75. Kuruluşunu geride bırakan Şişe Cam üzerine bir kaç noktaya değineceğim. Kutlama töreninde birer sanat eseri niteliğindeki “cam eserler”in hatırına mı sayarsınız, yoksa şirketin kuruluş emri altındaki Atatürk'ün imzasına mı... Ama “kişi malı” olmayan, ülkemizde örnekleri çok çok az sayıda olan bir kurumun reklamı kabul edin isterseniz bu yazıyı!
Şişe Cam 1934'de Atatürk'ün “cam sanayinin kurulması” talimatıyla ve Bakanlar Kurulu kararıyla İş Bankası tarafından kuruldu. Paşabahçe'deki fabrikası 400 kişi ile başladı ve 4 Temmuz 1935'de ilk “cam ürün” üretildi! Adım adım tarihçesini, Şişe Cam'ın internet sitesinden izleyebilirsiniz.. (İş Bankası da, 1924'te yine Atatürk'ün emri ile kurulmuştu!)
Şişe Cam, 1. Kalkınma Planı'nın eseridir! Atatürk, “demokrasi denemeleri”nin pratikteki sonuçlarına bakarak, 1931'den sonra gücünü ülkenin ekonomik gelişmesine yöneltti! Ekonomik gelişmeler, okuma yazma oranı bile 1930'larda yüzde 19 olan ülkenin sosyolojik-kültürel gelişmesinin önünü açacak ve demokrasiye geçişin de altyapısını hazırlayacaktı! Ekonomik bakımdan ayakları üzerinde dur(a)mayan, bağımlı bir ülkenin özgürlüğü de olamaz!
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kırman'ın da belirttiği gibi, Şişe Cam, Cumhuriyet tarihimizin de öyküsünü içeriyor. “Atatürk ile silah arkadaşlarının imzasını taşıyan kuruluş kararnamesi... (ile) Şişecam’ın serüveni bugün 8 ülkede 91 tesisle dünya insanının refahı için üretim yapan bir devin başarısı’dır...”
***
Şişem Cam 4 ana grupta calışıyor: “Düzcam üretiminde Avrupa’da 4 üncü, dünyada 7 inci; cam ev eşyasında Avrupa’da 2 inci, dünyada 3 üncü; cam ambalajda Avrupa’da 4 üncü dünyada 5 inci; kimyasallarda soda üretiminde Avrupa’da 4 üncü dünya da 9 uncu, krom bileşikleri üretiminde dünyada 1 inci” sırada.
Rakamlarla devam: Dünyada cam üretiminde payı %3, sodada %2,3. Çalışan sayısı 18.000 kişi (5.250'si yurtdışı). 3000 ton cam üretimi ile başladı, bugün yılda 3,5 milyon tona ulaştı. Üretimin üçte biri yurtdışında. 2,5 milyar $ düzeyindeki toplam satışların %47’si uluslararası satışlardan. ABD’ye 750 milyon $ mal satıyor.
Rekabet gücü, katma değerli ürünleri hayata geçirmesinde ve cama, ARGE'ye odaklanmasında. Avrupa cam teknolojini vermeyince kuruluşta teknoloji Rusya'dan alınmıştı; bugün Rusya’nın en büyük cam ambalaj üreticisi!
Yıllarca kurumun Genel Sekreterliğini yapan Rüştü Bozkurt'a soruyorum. Diyor ki, çalışanların ezici çoğunluğu orta sınıf. Sinop'taki fabrikayı kapattıklarında her çalışanın arabası varmış.
***
Şişe Cam gibi kuruluşlar şüphesiz “eski sanayi”. Ama yeni teknolojilerle ve yeni malzeme üretimlerine geçerek yenileniyorlar. Cam hiç bitmeyecek bir üretim. Bu nedenle, bilimsel teknolojik gelişmelere sürekli uyum sağlamak zorunda. Ağır sanayi. Bu nedenle çalışan sayısı çok ve üretim emek yoğun! Ama yönetimi, ARGE'si, tamamen bilgi toplumu insanı olmak zorunda. Çünkü katmadeğer orada yaratılıyor!
Gelelim başlığımıza: Şişe Cam satılır mı? Hayır, satılamaz! Anonim şirket, falan filan, ama satılamaz. O bu ülkenin eseri, işaret fişeklerinden biri! Ülke tarihinden güç alabileceklerimizden.. (Hepsini de yıkıp yokediyorlar!)
Ama, bir dizi “ekonomik ruhsuz” için “niye satılmasın ki”.
Peki “iktidar” için anlamı var mı? Bence hayır! Elinden gelse “ülkeye döviz/sabit yatırım giriyor” bakışıyla Şişe Cam'ı satar. Artık bu tür kurumların tamamen veya kısmen satılma gerekçesi “döviz girdi” böbürlenmesi oluyor (yoksa aldatması mı demeliydim)!
Ersin Özince, İş Bankası Genel Müdürü, iktidarın, bankaların kredi olanaklarını daraltması, bankaların büyümesine karşı “risk oluşturur” gibi kuşkular dile getirmesi, fazla kâr ediyorlar, eleştirisi karşısında, bankaların yabancılara satılması tehlikesini gündeme getirmişti!
İş Bankasını satamazlar, çünkü CHP denetimindeki yüzde 28 hissenin kârı, dil ve tarih derneklerine verilmek zorunda! Geri kalan de çalışanların emekli sandığına ait.. Ama bilelim ki, bu iktidar zamanında sanki satılmayacak hiç bir şey yok gibi...
Şişe Cam'a başarılar!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder