Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

6 Aralık 2010 Pazartesi

Önce Wikileaks..


Önce Wikileaks..

Vikiliks belgelerini kimlerin neden sızdırdığı üzerine hâlâ tartışma yapılıyor. Acaba kim? Atış serbest: Vikiliks, yoksa Amerikan istihbaratının denetlediği bir İnternet sitesi mi? Ve hangi amaçlarla bu belgeleri yayınladığını bilmesek de, o büyük gücün bir bildiği vardır!!
Bizim iktidar mensupları kolayı buldu, kimi inanarak ama kimi siyaset numarası olarak, İsrail'in bu belgelerin yayınlanmasından kazançlı çıktığını söylüyor ve arka planda İsrail'i görüyorlar!
Tabii, onlara göre, halkımızın “kıt aklı”, Türkiye'yi ilgilendirmeyen yüzbinlerce belgenin ne amaçla yayınlandığını sorgulamayacak..
Şu kadim akıl yürütme, “bilmeceleri çözmek” için “altın standart” olarak sunuluyor: Olaydan en çok kim kazançlı çıkıyor, ona bakın!
Bu, işe yaramaz salak istihbaratçı mantığı ne zaman çöpe atılacak?! (Ayrıca benzer fikir yürütmelerle Erdoğan'ın yabancı bankalarında -kendi veya başkası adına- hesabı olmayacağını söylemek de yanlış. Ne, var; ne de yok, diyebilirim! Erdoğan'ın “yok” demesi de benim için bir anlam taşımaz.)
Ben yeni bir numara ileri sürüyorum: ABD bu belgeleri bizzat kendisi açıkladı, bu bir günah çıkartmadır! Kötü geçmişe sünger çekmek için! Bundan sonra ABD bütün dünya ile ilişkilerinde tertemiz, demokratik, saf, saydam bir sayfa açacak...
Beğermediniz mi, öyleyse buyrun ikincisini: ABD, AKP içindeki ve çevresindeki adamları deşifre ederek, Recep Bey'e seçimlere giderken bütün bu gizli istihbarat taşıyıcılarını, dedikoducuları bertaraf etmek olanağı vermek istedi...
Bunları bir yana itin, gerçek düşüncem şu:
Bilmediğimiz konuda şüpheci tutum almak tabii ki iyidir. Ama şüpheciliği iyice zorlamak da bazen olayı- olguya görmemizi engeller.
Gerçek, çoğunlukla saf olarak ortada durur, onu görmeyiz, inanmayız, arkasına dolanırız, yanından-sağından solundan bakarız, kazmayla altını oyarız, gökyüzünden işaretleri yorumlarız...  Ama gerçek bütün saf haliyle işte orada karşımızdadır... Bütün beyaz giysisiyle! Bazen –ve genellikle– çok basit ve yalın  bakarak olayı anlayabileceğimizi öğrenmeliyiz!
Bu yaklaşım, pek çok önemli bilimsel keşfin de öyküsünü anlatır, aynı zamanda!

..Sonra da “Siyah Kuğu”

Arsenikle Beslenen Bakteri: Teori der ki, “Bütün kuğular beyazdır.” Ancak bilim de der ki, “evet bütün kuğular beyazdır, ama bu kural bir siyah kuğu bulununcaya kadar geçerlidir. Bir siyah kuğu bul, teoriyi yanlışla...”
Pek çok bilim insanı, örneğin Einstein'in görelilik kuramını da yanlışlama peşinde koşar, ama bu amaçla yapılan onlarca araştırma ve kurulan deney, teoriyi yanlışlamadı, tersine doğruluğunu yeniden gösterdi!
Bilimde doğrular kesin değildir, sadece “yanlışlığı gösterilinceye kadar” doğrudur! Bilimsel doğrular, koşullara, deney düzeneğine bağlıdır... Koşullar değişirse, “gerçek” de değişir!
Şimdi bilimde bir “siyah kuğu” ile karşı karşıyayız!
Canlıların DNA yapısında “Karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve kükürt” elementleri bulunur. Bu genel kuraldır! Daha doğrusu bunun, yeryüzü canlıları için genel kural olduğunu sanıyorduk! Ta ki Amerikalı astrobiyoloji ile uğraşanların, tersini kanıtladıkları  “düne kadar”.
Felisa Wolfe-Simon ve arkadaşları, fosfor yerine, bir tür arseniki de bir bakterinin kullanabileceğini gösterdi! Üstelik, DNA'sı içine alabileceğini, yanı yapı taşı yapabileceğini de!
Burada bilimsel düşünceye şapka çıkartalım: Elemenler tablosunda, fosfor ile arsenik komşudurlar. Bu komşuluktan yola çıkarak, ekipten bir bilimci, “belki de canlılar zorda kalınca fosfor yerine arseniki de kullanabilir..” dedi.
İşte test edilecek, ve gerekçesi de olan güçlü bir bilimsel varsayım!
Heyecanlı, kışkırtıcı!
Hemen deneyler yapılır ve bir bakterinin arsenikli ortamdan da “beslendiği”, üstelik arseniği DNA'sına da kattığı kanıtlanır!
Arsenik, bilimin aranan “siyah kuğu”sudur!
Canlılığın, başta biçimlerde, başka koşullar da bulunabileceğinin kanıtı ile karşı karşıyayız!
Şimdiki soru şudur: Acaba insan biyolojisi de zorda kalınca arseniki yaşam elementine dönüştürebilir mi?
--
Not: ABD süper gücünün herşeyi kontrol ettiği düşüncesini (bilimsel teori!?!) yanlışlayan o kadar “siyah kuğu” var ki ortalıkta! Vikiliks bu siyah kuğulardan sadece biri olarak görülebilir!
İyi pazarlar!
---
5 Aralık 2010 / Bilim ve Siyaset 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder