Orhan Bursalı
Kemal Bey ve adaylığı üzerine
Bu köşede, “Şu kişi cumhurbaşkanı adayı olsun, şu olmasın, Kılıçdaroğlu aday olursa, kazanamaz, ama İmamoğlu veya Yavaş kazanır,” veya mesela “Akşener olmalı, otoriter bir kadındır, bir geçiş süreci için uygundur..” gibi yazılar yazarsam okurda şüphe uyandırır, “acaba...”; etik değerler açısından uygun bulmam. Kimileri yazıyor, bu onları bağlar. Siyasetin yapacağı tercihler konusunda tarafsızlık ama nesnellik, en doğrusu.
Fakat süreçler içinde ileri sürülen gerekçelerin doğrusu yanlışı üzerine analiz şüphesiz ki bu köşenin ana görevi.
ADAYIN FOTOĞRAFI
Diyebilirsiniz ki ittifakın adayının fotoğrafı belli olmuyor mu, görmüyor musun?.. Şüphesiz. Yine de derim ki bu bir yarış, henüz 1.5 yıl var, muhtemel adayın ittifakça belirlenmesi yetmez, adayın kendini de kabul ettirmesi gerekir. Nihayet milletin karşısına çıkacak olan bir kişi.
O kişinin kendini seçilebilir bir çoğunlukla kabul ettirmesi ise bir uzun mesafe koşuculuğu, akıl, program, büyük bir işbirliği, etkileme katsayını durmadan yükseltmek gibi önemli koşullar gerektirir.
Diyeceksiniz ki Kılıçdaroğlu tam da buna soyunmadı mı? Koşmaya başlamadı mı, her gün ülkenin bir köşesinde boy göstermiyor mu, etkin gruplarla konuşup durmadan çözüm önerilerini açıklamıyor mu, son olarak üretici için 6 önerisi ve 10 temel gıda maddesine 6 ay boyunca zam yapılmaması dileği Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yarışının bir parçası değil mi?
Şüphesiz. Süreç içinde sonuçları göreceğiz, merakla izliyorum. Bu koşuya başlayan bir aday görüntüsü var, ama aynı zamanda parti ve milletvekilliği çoğunluğu için de.
‘YA KAZANAMAZSA’ KUŞKUSU
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını benimsemeyenler arasında, “Severiz, çok temiz adamdır, beğeniriz, ama” diyenler var. Rahatsızlıkları da Kemal Bey’in bir şekilde Cumhurbaşkanlığı adaylığının kesinleşmesi olasılığı üzerine. Ya sevmediklerinden ve ideolojik yönden böyle düşünüyorlar ya da kazanamama olasılığı kendilerini ürkütüyor. Bu nedenle “Kazanma olasılığın en yüksek aday kimse o gösterilmeli” diyorlar. Dahası adayı millet seçsin, parti üyeleri seçsin diyenler de var!!!
Bir kısmı Ekmeleddin Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığındaki fiyaskoyu anımsatıyor. “Kemal Bey adaylığını koyarsa, aynı başarısızlık gerçekleşir” görüşündeler. Kimisi ise “Alevi”liğini göstererek seçilemezliğini ileri sürüyor. Yani ayrımcılık. “Sünni aday” istiyor!!! Tabii, Kemal Bey’in ikinci Cumhuriyetçiliğini vb. ileri süren bazı uç noktada tipler de mevcut. İktidar da dış güçlerin adamı diyor. Bu inançlara bir şey diyemem. Bunları didiklemek benim işim değil. Partisi var seçen.
EKMELEDDİN OLAYI
Süreçler çok farklı. 2015 seçimlerinde RTE’nin karşısına kimi çıkarsanız seçilemezdi. RTE’nin yıldızı tepelerdeydi. Koşullar çok değişikti. CHP- MHP’nin adayı, yine de iki partinin toplam oylarını aldı: Yüzde 38.44. “İyi aday gösterilse seçilirdi” şeklinde bir görüş, politik koşulların analizinden uzaktır. Kemal Bey, RTE’yi yenme olasılığı en güçlü aday kim olabilir arayışı içinde oldu. Gül, adı bu çerçevede gündeme geldi. Gül ve RTE “birbirine rakip” iki politikacı. Bir “ara-geçiş dönemi” düşünüldü.
Şu saptanabilirdi: Seçimi kazanmak olası değil, o halde CHP’den birini aday gösterelim... Bence de doğru seçenek olurdu!
Ama unutmayın Kemal Bey aynı zamanda sürekli bir “ittifak arayışı” içinde bir lider. 20 yılda yaratılan bir imaja karşı birleşik güç gerekir. Fakat bu yaldızlı imaj kendi kendini bitirdi zaten.
Kemal Bey, bir ittifak aday adayı olasılığıyla koşuyor, önünde zaman var. Hep beraber göreceğiz. Ben Meral Hanım’ın CHP oyuna ne kadar yaklaşacağını merak ediyorum. Arayı kim ve ne kadar açacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder