Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Yargıya müdahaleye gerek kalmadı.. Alçı, yanıldığını düşünür mü?


Nagehan Alçı, son zamanlarda Cumhuriyet’e ve Sözcü’ye yapılan “Fötücülükten..” uyduruk operasyonlara isyan halinde. En çok FETÖ’ye yarıyor, bu operasyonları kullanıyorlar, savcılara hakimlere sesleniyorum... biçiminde yazılar yazıyor.
Dahası, Cumhurbaşkanının uçağından yazıyorum diyerek, bakın Cumhurbaşkanının bu konuda onayı yok anlamı çıkartılabilecek bir sesleniş de yaptı “adalet”e!
Arkasından Oğuz Güven göz altına alındı ve tutuklandı sonra da Sözcü’ye operasyon patlamıştı.
Nagehan Alçı şu algıyı yaratma peşinde: medyaya bu operasyonun Cumhurbaşkanı ile ilişkisi yok, bu tamamen yargının yanlış değerlendirmesi.
Acaba “yanılıyor olabilir miyim yoksa bunlar doğrudan iktidarın izni ile yapılıyor olamaz mı?” biçiminde düşünmüş müdür?
Bu olasılığı da göz önüne alarak yazılarında direniyorsa, aferin derim.
***
Gazetelere- medyaya bu operasyon, siyasal.. Baştan sona yargıyı nüfuzu altına almış bir iktidar, hoşlanmayacağı, kendisini zor durumda bırakacak bu operasyonlara evet demez.
Bundan zerre şüphem yok.
Bu operasyonlar FETÖ’ye yarıyor, diye bir derdinin olduğunu da sanmıyorum. Önceki yazımda belirttiğim gibi, FETÖ’yü bir sopa- alet olarak kullanıyor.
Bir zamanlar FETÖ ile birlikte nasıl Ordunun, muhalefetin, medyanın, iş dünyasının, yargının defterini dürüyorlardıysa, şimdi de FETÖ silahıyla muhalefeti susturuyor. En büyük Fetöcü dostları, yedikleri ayrı gitmeyen, başkalarına Fetöcüsün diye saldırıyor.
Onlara devlet ve toplumda terör estirmeleri için olanak yaratan, dahası, 250 kişinin canına kastedecek büyük bir darbe girişiminde bulunacak kadar tüm fırsatları usnan, bir iktidar yüzsüzlüğü ile karşı karşıyayız.

Yargıya müdahale gereksiz

Yargıya müdahale edemeyiz, iktidardan gelen en son ses bu.
Hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı böyle dinlendirdi.
Oysa bugüne kadar Cumhurbaşkanı’nın yargıya yaptığı müdahaleler, “kararlarını tanımıyorum”a varıncaya kadar, bir kitap bölümünü doldurur.
Ama şimdi adalete müdahale etmelerine gerçekten gerek kalmadı.
Çünkü hem tepeden tırnağa mekanizma yeniden siyasal olarak şekillendirildi, hem de “adalet” neyi nasıl yapacağını öğrendi.
Bir işaret tamam. Dahası eskisi gibi artık işarete bile gerek yok.

***
Cumhurbaşkanının nerede olduğunu haber yapıp darbecilere yol gösterdi, gibi kargaların gak sesleriyle güldükleri bahaneyi, adaletin işgüzarlığı veya iktidara yaranma/göze girme veya bazı FETÖ’cü kripto elemanların kendilerini temize çıkarma gayreti olarak görmek, abesle iştigaldir.
Artık muhalif medyayı tam baskı altına alma - susturma işlemi aşamasına geldik gözüküyor.
***
İktidarın medyaya ne kadar büyük önem verdiğini herkes biliyor. Canlı yayında bile müdahalelere varıncaya kadar. Bir havuz medyasının oluşturulmasının öyküsü bir kaç kitap eder.
Medyaya saldırılar en küçük fırsatta, en küçük bahane ile sürüyor. Bir bakmışsınız, sevilmeyen bir olguyu haber başlığı yaptı diye, bir haber sunucu topun ağzına konuyor.
Medya özgürlüğünde Türkiye dünyanın en karanlık ülkelerinden biri, tüm uluslararası göstergeler bunu gösteriyor. Bırakın bu endeksleri.. bizzat şimdi yaşananlar bile tüm göstergeleri patlatır.

Bu basit denklem, tutmaz

Bu açıdan bakıldığında, önümüzdeki 2- 2,5 yıllık süreyi, tayin edici görüyor iktidar: Ne kadar susturursak ne kadar kamuoyunu gerçeklerden uzaklaştırır ve manipüle etmeyi başarırsak, seçimleri o kadar lehimize sonuçlandırırız.
Mesela eyy Hitlerci Almanya, ey faşist Avrupa teraneleriyle, göbeğini kaşıyan adam olarak saydıklarından yüzde 1 oy devşirdiklerini belirtiyorlar. Referandum bitince, dediğimiz gibi, şimdi gel barışalım aşamasına geçtiler.
Buradan çıkardıkları sonuç “evet seçmeni manipüle edebiliriz”dir.
O halde strateji, muhalif medyanın yayılmasını önlemek üzerine kurulmuş gözüküyor.
Basit bir denklem. Tutmaz.
Çünkü insanları yaşadıkları gerçek koşullarla aldatmanın olanaksız olduğunu düşünüyorum.
Yaşayacağımız çok ilginç süreçlerin başındayız..
***
RTE, Nagehan’ın yazdıklarına bıyık altından gülüyordur, sizce de öyle mi?
 29 Mayıs 2017 Pazartesi  /  Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder