, Prof. Dr. Stanford Shaw.
TÜBA yönetiminde bulunmuş üyeler diyor ki: “TÜBA ancak Türkiye’ye, Türklere önemli katkı
yapmış yabancı bilim insanlarını şeref üyesi olarak seçebiliyor.” Yabancı
üye seçimini daha geniş tutmalarında yasal bir engel mi var, bilmiyorum. Ama
böyle bir kriter belirlemişler. Belki, bunun biraz ötesine çıkılabilir ve
Türkiye bilimine önemli katkıları gündeme gelmiş yabancı insanları da
gündemlerine alırlar.
600 Yıl Önceden Bİr Örnek
600 yıl
önce, Bursalı Matematikçi ve astronom Kadızade Rumi’nin, devlet yöneticilerinin bilime müdahaleleri karşısındaki tutumu örnek
ve evrenseldir:
Kadızade, Semerkant Medresesi’nin yöneticisidir.
Aynı zamanda Devlet başkanı Uluğ Bey’in
de hocası. Uluğ Bey, bilime astronomiye de meraklıdır. Uluğ Bey, Kadızade’den
habersiz, Medrese’nin öğretmenlerinden birini görevden alır. Kadızade bunu
öğrenince, ders vermeyi bırakır, evine kapanır...
Uluğ Bey bunu öğrenince
hocasını evinde ziyaret eder ve nedenini sorar. Şu yanıtı alır:
“Biz müderrisliği siyasi kişiler tarafından
azli düşünülmeyen bir görev sanırdık. Halbuki, şimdi hüküm sahiplerinin
tasarrufunda olduğunu gördük. Bu nedenle...”
Uluğ bey üzülür, öğretmeni eski görevine iade eder
ve bir daha böyle bir müdahalede
bulunmayacağına söz verir.
Değerli bilim
insanlarını küstürmeyelim!
Sayın Gül’ün önerisi, sorunu çözecek niteliktedir.
Not: Kadızade Rumi'nin öyküsünü, Osman Bahadır gelecek sayı CBT'de yazıyor..
-- 25 Kasım 2011 / Bilim ve Siyasct – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder